2- KAĞIT EV / CARLOS MARIA DOMINGUEZ
Bluma Lennon, “Onu hayattan alıp
götürecek olanın yine bu olacağını bilmeden hayatını edebiyata adamış ” (S;12) edebiyat
profesörü bir kadın. Yazar Dominguez, Bluma’nın ölmeden önce üzerinde
çalıştığı, çimento ve kir tabakasıyla kaplı olan Joseph Conrad’ın “Gölge
Hattı”nın eski bir baskısının ithaf edildiği, kitap tutkusu hastalık derecesine
ulaşan, takıntılı bir bibliyofil Carlos Brauer ile Bluma Lennon’un ölümüyle
okulda onun yerini alan, kir ve çimento kaplı kitabın gizini çözmeye çalışan
anlatıcı arasında geçen bir hikaye ile kitap tutkunlarının kitaplarla olan
imtihanını anlatıyor bize.
Okumayı seven, kitaplara olan sevgisi
birazcık da olsa düşkünlük derecesine ulaşmış, okuyamayacağı kitapları satın
almaktan, biriktirmekten geri duramayan, evinde kitapları koyacağı yeri
kalmamış kişilerin ilgiyle okuyacağını düşündüğüm Kağıt Ev; ilk
sayfada kitapların insanların başına açabileceği belaları,
kaderlerini nasıl değiştirebileceğini çarpıcı ve ironi bir dille gösteriyor
bize.
“Bluma
Lennon, Soho’daki bir kitapçıdan Emily Dickinson’ın Şiirler’inin eski bir
baskısını aldı ve ilk köşe başında, tam da ikinci şiiri okumaya başladığında
bir arabanın altında kaldı. (…) Bluma kitap kurbanlarından biri oldu. (…)
Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir” (S;11)
Bu kısacık kitabı okumayanların merakını engellemeden,
olayların akışı ile ilgili ipucu vermeyen satırların izleğinde, kendi
kitap serüvenimle kesişen yerlere sizi de misafir etmektir niyetim.
Kitaplar var, insanı tutsak eder. Belki
demir parmaklıklar arasına, belki dar düşünce kalıplarına. Kitaplar da var
ki, insanı bu dar kalıplardan özgür kılar. Yaşadığı mekâna, şehre, zamana
sığamaz olur. Kitaplar var, insanı yalnız koyar, yalıtır yığınlardan. Kitaplar
var, insanın dili olur, kuramadığı cümlelerin ulağı. Kitaplar var, sevgiliye,
dosta gönderilen bir mektup olur. Kitaplar var, gösterir yürünecek doğru yolu.
Kitaplar var, tehlikelidir, insanı kurban eder, kaderini değiştirir.
“Büyükannem ne zaman yatakta kitap
okuduğumu görse bana, “Bırak şunu, kitaplar tehlikedir,” derdi. Yıllarca bunu
onun cehaletine verdim, ama zaman Alman büyükannemin bilgeliğini kanıtladı” (S;12)
Kitapların tehlikeli olduğu günleri gören
büyükler, çocuklarını okumaya gönderirken son nasihat olarak muhtemelen söylemiştir
kitapların tehlikeli olduğunu. Okunan kitapların yazarına ve ismine göre,
sosyal bir kalıp içine hapsedilir insanlar. Komünist olur, muhafazakâr olur,
sağcı ya da solcu olur. Çok satanları alırsa, popüler kültürün cahil gençleri,
klasikleri okursa sıkıcı olur.
Hakim kültüre göre, kitap okumak iyi bir
işe yerleşmeye katkısı olmadıktan sonra faydasız görülür. Ayağımıza
dolanır okuduğumuz kitaplar. Çerez niyetine boş zamanı geçirme aracı
olarak tüketilmesi önerilir. Ben de bu rüzgârdan etkilenip kendi kendime;
“Onca kitap okuyorsun Yunus, vakit harcıyor, sayfalar çeviriyorsun, ne geçiyor
eline” diye sorduğum oluyor. Sonra, “Okuduklarımdan belki bir şey geçmedi
elime, ancak kitap okumak hoşuma gidiyor, okudukça kendimi iyi hissediyorum”
diye kendimi avutuyorum. İçim bir kere bulanmış ya, teselli olamadığım anlar
oluyor.
İyi bir gelire ve saygın bir makama sahip arkadaşıma kitap okuyup okumadığını sorduğumda hiç okumadım dedi. Baktım hayata benden daha iyi tutunmuş. Kendi çapımda çektiğim, ona göre entelektüel krizlerin hiç birini, huzursuzlukları yaşamıyor. Bazı insanlara bakıyorum, geçim derdini bir şekilde sağlamışlarsa, banka kartlarında para, altlarında araba, başlarını da sokacakları bir çatı varsa, kendi hallerinde, dünya yansa umurunda olmadan mutlu bir şekilde yaşayabiliyorlar. Çoğu defa, okuyan, bu okuduklarıyla yaşadığı hayatı anlamlandırmaya çalışan, farkındalığı gelişmiş insanların daha yalnız ve huzursuz bir yaşam sürdüklerini görüyorum.
“Kitaplar tarafından kapana kıstırılmış
hissediyordu. Böylesi bir kütüphane nasıl taşınırdı ki? (...) Kitaplar artık
yatak altlarına sığmıyor, koridora yığılıyordu, evin içinde kendi kendilerine sessizce
ilerliyorlardı sanki.” (S;47,48)
Kitaplarla dolu bir evde her zaman
tozlanma ve yer sorunu olur. Kitaplar bir zaman sonra evin bireyleri olup,
raflarda yer kalmayınca sizden yeni yerler talep eder. Ortalığa
saçılır, ayağınıza dolanır. Yatak altlarında, çekmecelerde yer aranmaya
başlanır. Çoğu defa üst üste, yana yana, arka arkaya
tıkıştırılmış kitaplar arasında, aranan tek bir kitap bulunmaz olur. Bir
evden başka bir eve ya da bir odadan diğer odaya taşınırken en zor iş kitapları
taşımaktır. Kitapların maddi külfeti ise cabasıdır.
Babam, ben ortaokulda, lisede okurken
gazete kuponlarını biriktirir, ileride benim için kaynak olur diye Temel
Britannica, Meydan Larousse gibi ansiklopedileri alırdı. Bu kitapların
internetin bulunmadığı ve kitaba ulaşmanın kolay olmadığı zamanlarda, öğretmenler
tarafından verilen dönem ödevleri için işe yaradığını yadsıyamam. Özellikle
ansiklopediler, bilgiye farklı araçlarla daha kolay ulaşıldığı ve kocaman
ciltleriyle yer işgal ettiği gerekçesiyle birçok evden çıkarıldılar günümüzde.
Aynı akıbetin özenle seçip kitaplıkta
yer tahsis ettiğim, bir tanesi izinsiz kütüphanemden alınsa fark ettiğim
kitaplarımın da başına geleceği aklıma gelince gizliden gizliye içim sızlıyor.
Şu kesin, benim gibi dar kafalı, kitap kokusuna meftun kişilere halen cazip
gelmese de hem taşıma, hem bilgiye ulaşma hem de kaynak edinme yönüyle, e-
kitap daha kullanışlı ve daha az maliyetli. Bunu kabul etmek gerekiyor galiba.
“Biz okurlar, sadece eğlence amaçlı olsa
bile, arkadaşlarımızın kütüphanesini gözleriz. Bazen sahip olmadığımız ama
okumak istediğimiz bir kitabı bulmak için yaparız bunu, bazense karşımızdaki
hayvanın ne ile beslendiğini öğrenmek için.” (S;22)
Henüz, kütüphanemi yeni yeni
oluşturuyorken, ilk gençlik dönemlerimde arkadaşlarımım kitaplarımı fark
etmeleri ve görmeleri için çaba sarf ederdim. En değerli ziynet eşyalarım
kitaplarımdı. Büyüdüm, benle birlikte kitaplarımın sayısı arttı, çocuklarım
oldu, ancak bu huyum hiç değişmedi. Evimize bir misafir gelecek olsa, hemen
kitaplığı düzenleme telaşına kapılırım. Çoğu defa hiç fark edilmeseler bile, en
beğendiğim kitaplarımı en görünür yere yerleştiririm. Belki gençlik çağlarında
niyetim gösterişten ibaretti, şimdi ise bir kitap üzerinden yaşadığımız hayatı
birlikte okumak sohbet etmekten öte bir amacım yok.
Bir eve gittiğimde, eğer ev sahibi büyük ya da küçük bir kütüphaneye sahipse kendimi o kütüphanenin önünden alamam, gözlerimi raflarda dizili kitaplara dikerim. Arkadaşlarla yapılan sohbetlerde, çok konuşkan değilimdir, ancak söz ne zaman kitaplara gelse çenem düşer, dilimin bağı çözülüverir.
“İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir
hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla. (...) Siz
kitapları raflara diziyorsunuz ve hepsi bir toplam ediyor, ama bu sadece bir
yanılsama. Çeşitli konuları takip ediyoruz ve insan bir süre sonra kendine
çeşitli dünyalar tayın etmiş oluyor; ya da şöyle diyelim, kendisine, elindeki
izlerden yola çıkarak, bir seyahat rotası çiziyor. Bu, basit bir iş değil.
Sahip olmadığımız bir kitaba yapılan göndermeler karşısında duyduğumuz ilgi sonucu
kaynakçalarla tamamlanan bir süreç… Kitapları buluyor ve onların bizi başka bir
yere götürmelerine olanak tanıyoruz. Gerçi, çok sınırlı bir okur olduğumu da
itiraf etmem gerek. İlla tüm dipnotları okumam, her kavramı anlamam lazım,
dolayısıyla bazen sadece tek bir bölümü anlamak için yirmi kitap daha okumam
gerekiyor. Bu işe kesinlikle bayılıyorum.” (S;38,39)
Kitaplarımı genellikle türlerine göre
sıralarım. Okuma serüvenimde bana en çok yol gösteren üstatlarım okuduğum
kitaplar olmuştur. Örneğin, dünkü buluşmamızda Rollo May, “Kendini Arayan
İnsan” ı anlatırken “Satıcının Ölümü” nden bahsetti. Anlattıkları ilgimi
çekince, fazla vakit kaybetmeden kitabın siparişini verdim hemen. “İşte bu
benim yazarım” dediğim birçok yazarı kaynakçalarda buldum diyebilirim.
“Sadece çok uzak bir gelecekte bana
faydası olacak kitapları, genel okuma çizgimin dışında kalanları ve bir kez
okuyup da bir daha yıllar boyu, belki de hiçbir zaman kapağını açmayacaklarımı
neden evde tuttuğumu defalarca sordum kendime. Fakat, örneğin, nasıl olur da
çocukluğumun birkaç tuğlasını yerinden sökmeden Vahşetin Çağrısı’ndan
kurtulurum? Yahut gençliğime damgasını vuran Zorba’dan, 25. Saat’ten ve
kendimize bahşettiğimiz o kutsal sadakat ile en üst raflara yıllar önce, bütün
halinde fakat sessiz sedasız, hediye edilmiş diğerlerinden?
Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona
sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın
tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa
orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı
zannederiz. Üstlerinde gün, ay ve yıl yazan sayısız kitap gördüm
ben; gizli bir takvimi oluşturur her biri. Başkaları ise ödünç vermeden önce
adlarını yazarlar ilk sayfaya, teslim edecekleri kişiyi defterlerine kaydedip
bir de tarih atarlar yanına. Tıpkı kütüphanelerdeki gibi damgalı kitaplar
gördüm, yahut içlerine sahiplerinin kartları yerleştirilmiş olanlar. Kimse bir
kitap kaybetmek istemez. Bir daha okuyamayacak olsak da başlığında eski, belki
de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya
şemsiye kaybetmeyi yeğleriz.” (S;20)
Kütüphanemdeki bir kitabı hediye etmek
benim için çok zordur. İlla ki vereceksem elimdekini değil de yenisini satın
alıp vermeyi tercih ederim. Çünkü okunan, hele de altı çizilip notlar alınan bir
kitabın bıraktığı boşluğu yenisiyle doldurmak kolay olmuyor.
Bir kitabı çok beğenmişsem eğer, bu kitabı
sende oku diye bir arkadaşın eline tutuşturuveririm hemen. Vermek için bir gece
bile bekleyemediğim birçok kitabım, arkadaşların elinde aylarca, hatta yıllarca
okunmadan bekler durur. Kimisi de onu kendisine verdiğimi, kitabın kendisinde
olup olmadığını, ismini bile hatırlamaz. Ve, en nihayetinde ya böyle bir kitap
almadıklarını ya da kitabı kaybettiklerini söylerler. Bu şekilde kaybolan
kitaplarımın listesi hayli kabarık. Okusun diye verdiğim kitabı okumadığı
gibi aldığını bile unutanlara sitem etmek hakkımdır diyorum. Ödünç verilen
bir kitabın, önemsenmeden geri getirilmemesi, kaybedilmesi çok büyük bir
kayıptır aslında. Kitaba aşina olmayanlar bunu bilmezler.
Çok sevdiğim bir kitabı mutlaka okumalısın
diye tavsiye ettiğim kişinin o kitaptan aynı lezzeti alamadığını
görünce mahcup olur üzülürüm. Nihayetinde bu onun için emek ve zaman
israfı olur. Benimkisi, hani insan güzel bir yer görür de, onu sevdikleri
de görsün ister ya, öylesinden işte. Kendimce iyi bildiklerimin paylaşımı,
tavsiyesi. Bunda arkadaşlarımın da kitapların da suçu yok aslında, bunu
bilirim. Ancak benim de suçum yok. Kitabı oku diye verdiğimiz kişilerle hayata
baktığımız yerler, öncelediğimiz, değer verdiğimiz, dert edindiğimiz şeyler
farklı olabiliyor belki de. Demek ki, birine kitap tavsiye ederken buna da
dikkat etmek gerekiyor.
Kitaplardaki altı çizili
satırlar, kitap sayfaları arasındaki notlar insanın düşünce
serüvenini, ilgi ve alakalarını kaydeden melekler gibidir. Hiç önem
vermeyeceğim, ancak yıllar önce okuyup altını kalın çizgilerle çizdiğim
satırları tekrar okuyunca niçin çizmişim ki diye soruyorum kendime. Sonra biraz
düşünüp, kapağına yazdığım birkaç kelimenin, ilk sayfanın sağ üst köşesine
atılan tarihin, altını çizdiğim satırların, kitap sayfalarına düştüğüm notların
izini sürüp, geçen yılların üstünü örtüp unutturduğu kendi yaşam hikâyemin
geçmiş sayfalarını keşfediyorum.
“Bir kitap okudum hayatım değişti” diyenleri çokça duymuşuzdur. Belki okuduğum bir kitap hayatımı değiştirmedi ancak, okuduğum tüm kitaplar hayata bakışım üzerinde beni her gün yenileyip, yetiştirdi diyebilirim. Düşünüyorum da, kitaplara tutkum olmasaydı, bu gün hayatımda yer alan en değerli birkaç dostum olmaz, şu an yaşadığım içsel tatmini yaşayamaz, kendimi tanımlayamazdım herhalde. Bunun için bile tüm tehlikelerine, gülün dikenidir deyip razı oluyorum.
Çünkü “benim arkadaşlarım onlar. Kışın üzerimi örtüyor, yazın gölge yaratıyorlar. Beni rüzgârlardan koruyorlar. Kitaplar benim evim.” (S;66)
Son bir söz, bir
dua; Rabbim bizi “kitap yüklü merkep” olmaktan
korusun.
Yunis ELMAS
Kitap: Kağıt Ev
Yazar: Carlos Maria
Dominguez
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa; 89
NOT: İtalik satırlar kitaptan alıntıdır.
Bu kitap okuyacaklarım arasında. Bir türlü sıra gelmemişti. Sanırım vakti gelmiş.Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilKitap tavsiyeniz ve güzel yorumunuz için teşekkürler. Mutlaka okurum. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilMerak edip okumak istediklerim arasında. Bu yorumdan sonra hemen okumak istedim :-)
YanıtlaSilUmarım beğenirsiniz.
Silevet duydum ama okumadım ama aklımda :) eh burda söylenenden bile daha fazla kitap tutkunuyum yaaa. nerdeyse gecede bir tane bitiriyorum. elimde kitap daima olur, kitapçılarda kitapların yerlerini bile ezbere bilirim filan yani. sürekli alırım, sürekli okurum, yürürken bile okuyorum :) bunu da okurum artık. ince bişiye benziyor. bikaç saat sürmez yaniii :)
YanıtlaSilGecede bir tane bitiriyorsanız bu kitap size bir saat bile sürmez o zaman.
SilBen de kitaplarımı çizmekte zorluk çekiyordum ama artık zevkle çize çize okuyorum :)
YanıtlaSilKitapları çizmekten korkmamak lazım. Elimde kalem olmadan kitap okuyamam. Önemli gördüğüm satırların ya altını çizer yada paranteze alırım. Kitaplar bitince de bunları tekrar okurum. Biraz zaman alsa da böyle daha kalıcı oluyor..
SilKitapsız bir hayat nasıl olabilir ki??
YanıtlaSilİlginiz için teşekkürler. Cemil Meriç, "Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim" diyor. Kitaplara kaçmaya devam o zaman.
Sil"Çok sevdiğim bir kitabı mutlaka okumalısın diye tavsiye ettiğim kişinin o kitaptan aynı lezzeti alamadığını görünce mahcup olur üzülürüm. Nihayetinde bu onun için emek ve zaman israfı olur. " katılıyorum ama herkesin de zevki farklı. Muhteşem bir kitap tavsiye ediyorum sıkıldım diyor mesela o kadar imkansız ki sıkılmak bana göre ama o sıkılıyor işte. Tavsiye etmekten de korkar olduk. Zaten okuyan insan çok az.
YanıtlaSilYorumun ve katkın için teşekkürler. En mükemmel bulduğumuz bir kitap bile bizim değer yargılarımız, duygularımız ve birikimlerimize göre güzel ve kesinlikle kusursuz değil. Nihayetinde kusurlarıyla var olan bir insanın ürünü. Tavsiye edilen bir kitabı okurken bunu akıldan çıkarmamak gerek diye düşünüyorum.
SilÇok sevdiğim dostumun bana hediye etmesi sonrası okuduğum ve hayran kaldığım bir eser. Kesinlikle kitapsever olarak tabir ettiğimiz kişilerin okuması gereken bir eser. emeğine sağlık çok güzel olmuş yazı.
YanıtlaSilBu arada sondaki duana sonuna kadar amin diyorum.
Birlikte amin diyelim o zaman.
SilHerkesin zevki farklı olabilir ama kitap önermekte sakınca görmüyorum. bunu da listeye ekledim. Teşekkürler.
YanıtlaSilTabii ki.. Sırası geldiğinde, kitap hakkındaki yorumunuzu bloğunuzda görmek isterim. Teşekkürler.
SilBenim listemde olan bir kitap. Ne zaman okurum bilmiyorum...
YanıtlaSilOkunma zamanı gelen kitap, sizi rahatsız etmeye başlar ve "oku beni artık," der zaten. Teşekkürler.
SilSevdiğim bir kitabı arkadaşıma veremem çünkü verdiğim kitap geri gelmiyor, en iyisi tavsiye ediyorum. Okumak isterse o kendi alıyor. 😊
YanıtlaSilAhh.. Bu gidip de gelemeyen kitaplar.. İyi çözüm bulmuşsunuz.
SilOkuma listemde ve en kısa zamanda da okurum diye umuyorum. Çok da merak ettiğim bir kitap. Yaklaşık beş yıldır e-kitap okuyorum. Bu yüzden e-kitap okuyanlara kitap vermekte zorlanmıyorum. Fakat basılı kitaplarım çok kıymetlidir. Alır almaz mührümü basar, sadece çok güvendiklerime veririm. Hiç kıyamam onlara. Gidip de dönmeyenlerden ders aldım diyelim :) Kitapların altını çizmekte de hiçbir sakınca görmüyorum. Hatta yeri gelir yanına düşüncemi bile not ederim.
YanıtlaSilSevgiyle...
Serazad
Beğenerek okuyacağınızı umuyorum. Katkınız için teşekkürler.
SilYakın arkadaşlarıma, aileden kişilere kitap tavsiyesi vermekte zorlanmıyorum ne tür kitap ve yazarı okuduklarını bilince ona göre öneriyorum şu ana kadar pek sorun çıkmadı. Tamamen yabancılara önermek zor ama yine de denemekte fayda var tutarsa mükemmel olur. Keyifli bir tanıtım olmuş elinize sağlık.
YanıtlaSilYorumun ve katkın için teşekkür ederim.
SilFarklı bir açıdan yapmış olduğun katkın ve yorumun için teşekkürler.
YanıtlaSilBirçok çümle duygularıma tercüman olmuş .Özünde parmak izlerimiz bile farkliyiz diye başlarız cümleye ,ortak değerlerimizi dile getirmeye üşeniriz( eriniriz) Yunus Bey ruhunuza kaleminize sağlık yeni paylaşımlarınızı bekliyorum
YanıtlaSilMemnuniyetle. Yeterki yazılanların okunduğunu, birilerinin üzerinde etki bıraktığını hissedelim. Kitaplara kaçıp, yorum gönderdiğiniz için teşekkürler.
SilBir kitap duruyor masada
YanıtlaSilÇok eski bir kitap masada
Oysa bir sevginin üstünde kitap
Eski günlerden kalma masada
Odaya vuran güneş
Bir çivi yazısı masada
Evin duvarları beyaz
Damı kırmızı
İçinde bir kitap duruyor
Bir sevginin üstünde masada.
/Oktay Rifat Horozcu - Masayla Kitap
Ne güzel bir şiirmiş. Paylaştığınız için teşekkürler.
SilHep şiir paylaşıyorum bir de bu yazıyı ç-alıntılıyım bari :)
YanıtlaSilhttp://www.dunyabizim.com/portre/10277/bir-kitap-hastasini-tanimanin-10-kurali
Abi Reşadiye'de yüz yüze gelince söyleyecektim ama şimdi söylemenin vakti geldi sanırım, biz ezelden beridir tanışıyoruz.Ben Mustafa Şahin, İsa'nın kardeşi :)Yazılarını ilgiyle takip ediyorum; gönlüme, fikrime tercüman oluyorsun eyvallah.Ayrıca ben de kitaplarını düzenleyenlerden, en iyilerini en görünür yere alanlardanım. Haa bu arada umarım İsmet Özel şiirlerini de beğenmişsindir.
Silİsmet ÖZEL’ den paylaştığın her iki şiirde en sevdiklerimdendir. İşin aslını söylemek gerekirse şaşırdım Mustafa’m, ayrıca da çok memnun oldum. İsmet ÖZEL’in şiirleri üzerine çokça konuşup, mektuplarda da paylaştığım bir arkadaştan geliyor zannetmiştim bu şiirleri. Nasıl olsa sır açığa çıktı. Bundan sonra, yorumlarını ve yorum sonunda “Mustafa” yazmanı bekliyorum.
SilYıllar önce, bir mesleki giriş sınavı kaybettiğim günde alttaki mısralara sarılmıştım:
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde? "
Muhabbetle kardeşim.
Beni anlatmışsınız sanki aralarda. Sizin deyiminizle entellektüel sancılarımdan birinde annem bana " Çok okuyorsun,o yüzden böyle oldun " dedi. Belki de haklıdır. "Cehalet mutluluktur" değil mi ! Bu kitabı okuyacağım inşallah. Enis Batur'un "Kitap Evi" romanı da bir bibliyofili anlatır. Bende kitaplarım için ayrı bir ev açma fikrini uyandırmıştı. Harika bir kitap ,okumadıysanız tavsiye ederim.Selamlar.
YanıtlaSilFarkında olmadan birilerinin duygularına tercüman olabilmek yazan için büyük şans. Kitap Evi okuma listesine dahil ettim. Tavsiyeniz ve kitaplara kçıp katkı sağladığınız için teşekkürler.
Sil"Kitap yüklü merkep" öbeğini görünce, "Eşekli Kütüphaneci" aklıma geldi ve bu sözün o kadar da kötü bir anlam ifade edemeyeceğini düşündüm. "Kâğıt Ev"i muhakkak okuyacağım; teşekkürler :) Neşeli sevgilerle :)
YanıtlaSilKitaplara Kaçanları ziyaret ettiğiniz ve yorumunuz için teşekkürler.
SilÇok güzel bir yazı olmuş. Bütün her şeyin özeti gibi, söylemek anlatmak istediğim birçok şeyin altını çizmişsiniz. Her zaman derim kitaplarım benim hazinelerim diye hepsi ayrı ayrı önemli.
YanıtlaSilKısacası İyi ki okumayı seviyoruz :)
Yazıda kendinizden de bir şeyler bulmanıza memnun oldum. Kitaplara Kaçanları ziyaret ettiğiniz ve yorumunuz için teşekkür ederim.
SilEski bir paylaşım ama okumaya doyamadım.Son satırdaki duaya -amin-...diyorum.Son paragrafta yazdıklarınız ise benim için de geçerli.Benim çocukluğumun geçtiği evde bir baba vardı ki -Allah rahmet eylesin- kitapları hukuk ve klasikler ağırlıklıydı. Ama bizlerin eline verdiği klasikler yaşımızı ve anlayışımızı aşıyordu. Nihayet ben erken evlendim ve kendi romanımı yazmaya koyuldum. Romanımda kayıplar, hastalıklar ve nedense hatırlamayı şimdi hiç istemediğim şeyler oldu. Yine de en zoru hastane günleriydi. İki kayıpla çıktım oradan.
YanıtlaSilSeneler geçti, kendimi daha yeni buldum.Biraz bitkindim ve blog yazmaya başladım. Benim meraklı olduğum konular çerçevesinde bol bol kitap okumaya başladım. Okurken ben de altlarını çizerim ve herhalde kitabımı kimseye veremem :)
Emeğinize sağlık. Sağlıcakla kalın :)
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Beğeni dolu sözleriniz ise ayrıca mutlu etti beni. Allah bir daha öyle zor günler yaşatmasın.
SilYunis Bey'in yorumunu ve buraya yazılan diğer yorumları okuyunca kitaba benim gibi bakan biri olarak utandım. Ben kitaba bilgi almak için bakıyorum. Yada film seyretmek gibi bir sanat faaliyeti. Benim için kitap ağaçlara yapacağım aşıyı öğrenmek eklektik tesisatı öğrenmek, siyasi gelişmeleri yorumlamak veya tarihte ne olmuş öğrenmek, bunun yanında bir roman alıp hoş vakit geçirmek. Böyle bakınca sizin yorumlarınızdan sonra menfaatçiolduğumu hissettim.
YanıtlaSilOkumak yalnızca kitapla olmuyor ki. Kendine haksızlık etme. Sen doğayı, hayatı, insanı okuyorsun. Zeytin ağaçlarıyla sohbet ediyor toprağı karıyorsun. Küçük bir tel parçasından bir eser üretebiliyorsun. Eh biraz da fazla siyasetle meşgul oluyorsun. Bu da senin kusurun olsun....
SilAz çok kitap okuyan herkes benzer dertleri, hevesleri, sevinçleri yaşıyor aslında. Harika anlatmışsınız, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilYorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim. Bu hevesleri, dertleri yaşamanın ayrı bir tadı var, bazen acılı olsa da.
Sil