BİR KİTAP BİR ALINTI - 9 (GARP CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK -REMARQUE)


Erich Maria Remarque’ın, 1929’da yazdığı “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adlı kitabını iki defa okudum. Bir defa da Behçet Necatigil çevirisinden okumaya niyetim var.
Savaşın kazananı olmaz, kazananı bile kaybeder diyor kitap. Her sayfası insana dokunuyor, sorgulamaya itiyor. Yazarına bedel ödettiren bu kitaptan hele de şu günlerde çok manidar bulduğum iki alıntıyı paylaşmak istiyorum sizinle.
Alman Paul’un esir alınan Rus askerlerini daha yakından tanıyınca, bizi kim, nasıl birbirimize düşman etti diye sorguluyor:
Karaltılarınız görüyorum. Rüzgarda sakalları dalgalanıyor.. Onların hakkında birer esir olduklarından gayri hiçbir şey bilmiyorum. Beni üzen de bu. Kendi halinde, suçsuz birer hayat sürmüşler. Onlar hakkında biraz daha bir şeyler bilsem, isimlerini, nasıl yaşadıklarını, neler umduklarını, üzerlerindeki yükleri bilsem, duygularım belki bir hedef buldukları için sevgi ve kaynaşmaya dönüşebilir. Oysa şimdi onlarda yalnızca insan ıstırabını, hayatın korkunç üzgüsünü ve insan acımasızlığını görüyorum.
 Bir tek buyruk bu sessiz karaltıları bizim düşmanlarımız yapmış; yine tek bir buyruk onları dostlarımız haline getirebilir. Bir masa başında, hiç birimizin tanımadığı bazı adamlar bir kâğıt imzalıyorlar. Ve sonra, önceden dünyanın en büyük suç saydığı ve en şiddetle cezalandırdığı suç, bizim en büyük amacımız haline giriyor ve bu yıllar yılı böyle sürüyor. Ama, bu çocuk yüzlü, havari sakallı, sessiz adamlara bakarken, kağıt üstündeki buyruklar insana vız geliyor. Düşman mı? Bu adamların bize ne düşmanlığı var? Herhangi bir er-subay acemi erler için çok daha büyük bir düşmandır ve herhangi bir öğretmen öğrenciler için aynı şekilde daha büyük bir düşmandır. Gelgelelim esirler şu anda serbest kalsalar biz onlara yine hemen ateş ederiz, onlarda bize! (Sayfa;153)
Paul’un Batı Cephesinde, yüz yüze geldiği Fransız askerini öldürmek zorunda kalırken ki duygu dolu hisleri çok etkileyiciydi. Oysa, daha önce yüzünü görmediği, cepheler arası uzaktan ateş ettikleri askerlerin ölümü ne kolay gelmişti onlara:
Sessizlik yayıldıkça yayıldı. Konuşmak, durmadan konuşmak ihtiyacını duyuyorum. Bu kez ölüyle konuşuyorum:
“Arkadaş, ben seni öldürmek istememiştim,” diyorum. “Şimdi yine buraya atlasan ve mantıklı davranacağını bilsem seni vurmazdım. Ama şimdiye kadar sen benim için yalnızca bir fikirdin. Ben de bu fikre göre davrandım. Hançerimi bir fikre sapladım ben.”
“Ama şimdi, ilk olarak görüyorum ki sen de benim gibi bir adamsın. Önceden hep senin el bombalarını, süngünü, tüfeğini düşünürdüm. Şimdi ise aileni düşünüyorum. Senin yüzünü görüyor, kardeş olduğumuzu anlıyorum.”
“Affet beni, arkadaş! İnsan her şeyi iş işten geçtikten sonra anlıyor. Sizin de bizler gibi zavallı yaratıklar olduğunuzdan bize niçin söz etmezler sanki? Sizin analarınız da bizimkiler gibi üzüntüde. Hepimiz ölümden aynı şekilde korkuyoruz. Aynı ölümle ölüyoruz, aynı acıları çekiyoruz.”
“Bağışla beni arkadaş! Kim demiş sen benim düşmanımsın diye? Şu tüfekleri, şu asker giysilerini çıkartıp atsak sen de Kat gibi, Albert gibi benim kardeşim olurdun. Benim ömrümün yirmi yılını al da ayağa kalk, arkadaş! Daha fazlasını al, çünkü bundan sonra ömrümün geriye kalan yanını nasıl geçirebileceğimi düşünemiyorum bile.” (Sayfa; 175,176)

Alıntı Yapılan Kitap:
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, Erich Maria Remarque
Engin Yayıncılık, Çev: Nihal Yeğinobalı

Yorumlar

  1. Böyle sorgulatan kitapları okumayı çok seviyorum
    Tanıtım ve değerlendirme için editöre teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. ilk altı çizili yer çok iyi

    YanıtlaSil
  3. insanın yüreğini sızlatan alıntılar olmuş..savaş en büyük acılardan felaketlerden..Allah göstermesin....

    YanıtlaSil
  4. kitaplar....
    Ben de beklerim sayfama :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette. Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  5. GERÇEKTEN DE SAVAŞIN KAZANANI OLMAZ. ÇOK TEŞEKKÜRLER.

    YanıtlaSil
  6. Hep savaşmayı, savaşçıları över bir insanı öldürmeyi basit ve mubah sayarız. İşin gerçek yüzünün hiç de övülecek olmadığını göstermiş. Vicdan muhasebesi ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi.
    Savaş çözüm değil, gel gör ki herkes de aynı açıdan bakmıyor anlatsan da anlamıyor...

    YanıtlaSil
  7. İnsanlar neden savaşır? Açgözlülükten.

    YanıtlaSil
  8. Savaşlar her daim kötü ve kazanan bile gerçekten kaybeder:(

    YanıtlaSil
  9. eveet filmisi de güzeeel :) 1930 :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmini de izlerim artık. Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  10. çok oldu okuyalı ama etkileyici bir kitap olduğunu hatırlıyorum keşke tekrar okuyabilsem dedirttiniz, teşekkürler paylaşım için...

    YanıtlaSil
  11. Ben de savaşan her iki taraf da kaybeder diye düşünüyorum...

    YanıtlaSil
  12. Çok etkileyici Teşekkürler paylaşım için.

    YanıtlaSil
  13. BÖYLE SORGULAYICI KİTAPLARI ÇOK SEVİYORUM. TEŞEKKÜRLER.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumadıysanız tavsiye ederim. Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim.



      Sil
  14. Çok güzel bir yazı bizimde sitemizde kitaplardan alıntılar adlı yazımı var belki bakmak isteriniz:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memnuniyetle bakarım. Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim .

      Sil
  15. Savaşın kazananı olmuyor. Alıntılar güzelmiş.

    YanıtlaSil
  16. Savaşın ne kazananı olmuyor.O kadar yitiklerden sonra zafer olsa neye yarar..

    YanıtlaSil
  17. " Kim demiş sen benim düşmanımsın diye " işte çoğu savaşın özeti bu aslında . Birileri karar veriyor piyonlar savaşıyorlar...

    YanıtlaSil
  18. Bu kitabı en kısa sürede temin ederek okuyacagım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım beğenerek okursunuz. Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim .

      Sil
  19. Savaşa dair bu bakış açısı, korkmak için korku filmi izlemek gibi bir şey.Duygulu bir hal yakalamak için bu konu belirlenmiş kitapta .Durduk yere savaşa onay verecek halimiz yok tabiki. Ama savaş dediğin şey insanlığın bir gerçeği, insan dediğin şey ise fikirdir (din, ideoloji).Hz. Ali savaş meydanında kafiri yere sermiş tam boynunu vuracak, adam Hz. Ali efendimize tükürüyor bunun üzerine onu hak için öldürecek olan Hz. Ali nefsim araya girdi diyerek onu öldürmekten vazgeçiyor.Yani mesele tamamen fikir(en azından bizim için) Savaş kısa süreli acıları barındırır, beslediğin fikre göre bunlar sana acıda gelmeyebilir mesela hak batıl mücadelesinde savaş dediğiniz şey Türk'e bayram gibidir. Ama savaş harici çatışma uzun süreli acılar barındırır. Şimdi ülkemizde bir savaşsızlık hali çatışma var bunun sonucunda sömürülen, parçalanan bir Türk milleti var.Savaşta düşmanının yüzünü veya cephesini görerek ailesinden ayırıyorsun.Savaşsız çatışmada düşman senin ne yüzünü görüyor ne cephe alıyor ama seni (aileni, örfünü, emeğini) paramparça edebiliyor. Maksadımı anlatabiliyor muyum bilmiyorum Yunis abi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maksadını anlamakla birlikte tamamen sana katıldığımı söyleyemeyeceğim Mustafa. Belki uzun uzun konuşuruz. Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim .

      Sil
  20. Film olarak biliyordum eseri ama kitabı da varmış. O zaman önce kitabı okunmalı, sonra filmi izlenmeli :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çok beğendim . Umarım sizde beğenirsiniz.
      Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim .

      Sil
  21. En kısa sürede okunmalı! :)) teşekkür ederim not ettim ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım beğenerek okuyacağınız bir kitap olur . Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  22. tanıtım için teşekkürler açık söyleyim çok kitap okuyamıyorum ama siz paylaşınca bakılması gerekli muhakkak diyor göz atıyorum saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faydalı olabilirsem ne mutlu. Değer verdiğiniz için teşekkürler.

      Sil
  23. Cephe hikayeleri nasıl hüzünlüdür, yazarın dediği gibi "şimdiye kadar sen benim için bir fikirdin. Ben de böyle davrandım. Hançerimi bir fikre sapladım ben." Savaşların rezilliğini anlatan daha güzel bir cümle olmazdı zaten..
    Küçücük parmakları tüfeği zor kavrayan, tüfek neredeyse kendi boyunda olan, omzuna takınca, tüfek mi büyük yoksa kendisi mi küçük belli olmayan Çanakkale cephelerindeki çocuk askerleri, şarapnel parçası ile kolu kopan, komutanım Allah rızası için kes şu kolu, cephe beklemez diye bağıran Edincik'li Mehmet eri, ve yaşanmış acı dolu savaş hikayeleri. Birbirini tanımayan, masa üstünde bir çırpıda hazırlanan projelerin suçsuz insanları. Kahrolsun insanlık üzerine oynanan zalim oyunlar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim en çok etkilendiğim, sizin ifadeniz ile saplanıp kaldığım bir cümleydi bu. Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  24. Kitabi gençlik yıllarında okumuş çok sevmemiştim. Belki tekrar okumak gerekir ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar okumayı hak eden bir kitap.
      Yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim.

      Sil

Yorum Gönder

EN ÇOK OKUNANLAR

GİDEBİLECEĞİ BİR YERİ OLMALI İNSANIN

KİTAPLARA KAÇANLAR

3- KELEBEK VE DALGIÇ / JEAN DOMINIQUE BAUBY

1- İVAN İLYİÇ'İN ÖLÜMÜ / TOLSTOY

BAZEN KAYBEDERKEN KAZANIRSIN (FİLM; AŞKIN GÜCÜ / WHAT DREAMS MAY COME)

4- YABAN / YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU