tag:blogger.com,1999:blog-59815452349351379902024-03-24T16:15:32.198+03:00KİTAPLARA KAÇANLAR KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.comBlogger49125tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-33684749453734244112023-10-06T20:00:00.004+03:002023-10-08T16:23:26.984+03:0018-KATHARINA BLUM'UN ÇİĞNENEN ONURU / HEINRICH BÖLL<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg66xPyJK1WVwaDRNP9bJaWd7bRAJj4Fj8sjiT4sxfhwFYZJhmquIrgEwfg-QFDQxBA71QtrB9N1Qe3EpE1LakLXRgiUk24n-5up_52Z9ymV625rjBlUvguuMHNk-_zLbMUuxriU-n-asNOcw6k1Nux8PA98OR9tOXjKsBkR20tQiLYe-8mGrpVt6z4MjuY/s344/resim.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="344" data-original-width="220" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg66xPyJK1WVwaDRNP9bJaWd7bRAJj4Fj8sjiT4sxfhwFYZJhmquIrgEwfg-QFDQxBA71QtrB9N1Qe3EpE1LakLXRgiUk24n-5up_52Z9ymV625rjBlUvguuMHNk-_zLbMUuxriU-n-asNOcw6k1Nux8PA98OR9tOXjKsBkR20tQiLYe-8mGrpVt6z4MjuY/s320/resim.jpg" width="205" /></a></div><p align="right" class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: right;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 10pt;">Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına
düşme! (İsra Suresi;36)</span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Her
şeyin herkes tarafından çok kolay kayıt altına alınıp yayıldığı günlerdeyiz. Çamur at izi kalsın durumuyla kimin ne
zaman karşılaşacağı belli değil artık.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Sosyal
medya; bilgi edinme ve düşünceyi özgürce ifade edebilmek, iletişim kurabilmek
için verimli olduğu kadar, kişi ve kurumların haysiyetinin ihlal edildiği,
saldırıya açık hale geldiği, toplumların yönlendirildiği, yapanın yanına kar
kaldığı bir platform ayrıca. Yapılan etkileşimlerle mağduriyetlerin giderildiğine,
hakların elde edildiğine, toplumsal duyarlılık ve farkındalıklar yaratılarak
olumlu dönüşler alındığına şahit olsak da, bir grubun diğer gruba ya da
şahıslara olan kişisel husumeti ve nefreti nedeniyle haber yapılıp hedef
gösterildiği de bir gerçek.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Kişilerin
onurunun kırılması, hayatlarının alt üst edilmesi pahasına, tek bir dokunuşla yapılan
beğeniyle, yanıltıcı bir haberin kısa süre içerisinde çığ gibi büyümesine yol
açılmaktadır. Yalan haber engellense, tekzip edilse bile, itibar suikastına
uğrayan kişinin artık milyonlarca insan tarafından damgalanmasının önüne
geçilememektedir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Yazılı
ve görsel medyanın yaygın kullanıldığı dönemlerde, yasalarla <i style="mso-bidi-font-style: normal;">(bkz: 1982 sayılı Anayasanın md.26, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi md.10, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi md.19)</i> </span><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">teminat
altına alınan basın özgürlüğü mutlak sınırsız bir hak olmayıp aynı zamanda “başkalarının
</span><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">şöhret veya
haklarının, özel ve aile hayatlarının korunması” </span><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">amacıyla
sınırlandırılmıştır. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Günümüzde de, sosyal
medya aracılığıyla yapılan kişi ve kurumların onur ve saygınlığını zedeleyecek
saldırı, iftira ve hakaretler, kişilik hakları ve ifade özgürlüğü arasındaki
hassas dengeye zarar vermeden, <span style="background: white;">demokratik
hakların ihlal edilmemesi kaydıyla bazı yasal düzenlemeleri zorunlu
kılmaktadır.<o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">&&&<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Toplumların
yönlendirilmesinde etkisi her gün artan sosyal medya linci; Heinrich Böll
tarafından 1974 yılında yayımlanan ‘Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru’ adlı
romanını tekrar okuma ihtiyacı uyandırdı bende.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Medyanın
haber yapma özgürlüğü ve bireyin özel yaşamına müdahalesini işleyen romanın
başkahramanı Katharina Blum, zorlu hayat şartları altında yetişmiş, geçimini zengin
ailelerin ev yönetimini ve temizlik işlerini üstlenerek kazanan, kendi ayakları
üzerinde durmaya çalışan, güzelliği nedeniyle çalıştığı yerlerde zaman zaman
tacize maruz kalan güçlü bir karakter.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Eğlenmek <span style="background: white;">için çıktığı bir gece, suçlu ve terörist olduğu
şüphesiyle polis tarafından takip edilen Ludwig Götten isimli biriyle tanışır
ve geceyi birlikte geçirir. </span>Sabahında, polisler <span style="background: white;">Katharina Blum’un kapısını çaldığında Ludwig Götten çoktan gitmiştir.
Katharina Blum bir suçluya yardım etmekten polis tarafından sözlü şiddete ve
hakarete de maruz kalarak </span>sorguya alınır. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Basın tarafından, devletin
yetkili kurumlarıyla işbirliği yapılarak konu çarpılır. Telefonları dinlenir. Zeitung
adında bir gazete <span style="color: black;">muhabiri Werner Tötges</span>
tarafından, daha fazla tiraj ve kazanç uğruna suçla ilişkisi kesinleşmeden, <span style="background: white;">Katharina Blum’un</span> hayatının en mahrem yanları
deşifre edilir. Geçmişi, sosyal çevresi, ailesi, ekonomik durumu hakkında yalan
yanlış bilgiler üretilerek kişisel fotoğrafları servis edilir. Eski eşinin tek
taraflı asılsız beyanlarına itibar edilir. <span style="background: white;">Yalan
habere inanmaya, bir insanın itibarının yerle yeksan olmasına ve deşifre edilen
özel hayatları izlemeye hevesli kamuoyunun kucağına </span>sex düşkünü, hırsız,
terörist diye paketlenip atılır. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Tüm bu
olanlara, annesinin yüreği dayanmaz ve vefat eder. Onuru ayaklar altına alınan,
toplum karşısında savunmasız bırakılıp hakaretlerine maruz kalan ve hayatı
altüst olan Katharina Blum için cinnet geçirmek kaçınılmaz bir son olur ve buna
sebep olanlardan intikamını alır.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: white; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">Basın
özgürlüğünün özel hayata müdahalesi ve gizliliğini ihlal meselesi, romanın yazıldığı
dönemden günümüze kadar yapılan düzenlemelere rağmen sorun olmaya devam ediyor.
Dört gün gibi kısa bir süre içinde, suçsuz bir bireyin hayatının nasıl
mahvedilebileceği gösteren bu roman, hak ve özgürlüklerin kullanımı ve
kısıtlanması konusunda yeterli ahlaki bilinç düzeyine erişilmediği sürece güncelliğini
koruyan bir eser olarak okunmaya devam edecektir. </span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: right;"><span style="background-color: white; font-family: "Times New Roman", serif;">Yunis ELMAS</span></p><p></p>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-86419870004366152952023-04-24T17:21:00.042+03:002023-04-28T09:03:19.592+03:0017- BABAMIN YERİ / ANNIEX ERNAUX<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj28XS_kLwfHUovmudX12G-ReDdJQ_OuWy6q3EVCKuWfmxtprPXauJ9e8HpfS36qWPHYjTavWcih5IgiztMIij47HfIe3mhueg1omkaBEPKAc1RoZxuoii6Qx2KW2hZnGBss-VpF0rhZyVPu7ETtqMgIMmk9KZHSTQQVxBb1grZ_6osiOA8Y6j49_Gnkg/s4615/BABAMIN%20YER%C4%B0..jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4615" data-original-width="2955" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj28XS_kLwfHUovmudX12G-ReDdJQ_OuWy6q3EVCKuWfmxtprPXauJ9e8HpfS36qWPHYjTavWcih5IgiztMIij47HfIe3mhueg1omkaBEPKAc1RoZxuoii6Qx2KW2hZnGBss-VpF0rhZyVPu7ETtqMgIMmk9KZHSTQQVxBb1grZ_6osiOA8Y6j49_Gnkg/w220-h320/BABAMIN%20YER%C4%B0..jpg" width="220" /></a></div><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; text-align: justify;"><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">2022
Nobel Ödülünü kazanan Anniex Ernaux'nun <span style="background: white;">öğretmen
olmak için girdiği mülakattan iki ay sonra babası ölür. Defin işlemleri için
