GİDEBİLECEĞİ BİR YERİ OLMALI İNSANIN



"Bazen hayatta hiç tanımadığımız kimselerle öyle karşılaşmalar olur ki, kendileriyle daha bir kelime konuşmadan, adeta birdenbire, ilk bakışta onlarla ilgilenmeye başlarız."

Marmeladov ve Raskolnikov karşılaştıkları meyhanede birbirleri üzerinde böyle bir etki bırakırlar. Marmeladov; "Muhterem efendim, (...) fukaralık ayıp değil; bunu bilirim. Sarhoşluğun da bir fazilet olmadığını daha iyi bilirim. Ama sefalet, muhterem efendim, sefalet ayıptır. Fukaralıkta, yaradılışınızın soylu duygularını henüz koruyabilirsiniz! Sefalette ise, bunu hiç kimse, hiçbir zaman yapamamıştır. Sefalete düşmüş bir kimseyi toplumun dışına atmak için sopayla kovmazlar da, süpürgeyle süpürürler; bu, onu daha çok alçaltmak içindir," diyerek derin bir sohbete başlarlar.

Dürüst ve çalışkan bir memurken, uğradığı haksızlıklar nedeniyle işten atıldığını, bunu hazmedemediğini, ailesini geçindiremez olunca kendisini içkinin kucağında bulduğunu anlatır Marmeladov, Raskolnikov’a. 

"Hiç başınıza geldi mi... mesela, umudunuz olmadan borç para istemek?" diye devam eder konuşmasına. "Yani, hiçbir umudunuz olmadan, bu işten bir sonuç çıkmayacağını önceden bilerek, mesela şu adamın, şu hayırsever ve faydalı yurttaşın, hiçbir suretle size para vermeyeceğini (...) önceden bile bile, yine yola çıkıyorsunuz" deyince, Raskolnikov, “Gitmeye ne lüzum var” der. "Ya gidecek başka bir yerin, başvuracak başka kimsen yoksa? Her insanın, hiç olmazsa gidebileceği bir yeri olması lazım değil mi? Zira öyle zamanlar oluyor ki, mutlaka hiç değilse bir yere gitmek gerekiyor," diye cevap verir Marmeladov.

Güzel, tahsilli, iyi bir ailede yetişmiş karısının, çok daha iyilerine layıkken, sonradan düştüğü yoksulluk nedeniyle, ağlayarak, hıçkırarak, kendisiyle evlenmeye razı olmasını da yine, "Zira gidecek başka yeri yoktu" diyerek anlatır Marmeladov.

Ve sorar Raskolnikov’a; “Bir insanın artık gidecek hiçbir yeri olmaması ne demektir, anlıyor musunuz, muhterem efendim, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın hiç olmazsa gidebileceği bir yeri olması gerekmez mi?” diye. (1)

Yıllar önce internet sitelerinde gördüğüm bir haber, yine yıllar önce Suç ve Ceza’da tanıştığım Marmeladov’la sararmış sayfalar içinde karşılaştırmıştı beni.  Marmeladov, bu defa “Gidebileceği bir yeri olmalıydı Emine’nin” diyordu. (2)

2012 yılı, soğuk bir Mart günüydü. Nemli ve soğuk gecekondularında, tir tir titreyen çocuklarının ağlamasına daha fazla dayanamayıp, oduncunun kapısında buldu kendini Emine. Belki Necatigil’i hiç okumamıştı, ancak onun mısralarıyla “Biz bu kadar eğilmezdik çocuklar olmasaydı(3)” dedi ve elindeki altı liralık bozuk parayla odun satın almak istedi. Para istemez, diyen oduncunun verdiği on kiloluk odunları sırtlandı Emine. Koştu evine. Hava yağmurluydu, ıslanmıştı odunlar. Hemen yakmaya çalıştı, sobaya attı odunları. Çocukları soğuktan, yoksulluktan titremeyeceklerdi. Denedi bir kez olmadı. İkinci kez, üçüncü kez denedi yine olmadı. Yanmadı nemli odunlar. Evdeki eski bir kamyon lastiğini parçaladı bu kez, attı sobaya. Yanmadı. Tek bir kıvılcım cevap vermedi Emine’nin feryadına. Koşup saç kurutma makinesini fişe taktı. İsa’nın eline verip “Al bununla hem kendini ısıt hem de kardeşini” dedi, diğer odaya gitti, tavandaki salıncak demirine ipi bağladı, yirmialtı yaşında kendini astı Emine. 

Yoksulluğun kıskacında aldığı yaralara daha fazla dayanamayan, düştüğü fukaralık bataklığından kurtulmak için çırpındıkça daha da dibe çöken Emine’nin, hayata veda ederken vicdanlarımıza bıraktığı son cümleydi tavana astığı ip.

Bu acı olay, haberdar olduğumuz benzer yaşanmışlıklar, bizi neremizden vuruyor. Pas tutan hangi duygumuzu çözüyor. Her geçen gün diğerinin acısına daha da duyarsızlaşıyoruz. Mühürlenmiş gözümüz, kulağımız, dilimiz. Görmüyor, duymuyor, konuşamıyoruz. Nüfusu seksen milyonu aşan bir ülkede, yaşadığı koca şehir içinde, mahallesinde gidebileceği bir yer, tek bir kişi bulabilseydi Emine, bu genç yaşında intihar eder miydi hiç. Bu intiharın suçlusu kim. Bunun günahı kime. Yaşadığı hayata yenik düşen Emine’ye mi, Emine'yi göremeyen mahalleliye mi, her geçen gün daha da duyarsızlaşan toplumun birer ferdi olarak hepimize mi. Gelir dağılımının adaletsiz olduğu, birileri açlıktan ölüyorken, birilerinin tokluktan öldüğü dünyanın düzenini kuran devletlerde mi?


Sokakta oynuyorken çocuk, gökten yağmur yerine, bombalar yağıyor üzerine. Bir duvar dibinde, siper ettiği göğsünden başka bir yer bulamıyor baba, kurşunların hedefinden korumaya çalışırken yavrusunu. İçine düştüğü ateş çemberinde, yakılırken, vurulurken, tecavüz edilirken, katledilirken, tanklar yürüyorken üzerine, kaçacak bir yer bulamıyor insanlık.


Bir çıkış yolu bulamayıp, “Kalbimim sükûnetini çaldınız(4)” diye haykırınca, mahallenin delisi dedi akıllılar. Her geçen gün köreldiğini, karakter aşımına(5) uğradığını, sömürüldüğünü hissetti geçim derdiyle uğraşan işçi, memur; kaçabileceği, gidebileceği bir yer aradı boşuna, açılan her kapı aynıydı onun için.  Bürokrasinin demir kafesini(6) açacak bir anahtarı olmadan, uğradığı haksızlığı giderecek bir mercii aradı mağdur. Aynı dili konuşacak, aynı hülyaları kuracak bir insan aradı gece gündüz, cahil içine sürgün edilmiş âlim. Beraber bir hayat kurmak istediği Engin’e, gitmek istediği yeri göstererek “Ömrünü sadece mal biriktirmeyle geçirmektesin (…), seninle harama batmamış bir beldeye hicret edelim(7)" diyordu Süheyla. Sırt çantasında Mantıku't-Tayr(8), sarp yokuşları birlikte geçecek bir refik aradı sefere yükümlü yolcu. Buda geçer ya hu diyecek müşfik bir dost sesi bekledi insan.

Marmeladov’un dediği gibi; her insanın hiç olmazsa gidebileceği bir yeri olması lazım değil mi? Her insan, hiç olmazsa bir kişinin çalabileceği bir kapı olmalı değil mi? İhtiyaç sahibi bir yoksulun, hakkı gasp edilmiş bir mağdurun, zulüm altında kalan bir mazlumun, sosyal dışlanmaya maruz kalan bir bireyin, şifa arayan bir yaralının, yalnız kalmış bir kalbin sığınabileceği bir çatı olmalı değil mi?

10 MAYIS 2018
Yunis Elmas



YARARLANILAN KAYNAKLAR
1-Suç ve Ceza, F.M. Dostoyevski,  M.E.B. Yayınları İstanbul 1995, Çev: Hasan Ali Ediz. Sayfa; I.Cilt 17-48, 82  
2-Emine Akçay'ın haberi için; http://www.haberturk.com/yasam/haber/725544-turkiyeyi-sarsan-intiharin-altindan-tele-cete-cikti
3-Behçet Necatigil’in, Çocuklar adlı şiirinden.
4-Kalbimim sükûnetini çaldınız, sözü Halil Cibran’a ait.
5-Karakter Aşınması, Richard Sennett
6-Max Weber, bürokrasinin insanları demir kafese hapsettiğini söylüyor.
7-Mustafa Kutlu’nun, Yoksulluk İçimizde adlı kitabından
8-Mantıku't-Tayr, Feridüddin Attar’ın kitabı

Fotoğraf: https://pixabay.com/tr/yaln%C4%B1z-%C3%BCzg%C3%BCn-depresyon-yaln%C4%B1zl%C4%B1k-2666433/
Emine Akçay haberiyle ilgili resmin alındığı kaynak; http://www.milliyet.com.tr/genc-kadinin-yoksulluk-intihari-gundem-1515722/


Yorumlar

  1. Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
    Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.

    Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
    Ölüm ve acılar çatsaydı beni
    Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
    Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
    Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım
    Diri-gergin kasları konuşsaydım
    “Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”
    “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
    “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
    “Bakın yaklaşıyor...”
    Yazık, şairler kadar cesur değilim
    Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan
    Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor.

    Benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı
    Öyle bir çalımlarla gecenin çitlerinden atlardım
    Bir güneş sayardım kendimi denizin karşısında
    Çünkü çam kokularına sürtünüp ağırlaşan ruhların
    İnanmazdım dosyalara sığacağına
    Gittikçe ışıldardım dükkânlar kararırken
    Hüznün o beyaz etrafına sakallarım batardı.

    Benim adım bilinen cevapların üstüne mühürlenmiş
    Ellerim tütsülenmiş
    Evlerin yeni yıkanmış serin taşlıklarında
    Dirgenler, bakraçlar, tornavidalar
    Bende kül, bende kanat, bende gizem bırakmadılar
    Ve içinden bir baş ağrısı gibi çınlamaktansa
    Gövdem açık bir hedef kılındı belâlara.
    Ve bu yüzden yakışıksız oluyor
    İnsanları hummalı baharlar olarak tanımlamak
    Ve bu yüzden göğsümde dakikalar
    İnce parmaklar halinde geziniyor
    Konvoylar geçiyor meşelikler arasından
    Bir yaprak kapatıyorum hayatımın nemli taraflarına
    Ölümden anlayan, ciddi bir yaprak
    Unutulacak diyorum, iyice unutulsun
    Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
    Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.

    /İsmet Özel - Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı (....), Yazık, şairler kadar cesur değilim (...) Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı, Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.

      Sil
  2. Yürek burkan bir yazı olmuş... Özellikle bazı kısımlar. Bir de baştaki sefalet kısmı çok güzel anlatılmış.

    YanıtlaSil
  3. Sanatın dilini bağlamayan ve yazısıyla gökleri hatırlatan kardeşim yüreğine sağlık. Gidilebilinecek bir yer gibi olmalı ki insan. Mezarında rahat uyusun. Gideceği yerde huzur bulsun.

    Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
    Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
    Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
    Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
    Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
    O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
    Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
    Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
    Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
    Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
    Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
    Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
    Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
    Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
    SHAKESPEARE

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşükürler yorumun ve bu güzel şiir için. 66.Sone' yi birde Ezginin Günlüğünden dinleyelim o zaman..

      Sil
  4. Keşke herkesin gideceği bir yeri olsa. Dokunaklı, güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  5. Haberi daha önce okumuştum, gerçekten çok vurucu. Gün geçtikçe daha çok duyarsızlaşıyoruz maalesef. Çok yazık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef öyle. Rabbim, gidecek kimsesi olmayanların sığınabileceği bir kapı açsın, onların yardımcısı olsun.

      Sil
  6. Haklısın Müfred. Yorumun için teşekkürler. Bu arada; "Her insan, hiç olmazsa bir kişinin çalabileceği bir kapı olmalı değil mi (...) " de dedim :))

    YanıtlaSil
  7. Be ziyeret edip, yorum bırakanlara gecikmemeye dikkat eder ve bunun için de, anında yaparım bunu. Suş ve Ceza'yı sanırım iki ay önce okudum Suç ve Ceza'yı... Diğer kitaplarından Yer altından Notları ve Maksim'in Çocukluğum'u dönüşümlü olarak okuyorum. Aslında çok okumam gereken kitap var. Allah'ın izniyle okurum. Kitabın kesitlerinden daha çok, yazınızı beğendim. Bir cümleyi buraya geçeyim o zaman,
    "Aynı dili konuşacak, aynı hülyaları kuracak bir insan aradı gece gündüz, cahil içine sürgün edilmiş âlim."
    Şimdilik hoşça kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler yorumunuz için. Bu arada, Yeraltından Notlar da güzel kitaptır

      Sil
  8. gidebileceği bir yeri olmalı insanın, ne güzel bir söz olmuş. yazı da hüzünlü, emine yazık yaaa gerçek hayat demek ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef gerçek bir olay Deep. İşin kötüsü Emi e gibi gidebileceği bir yer bulamayan insanlar hep var.

      Sil
  9. Bu yazının altında kalmayacak yorumlar yazabilmek için bolca alıntılara sığınmak gerekiyor... Diyaloglar o kadar güzel ki... Bir de günümüz olaylarına ve insanların çaresizliğine dokunan anlatımlar az da olsa vicdanı ve acıma duygusu olan insanların yüreklerini yumuşatabiliyor... Muhteşem bir anlatım tarzınız ve ben bunun için sizi tebrik etmek istiyorum... kaleminize ve kelamınıza sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem buradaki yorumun, hemde kendi blogunda, 21.06.2018 tarihinde yayımladığın bu yazıya ilişkin "Ordan, Burdan, Şurdan #6" başlıklı yazındaki övgü dolu ifadelerin için çok teşekkür ederim.

      Sil
  10. İnsanın zaman zaman kendinden kaçması için bile bir yeri olmalı. Güzel yazıydı. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın, insanın kendinden de kaçacağı bir yeri, kendini dinleyebileceği vakitleri de olmalı. Ben teşekkür ederim.

      Sil
  11. Benim memuriyetten istifam da iş yerinde dürüst bulmadığım şeyler yüzünden oldu.Gerekirse peynir,ekmek yer ama bu ortamda yaşayamam diye düşündüm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor ama ilkeli bir karar vermişsiniz. Tebrikler. Kitaplara Kaçanları ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  12. Dört bir yanımızı kuşatıyor yüreğimizi burkan acılar..

    YanıtlaSil
  13. İnsanın içini acıtan gerçek hikayeler. Çok güzel bir yazıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplara Kaçanları ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Keşke bu hikayeler hiç yaşanmasa.

      Sil
  14. Güzel bir yazi olmus kaleminize saglik 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplara Kaçanları ziyaret ettiğiniz ve yorum yazdığınız için teşekkür ederim.

      Sil
  15. Suç ve ceza çok öncesinde okusam da geçen yıl yeniden okuduğumda çok ama çok farklı geldi kitaplar belki aynı ama değişen insanlar sözü aklıma geldi. Zaman insan duygularını öylesine değiştiriyor ki yaşantılari da tabi 😊 kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Klasiklerin değeri de burada zaten. Kitaplara Kaçanları ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  16. Bu hep böyleydi aslında;
    Allah'tan başka sığınacak kapımız yoktu, hiç olmadı.
    En dost dediklerin bile sırtından vurdu seni, bizi, hepimizi...
    Allah'tan başka sığınacak kapımız yok.
    Dönüş ancak O'nadır.

    Cidden dokunaklı bir yazı olmuş,
    Elinize sağlık!
    Devamını da bekleriz....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah. Katkınız ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  17. emek verilmiş harika bir yazı olmuş.. yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplara Kaçanları ziyaret ettiğiniz ve güzel dileğiniz için teşekkür ederim.

      Sil
  18. Gözlerim doldu okurken... Allah'tan dileğim daha adaletli bir dünya. Şüphem yok ki, O'nun adaleti asla şaşmaz. Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim bu duygu yüklü yorum için.

      Sil
  19. Başlık hoşuma gitti "Gidebileceği yeri olmalı insanın"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplara Kaçanları ziyaretiniz için teşekkür ederim. Kitabı okurken, Marmeladov'un bu sözü beni de çok etkilemişti.

      Sil
  20. Gerçekten güzel yazılar hazırlıyorsunuz Yunis Bey, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  21. Iki olayı birbirine bağlamanız çok etkileyici olmuş. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  22. Başlık çok şey anlatıyor, çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

EN ÇOK OKUNANLAR

KİTAPLARA KAÇANLAR

3- KELEBEK VE DALGIÇ / JEAN DOMINIQUE BAUBY

1- İVAN İLYİÇ'İN ÖLÜMÜ / TOLSTOY

BAZEN KAYBEDERKEN KAZANIRSIN (FİLM; AŞKIN GÜCÜ / WHAT DREAMS MAY COME)

4- YABAN / YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU