17- BABAMIN YERİ / ANNIEX ERNAUX
2022
Nobel Ödülünü kazanan Anniex Ernaux'nun öğretmen
olmak için girdiği mülakattan iki ay sonra babası ölür. Defin işlemleri için
ailesinin yaşadığı Y..'ye gittiğinde babasını, hayatını, babasıyla arasına giren
ve "ayrı düşmüş aşk gibi" diye nitelediği mesafeyi yazmaya karar
verir. “İçine girdiğim burjuva ve kültürlü dünyanın eşiğinde bırakmak
zorunda kaldığım mirası gün ışığına çıkarma işini bitirdim.”(s.69) dediği “Babamın Yeri” adlı kısa romanında ailesinin sınıf atlama mücadelesini anlatır.
"Toprağı
olmayanlar, bölgedeki büyük çiftliklerde kendilerini kiralarlardı. Büyükbabam
da bir çiftlikte arabacı olarak çalışıyordu.”(s.19)
Ernaux’nun
babası bu düzene razı olmaz. Şehre göçüp fabrikada işe girer. Fabrikada
çalışmak bir nevi özgürlük alanına sahip olmak demektir. Statü ve sınıf
değişikliği için ise, işçilikten kurtulmak gereklidir. Bunun için, eşiyle
birlikte fabrikadan ayrılıp bir kafe-bakkal açarak küçük esnaflığa
geçiş yapar. Ancak, bu işten sağladıkları kazanç geçimleri için yetmeyince
babası şantiyede işe girmek zorunda kalır, annesi dükkânı gün
boyu yalnız işletir. Yarı esnaf yarı işçi bir şekilde “Yoksulluğa ve
zahmete katlanarak, ufak ufak, sefalet sınırının biraz üstünde yerlerini
alırlar.”(s.29)
Babasının
gözünde, “taşra ağzı (..) eski ve çirkin bir şey, düşüklük, aşağılık
işaretiydi”(s.40) Yakışıksız davranma, utanma korkusu, önemli olduğunu
düşündüğü kişiler karşısındaki çekingen tavrı, komşulara, müşterilere, el âleme
karşı, hakkımızda ne düşünürler gibi takıntıları, eleştirel bakışları kibarca
savuşturma gayreti (s.39) babasının köylülükten küçük esnaflığa geçiş
aşamasında geliştirdiği davranışlardı. Münasebetsiz bir kelime edivermenin
anlamsız korkusu, neredeyse gaz kaçırmak kadar kötüydü.(s.41) "Şehir
merkezindeki esnaflar, dairedeki memurlar, orta sınıftan hiç kimse “köyden
inmiş” gibi görünmek istemezdi. Köylü gibi davranmak, gelişmemişliğin, yol
yordam bilmemenin, kılık kıyafet, dil ve adap konularında geri olmanın
işaretiydi”(s.45)
Babasının
hayatı “savaşın her şeyi altüst ettiği” (s.24) bir dünyada, “yokluklar ve
mecburiyetlere katlanarak geçmiş bir hayattı”(s.18) Ernaux’u kendisinin hiç
bilmediği bir lüksten yararlanması için yetiştirmişti (s.62) En büyük gururu, kızının kendisini hor gören dünyaya ait olmasıydı.(s.70) Kızının
arkadaşlarının sıradan ev ziyaretlerini bile şölene çevirir, arkadaşlarını
onurlandırmak ve yol yordam bilen biri gibi gözükmek isterken, aslında aşağılık
duygusunu açığa vuruyor, kızından da gurur dolu bakışlarla: “Seni hiç
mahcup etmedim” (s.59) diyerek onay bekliyordu.
Ernaux
için, “Dersler iyi bir konuma gelmek ve bir işçiye varmamak için
zorunlu bir çileydi.”(s.51) Üniversitede başlayan, yazarlık
olarak devam eden, evlilik hayatıyla daha da belirginleşen köylülükten,
taşra kültüründen hatta ailesinden kopuşunu “Yavaş yavaş küçük burjuva
dünyasına doğru göçüyordum, kabul edilmenin tek fakat hayli zor koşulunun rüküş
olmamak olduğu partilere çağrılıyorum. O güne kadar hoşlandığım her şey köylü
geliyor”(s.50) diyerek anlatır. "İçinde yaşadığım dünyanın
isteklerine uydum, zevksizlik olarak görülen daha aşağı bir dünyanın anılarını
gömdüm”(s.47) “Dünyanın, ötekini sadece bir dekor olarak gören bu
yarısına süzülmüştüm."(s.60) derken de kendiyle hesaplaşır.
Kocası
için “İmtiyazlı bir burjuva ailenin çocuğu olarak doğmuş ve daima ‘müstehzi’
bir adam, bu iyi yürekli insanların [ailesinin] muhabbetinden ne kadar keyif
alabilirdi?”(s.61) derken de sınıf farkına ve aslında iki kültür
arasındaki kendi hikâyesinin gerilimine dikkat çeker.
Ailesi
için, karın doyurabilmek, ısınabilmek, iki kat elbiseye sahip
olmak hayaller ve yaşam için yeterli ve temel mesele iken, Ernaux’un
takıldığı yeni çevre, caz mı klasik müzik mi dinlenildiğinin merak
edildiği, zevklerin sorulduğu bambaşka bir dünyadır.(s.42)
Ernaux,
sıcak bir aile ortamında yetişmediğini belirtse de, ekonomik şartlar ve savaş ortamının bunda etkisi büyüktür şüphesiz. Kitabı yazmaya iten hesaplaşmaları, babasının kızına gösterdiği mesafeli
gayretleri, dile getirilemeyen sevgi sözcükleri olarak okudum
ben. Ernaux “Birbirimize hırlayıp homurdanmadan konuşmayı bilmezdik.
Ölçülü, kibar üslup yabancılara saklanırdı.”(s.46) diyerek aile ortamını
anlatırken, burjuva dünyasının büyülü sığlığını da “İyi eğitimli
insanların sıradan bir selamlaşmada bile son derece kibar davranmalarını
anlamam yıllar aldı. Utanıyordum, bunca saygıyı hak etmiyordum, bana özel
bir sempati beslediklerini sanıyordum. Sonra sonra, insanı sıkboğaz eden bir
ilgiyle sorulan bu soruların, tebessümlerin ağzı kapalı yemek yemekten ya da
usulca sümkürmekten farklı bir anlamı olmadığını kavradım”(s.46)
diyerek anlatır.
Elbiseler,
araçlar, muhitler ve zevkler değiştirilse bile, dikkatle sarf edilen yüzlerce
kelime içinden kaçan tek bir kelime, tene işleyen renk, yüze işleyen ifade, bir
olay karşında gösterilen tavır, duygulandıran bir tını kişinin taşralılığını
hatırlatan izlerdir ve bu izler ötekini sadece bir dekor olarak görenler
tarafından ilk fırsatta hor görülecek, kabul
edilemeyecek bir kamburdur. Şirketler, servetler, makamlar, unvanlar; köyde
yetişmiş, işçi ya da memur bir ailede büyümüş, taşra kültürü almış bireydeki bu
izleri silmeye yetmeyecektir. Taşralı olmaktan utananlar için, geçmişini söküp
atmak kolay olmayacaktır. Bu izlerin silinmesi için bir kuşağın değil, belki
birkaç kuşağın sürekli bir dönüşümüne ihtiyaç vardır.
Belli
bir ekonomik refah seviyesine, iyi bir sosyal çevreye ve statüye sahip olmak
her kişinin arzulayabileceği doğal duygulardır. Ancak, yetiştiği kültürel ve
ekonomik mirası aşıp mahallesini değiştirenlerin aşağılık kompleksine girip
geçmişe dair izlerin gizlenecek bir durum olarak görmesini de, geçmişteki bu
izlerin bugünkü imkânların dolaylı olarak övünülmesine vesile kılmak
için romantikleştirmesini de problemli görüyorum. Yeterli ahlaki ve
kültürel donanım sağlanmadan elde edilen her türlü sınıfsal değişimin, erken
doğum olduğunu, sakatlayıcı, aldatıcı ve yıkıcı olduğunu düşünüyorum.
Savaş
döneminin insanlar üzerindeki ekonomik, toplumsal ve psikolojik yansımalarını,
sınıf atlama mücadelesini, kuşaklar arası değişimi çok sade bir dille aktaran
bu roman, okuyucusunu da hayatının belli bir dönemiyle yüzleşmeye
itecektir.
YUNİS
ELMAS
çok iyi bir kitap bu :) bu yazarın bir de olay adlı kitabı var ve filme de çekildi ve filmi de çok iyi :) L'evenement adı, bir de sesler var :)
YanıtlaSilYorum için teşekkürler. Fırsatını bulunca diğer kitaplarına da bakacağım.
SilBambaşka bir dünyanın gelenek göreneklerine, kültürüne aitken, ekonomik olarak özgür değilken zoraki sınıf atlama çabası, eziyet verici bir hale dönüşebilir. Sondan bir önceki paragrafın son cümlesinde kitabın ana fikrini vermiş gibisiniz. Paylaşımınızdan sonra ödüllü bu yazarı okumanın zamanı geldi artık diye düşünüyorum. Emeğinize sağlık Yunis Bey.
YanıtlaSilYorum için teşekkürler. Yazarın diğer kitapları nasıl bilmiyorum ama, bu yazar için iyi başlangıç olabilir. Tavsiye ederim.
SilKonusu çok hoşuma gitti. Neden insan elindekilerle mutlu olmayı bilmez ki...
YanıtlaSilEn kısa zamanda okuyacağım.
Yorum için teşekkürler. Sınıf atlama mücadelesi veren aile aslında elinde az olanla yetinmeyi bilen bir aile, ancak, farklı bir kültere adım atmak için verdikleri mücadele sonunda kadar sahici olabiliyor. Kitapta bu sorgulanıyor. Beğeneceğinizi umuyorum.
SilTaşrada kalmak, köylü olmak gelişmenin gerisinde kalmak olarak benimsendi, buralarda. Hayatı ilkelden mükemmele giden bir çizgi olarak bize öğrettiler, içselleştirdiler. Geride ne kaldıysa bir tarafıyla ilkel sayıldı. Taşrada yaşayanların sorumluluğunu görmemezlik etmemekte gerek. Yazarın bu kadar cesur olması kitabı özel kılıyor. Kitap değerlendirmesi yazarın diğer kitaplarına dikkat kesilmemi sağladı.
YanıtlaSilSağolasın bacanağım. Kitabı okuyunca ayrıca birlikte de değerlendiririz.
SilYine kaçtık kitaplara/okudukça kaçıyor kaçtıkça okuyoruz..
YanıtlaSilKitaplara kaçamaya devam öyleyse, isimsiz yorumcu:)
SilBlogunuz çok güzel.. Sizi kendi sayfama da beklerim https://mylens.com.tr/ :) İyi günler dilerimm..
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilPaylaşım için teşekkürler. İlk fırsatta okumak isterim...
YanıtlaSilBeğenerek okuyacağınız bir kitap olur umarım.
Sil