ailesinin yaşadığı Y..'ye gittiğinde babasını, hayatını, babasıyla arasına giren
ve "ayrı düşmüş aşk gibi" diye nitelediği mesafeyi yazmaya karar
verir. <i>“İçine girdiğim burjuva ve kültürlü dünyanın eşiğinde bırakmak
zorunda kaldığım mirası gün ışığına çıkarma işini bitirdim.”(s.69)</i> dediği </span>“Babamın Yeri” adlı kısa romanında ailesinin <span style="background: white;">sınıf atlama mücadelesini anlatır.</span><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><i><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">"Toprağı
olmayanlar, bölgedeki büyük çiftliklerde kendilerini kiralarlardı. Büyükbabam
da bir çiftlikte arabacı olarak çalışıyordu.”(s.19) </span></i><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Ernaux’nun
babası bu düzene razı olmaz. Şehre göçüp fabrikada işe girer. Fabrikada
çalışmak bir nevi özgürlük alanına sahip olmak demektir. Statü ve sınıf
değişikliği için ise, işçilikten kurtulmak gereklidir. Bunun için, eşiyle
birlikte fabrikadan ayrılıp bir kafe-bakkal açarak küçük esnaflığa
geçiş yapar. Ancak, bu işten sağladıkları kazanç geçimleri için yetmeyince
babası şantiyede işe girmek zorunda kalır, annesi dükkânı gün
boyu yalnız işletir. Yarı esnaf yarı işçi bir şekilde <i>“Yoksulluğa ve
zahmete katlanarak, ufak ufak, sefalet sınırının biraz üstünde yerlerini
alırlar.”(s.29)</i><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Babasının
gözünde, “<i>taşra ağzı (..) eski ve çirkin bir şey, düşüklük, aşağılık
işaretiydi”(s.40) </i>Yakışıksız davranma, utanma korkusu, önemli olduğunu
düşündüğü kişiler karşısındaki çekingen tavrı, komşulara, müşterilere, el âleme
karşı, hakkımızda ne düşünürler gibi takıntıları, eleştirel bakışları kibarca
savuşturma gayreti (s.39) babasının köylülükten küçük esnaflığa geçiş
aşamasında geliştirdiği davranışlardı. <i>Münasebetsiz bir kelime edivermenin
anlamsız korkusu, neredeyse gaz kaçırmak kadar kötüydü.</i>(s.41) "<i>Şehir
merkezindeki esnaflar, dairedeki memurlar, orta sınıftan hiç kimse “köyden
inmiş” gibi görünmek istemezdi. Köylü gibi davranmak, gelişmemişliğin, yol
yordam bilmemenin, kılık kıyafet, dil ve adap konularında geri olmanın
işaretiydi”</i>(s.45)<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Babasının
hayatı “savaşın her şeyi altüst ettiği” (s.24) bir dünyada, “yokluklar ve
mecburiyetlere katlanarak geçmiş bir hayattı”(s.18) Ernaux’u kendisinin hiç
bilmediği bir lüksten yararlanması için yetiştirmişti (s.62) En büyük gururu, kızının kendisini hor gören dünyaya ait olmasıydı.(s.70) Kızının
arkadaşlarının sıradan ev ziyaretlerini bile şölene çevirir, arkadaşlarını
onurlandırmak ve yol yordam bilen biri gibi gözükmek isterken, aslında aşağılık
duygusunu açığa vuruyor, kızından da gurur dolu bakışlarla: <i>“Seni hiç
mahcup etmedim” (s.59)</i> diyerek onay bekliyordu.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Ernaux
için, <i>“Dersler iyi bir konuma gelmek ve bir işçiye varmamak için
zorunlu bir çileydi.”(s.51)</i> Üniversitede başlayan, yazarlık
olarak devam eden, evlilik hayatıyla daha da belirginleşen köylülükten,
taşra kültüründen hatta ailesinden kopuşunu <i>“Yavaş yavaş küçük burjuva
dünyasına doğru göçüyordum, kabul edilmenin tek fakat hayli zor koşulunun rüküş
olmamak olduğu partilere çağrılıyorum. O güne kadar hoşlandığım her şey köylü
geliyor”(s.50) </i>diyerek anlatır<i>. "İçinde yaşadığım dünyanın
isteklerine uydum, zevksizlik olarak görülen daha aşağı bir dünyanın anılarını
gömdüm”</i>(s.47) <i>“Dünyanın, ötekini sadece bir dekor olarak gören bu
yarısına süzülmüştüm."(s.60)</i> derken de kendiyle hesaplaşır.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Kocası
için “<i>İmtiyazlı bir burjuva ailenin çocuğu olarak doğmuş ve daima ‘müstehzi’
bir adam, bu iyi yürekli insanların [ailesinin] muhabbetinden ne kadar keyif
alabilirdi?”</i>(s.61) derken de sınıf farkına ve aslında iki kültür
arasındaki kendi hikâyesinin gerilimine dikkat çeker.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Ailesi
için, karın doyurabilmek, ısınabilmek, iki kat elbiseye sahip
olmak hayaller ve yaşam için yeterli ve temel mesele iken, Ernaux’un
takıldığı yeni çevre, caz mı klasik müzik mi dinlenildiğinin merak
edildiği, zevklerin sorulduğu bambaşka bir dünyadır.(s.42)<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Ernaux,
sıcak bir aile ortamında yetişmediğini belirtse de, ekonomik şartlar ve savaş ortamının bunda etkisi büyüktür şüphesiz. Kitabı yazmaya iten hesaplaşmaları, babasının kızına gösterdiği mesafeli
gayretleri, dile getirilemeyen sevgi sözcükleri olarak okudum
ben. Ernaux <i>“Birbirimize hırlayıp homurdanmadan konuşmayı bilmezdik.
Ölçülü, kibar üslup yabancılara saklanırdı.”</i>(s.46) diyerek aile ortamını
anlatırken, burjuva dünyasının büyülü sığlığını da <i>“İyi eğitimli
insanların sıradan bir selamlaşmada bile son derece kibar davranmalarını
anlamam yıllar aldı. Utanıyordum, bunca saygıyı hak etmiyordum, bana özel
bir sempati beslediklerini sanıyordum. Sonra sonra, insanı sıkboğaz eden bir
ilgiyle sorulan bu soruların, tebessümlerin ağzı kapalı yemek yemekten ya da
usulca sümkürmekten farklı bir anlamı olmadığını kavradım”</i>(s.46)
diyerek anlatır.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Elbiseler,
araçlar, muhitler ve zevkler değiştirilse bile, dikkatle sarf edilen yüzlerce
kelime içinden kaçan tek bir kelime, tene işleyen renk, yüze işleyen ifade, bir
olay karşında gösterilen tavır, duygulandıran bir tını kişinin taşralılığını
hatırlatan izlerdir ve bu izler <i>ötekini sadece bir dekor olarak </i>görenler
tarafından<i> </i>ilk fırsatta<i> hor görülecek</i>, kabul
edilemeyecek bir kamburdur. Şirketler, servetler, makamlar, unvanlar; köyde
yetişmiş, işçi ya da memur bir ailede büyümüş, taşra kültürü almış bireydeki bu
izleri silmeye yetmeyecektir. Taşralı olmaktan utananlar için, geçmişini söküp
atmak kolay olmayacaktır. Bu izlerin silinmesi için bir kuşağın değil, belki
birkaç kuşağın sürekli bir dönüşümüne ihtiyaç vardır.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Belli
bir ekonomik refah seviyesine, iyi bir sosyal çevreye ve statüye sahip olmak
her kişinin arzulayabileceği doğal duygulardır. Ancak, yetiştiği kültürel ve
ekonomik mirası aşıp mahallesini değiştirenlerin aşağılık kompleksine girip
geçmişe dair izlerin gizlenecek bir durum olarak görmesini de, geçmişteki bu
izlerin bugünkü imkânların dolaylı olarak övünülmesine vesile kılmak
için romantikleştirmesini de problemli görüyorum. Yeterli ahlaki ve
kültürel donanım sağlanmadan elde edilen her türlü sınıfsal değişimin, erken
doğum olduğunu, sakatlayıcı, aldatıcı ve yıkıcı olduğunu düşünüyorum.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;">Savaş
döneminin insanlar üzerindeki ekonomik, toplumsal ve psikolojik yansımalarını,
sınıf atlama mücadelesini, kuşaklar arası değişimi çok sade bir dille aktaran
bu roman, okuyucusunu da hayatının belli bir dönemiyle yüzleşmeye
itecektir. <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal;">
</p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12pt; line-height: 107%;"> YUNİS
ELMAS<o:p></o:p></span></p><p></p></span>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-2947273499416087692023-04-09T00:11:00.003+03:002023-04-28T09:03:46.951+03:0016- SAATÇİ İBRAHİM EFENDİ TARİHİ / ELVAN KAYA AKSARI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZEFlSGwoQ-9MaMDTwd4ufci35R2LUr37-BafMkppyM9bmESi8dyX5NtPRjDjFETzbXrRxRo9tyblofgaAsk9RZXBx_-NV_iSdH__zw8pai7Lb3D5VFXjTYBI9cclZHc0mDba1bF_lKqm3Jc9pxuV3Z95nzgbcrlJcX5eX1FVJzMMBsrS06ZPWbFhY-g/s400/kitap%20resim.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="255" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZEFlSGwoQ-9MaMDTwd4ufci35R2LUr37-BafMkppyM9bmESi8dyX5NtPRjDjFETzbXrRxRo9tyblofgaAsk9RZXBx_-NV_iSdH__zw8pai7Lb3D5VFXjTYBI9cclZHc0mDba1bF_lKqm3Jc9pxuV3Z95nzgbcrlJcX5eX1FVJzMMBsrS06ZPWbFhY-g/s320/kitap%20resim.jpg" width="204" /></a></div><div><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Saatçi İbrahim Efendi Tarihi; “Devlet karşısında
var olmaya çalışan bir sanat erbabının, anlatının hurafeleriyle
lezzetlendirilmiş gerçek hikâyesi. Gönüllü getto hayatı yaşayan küçük insanın
mahremine, devletin gölgesi düşünce ne olur? Olsa olsa roman olur. İbrahim
Efendi; müfredatlarda adı geçmeyen, tarihi şahsiyetler ansiklopedisinde
bulamayacağınız, sigortasız, Diyojenvari bir karakter. Tek sosyal güvencesi,
akrep ve yelkovan. Tik tak, tik tak, tik tak...”<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial;"><span style="font-size: 13pt;">Yazarı
Elvan Kaya Aksarı ve Vacilando Kitap ile ilk kez karşılaştım. Kitabın ismi, tasarımı, arka kapak yazıları ilgimi çektiği için okumaya karar verdim.</span></span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">87 sayfalık Saatçi İbrahim Efendi’nin tarihi, okuyucusunu zaman felsefesi,
akıl ve din ilişkisi, iş bilir memurlar üzerinden kamu kurumlarının işleyişi, bireyin devlet karşısında acizliği gibi meselelerin içine çekmeyi başarıyor.</span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">***<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">İbrahim Efendi kendisi için; "Ben yetmişe
merdiven dayamış bir adamım, devletle hiçbir bağım yoktur. Doğunca bir kafa
kâğıdı verildi, işte devletle olan tüm ortaklığım bu kadardır. Askerliğe
elverişli olmadığım için çürüğe çıkardılar. Ne sigorta bilirim ne emeklilik.
Huzurum da keyfimde devletin bana ilişmemesindendir.” (s.43) diyor.<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Her yanı pas ve koku sarmış, elektriği suyu olmayan, insanın rahatça yatıp uzanamayacağı büyüklükte bir baraka
İbrahim Efendi’nin hem işyeri hem yatakhanesi. Kapısı camiye baksada,
bayram namazı dâhil hiçbir dini çağrıya kulak vermez, eller
görsün diye cami cemaatinden olmayı düşünmez, seküler profilinden ödün vermez
biri. </span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Cami imamı Ahmet hoca, çaycı Medeni, kitapçı Eyüp,
berber Hüseyin onun ahbapları, komşu esnaflar ve cami kıraathanesinin
müdavimleri sosyal çevresi. Mahalle eşrafı saatlerini tamir ettiği
müşterileri. Kendisi saat takmaz. Tamir ettiği saatleri TRT 3 e göre ayarlar. Fazla gideri olmayan geçimini bu işten sağlar.<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Kendini zamanın talebesi sayan, Sokrat öncesi İyonlu doğa filozoflarının zaman
felsefesi konusundaki algılarını anlayabilmek için kitap isteyen, Heraklit’in bir daha girilmez dediği akarsu beni heyecanlandırıyor diyen, kitapçı Eyüp’un "yıkanmaya yunağı yok,
caminin gasilhanesinde yıkanıyor ama Heraklit’in yıkandığı akarsuya kafa yoruyor" (s.18) dediği, kıraathanede yakaladığı gazeteleri son cümlesine kadar hatmeden, gelecek
kaygısı gütmeyen, kimseye zararı dokunmayan kambur, kitapsever dervişane biri.<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Hayat böyle devam eder mi, etmez elbet. </span><span style="color: #222222; font-size: 13pt;">İbrahim Efendinin korktuğu şey başına gelir. Şimdi adını bile
öğrenemediği resmi kurumlar arasında mekik dokuyacağı (s.79) hayatını toptan
değiştirecek bir serüven içinde bulur kendini.<u1:p></u1:p></span><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">***<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;"><b>“İnsanlar, öncesiz çağlardan beri
kendilerine benzemeyenlere karşı hazımsızlık geliştirmişlerdir. Medeniyet, bu
sindirim hastalığını tedavi etmek hususunda hala acizdir” (s.46)</b><o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Bu sindirim hastalığına yakalanmış, isminin
gizli kalmasını istesede ilk sayfalardaki bir tartışmadan hatırladığımız Bilal tarafından, toplum
huzuru, mahalle sükûneti, kamu nizamı gözetilerek kutsal vatandaşlık görevi
üstlenilince, yine aynı hastalıktan muzdarip Aydın adındaki bir kamu görevlisi sosyal inceleme yapmak üzere görevlendirilir. </span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">İhbar
eden de, görevlendirilen de, bir kez olsun İbrahim Efendi'ye bile isteye tercih
ettiği yaşam tarzıyla mutlu olup olmadığını sormaz, sorsa da alacağı cevabı
önemsemez, onu anlamaya gayret etmez.<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Tecrübeli mesai arkadaşlarının “Adam
hayatından memnunsa ve kimseye de bir zararı yoksa elleşme, bu saatten sonraki
tebdili mekân onun için hayırlı olmaz” (s.48) uyarılarına kulak tıkayan Aydın, daha fazla soruşturmaya gerek
görmeden müşahede altında tutulmasında fayda görüp barakanın kapısına dayanınca, Saatçi İbrahim Efendinin Tarihi
içinde kötü adam olarak yerini alır.<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">İbrahim Efendi, gölge etmeyin başka ihsan
istemez desede, etrafında tanıdık kimseyi göremeyince, Aydın'ın gizlemeye çalıştığı “Ruh ve Sinir Hastalıkları” ibaresinin
yer aldığı kâğıda ve polisin “Devlet senin bakımını ve barınmanı üstlendi. Toparlan
gidiyoruz” emrine boyun eğmek zorunda kalır. </span><span style="font-size: 13pt;">“Bıraksalar keyifle ve
afiyetle ömrünü pas renkli küfesinde tamamlayacaktı ama Diyojen’in suratına
devletin gölgesi vurmuştu bir kere.” (s.58) </span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Polis arabasına bindirilip götürülürken İbrahim Efendi; "Saltanat kayığıyla payitahtı terk eden devrik padişah kadar
mahzundu. Küçük insanın büzüşme devri başlamıştı” (s.59)</span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">***<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">Bu işin sonu nereye varır derseniz, kitabı okuyacak olanlara haksızlık etmek
istemem. Ancak, merak edenler için </span><span style="font-size: 13pt;">yanında bir kol saati bile götürmeyen </span><span style="font-size: 17.3333px;">semtin en eski saatçisi </span><span style="font-size: 13pt;">İbrahim Efendi’den geriye kalan yegâne
şeyin, adı lazım olamayan bir devlet kurumunun arşivinde saklanan pasif
klasörlerin içindeki dosya, arkasından üretilen efsaneler, ağzından
duyduğumuz son kelimesi “Kambur felek” di diyebilirim.</span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">***<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">İbrahim Efendi, hastalığını
kendinden başka kimsenin fark etmediği, gölgesinde serinleyenlerin çare
aramak için gayret göstermediği, semtin yaşayan tarihi çınar ağacı
gibiydi benim için. Polis zoruyla götürülürken, onca yıl hoşbeş ettiği kimse
yoktu etrafında. Geride bıraktığı kulübesine de kimsenin sahip çıkmaması, ne
kadar inkâr etsem de “bireyin yalnızlığı” nı kabule zorluyor beni.</span></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">***<o:p></o:p></span><u1:p></u1:p></p><p style="background: white; margin-bottom: 3.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 7.5pt; margin: 7.5pt 0cm 3.75pt; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="font-size: 13pt;">İbrahim Efendinin ağzından aktarılan "devlet" ile ilgili ifadelerin çoğuna katılmamakla birlikte; </span><span style="font-size: 13pt;">bir sabah uyandığında hangi suçtan dolayı tutuklandığını bir türlü anlayamayan Kafka’nın Dava adlı romanındaki Josef K.’nın absürt durumunu ve Mevville'nin "</span><span style="font-size: 17.3333px;">yapmamayı tercih eden"</span><span style="font-size: 13pt;"> Katip Bartleby'ini hatırlatan, arka kapak yazısından
ve yazarın bir röportajından gerçek bir hikâye karakteri
olduğunu, hatta bu kitabın da kendisine ulaştırıldığını sandığım, </span><span style="font-size: 13pt;">Saatçi
İbrahim Efendinin Tarihine siz de bir bakın derim.</span></p></div>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-35062797751820416872023-01-18T17:01:00.024+03:002023-04-28T09:01:32.203+03:0015- FAHİM BEY VE BİZ / ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVqDT0klNDKdlfEcOz2dHnn-szGiu9-rvXmCucVlvFdZ8mWz98oKtInrMdhmi8gH40o_Hspbte0DdxoC_9lBBgf1fyP1h9oSPcJEQ2I17CXAbB4jfYtCM9OpOqqwFLCn4anR4Qf254qIlPdHP3jpnQ1JEtF6x1OaNe_WmGu2rqo1pvDkqV25L7TND5eQ/s500/FAH%C4%B0M%20BEY%20VE%20B%C4%B0Z%20KAPAK.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="367" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVqDT0klNDKdlfEcOz2dHnn-szGiu9-rvXmCucVlvFdZ8mWz98oKtInrMdhmi8gH40o_Hspbte0DdxoC_9lBBgf1fyP1h9oSPcJEQ2I17CXAbB4jfYtCM9OpOqqwFLCn4anR4Qf254qIlPdHP3jpnQ1JEtF6x1OaNe_WmGu2rqo1pvDkqV25L7TND5eQ/w271-h320/FAH%C4%B0M%20BEY%20VE%20B%C4%B0Z%20KAPAK.jpg" width="271" /></a></div><p style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; margin: 0cm 0cm 12.75pt; text-align: justify;"></p><p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;">Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Fahim Bey ve Biz” adlı romanı, Fahim Bey’in
yakın arkadaşının oğlu tarafından anlatılmaktadır. </span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fahim Bey'in hayata karşı tutum ve tercihleri günlerdir yakamı bırakmadı.
Kabullendiğim birçok şeyi eşeleyip, rahatsız etmeye devam ediyor beni.
Yıllardır kendisinden haber almayı bekliyordum. Kitabın baskısı yoktu. Özellikle
eğitim hayatım ve mesleki tercihim üzerindeki tesirinin, beni geç kalmış
sorgulamaların dipsiz kuyusuna iteceğini bilsem, tanışmamayı tercih
ederdim. Roman içine serpiştirilen deneme niteliğindeki tahliller kitaba ve yazarına hayran bıraktı beni.<o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">***<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">İlk sayfalarda, gazetede çıkan ölüm ilanıyla haberimiz oluyor Fahim Bey’den.
Yine ölüm ilanından, onun II. Meşrutiyet’ten önce birkaç günlüğüne de olsa
maslahatgüzarlık yapmış olduğunu ve bunun hayatı üzerinde önemli etkisi
olduğunu öğreniyoruz.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Bursa eşrafından yaşlı birinin oğlu olan Fahim Bey, Galatasaray Mekteb-i
Sultanisi'nden mezun olunca, <i>“Hariciye gireceğim, maaşa geçeceğim, kendime
bir ev tutarak size hayır dua edeceğim”</i> diyerek babasına söz verir,
ancak maaşa geçmek kolay olmadığından Babıali’ye kadrosuz, maaşsız fahri memur
olarak gidip gelmeye başlar. Babasına mahcup olmamak için büyükçe bir konak
kiralar. Odaları boş olan bu konakta keman çalıp şarkılar söyler. Küçük bir ev
senin neyine yetmez diyenlere, memlekette bizim mevkiimize pek ehemmiyet
verirler, benim burada nasıl yaşadığımı görenler gidip babama da söyler,
ihtiyarlık vaktinde gönlü hoş olsun, bir gün olur bütün borçlarımı öderim
diyerek izahatta bulunur.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">O yıllarda iyi maaşa geçmek, terfi etmek iltimasa bakar. Kimseden ricada
bulunmak âdeti olmayan Fahim Bey, tanıdıklarından güler yüz iltifat görse de
hiçbiri elinden tutup maaş alacağı bir işe yerleştirmez.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Bir zaman sonra pek cüzi bir maaş bağlanınca ilk işi babasına dolgun bir
maaşa geçtiğini yazmak olur. Babası, tedavi için İstanbul’a geldiğinde
oğlunun gösterişli konağını görünce gurur duyar, ancak kaldırıldığı hastanede
ameliyattan kalkamaz ve ölür. Fahim bey, babasının ölümünden sonra kendisine
kalan mirasla konak için yaptığı masrafların ancak bir kısmını ödeyebilir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fahim Bey, Londra sefâretinde üçüncü kâtipliğe tayini çıkınca öyle
hayallere kapılır ki, memuriyetine yaraşır giyime sahip olmak hevesiyle
Londra’nın en ünlü terzisine sandık dolusu elbise diktirir. Fahim Bey'i
yıllarca borca sokan bu elbiseler, zamanla onun hayatına hükmeder. Ömrünün sonuna
kadar bu elbiseleri ters yüz ettire ettire giyinmek zorunda kalır.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fahim Bey, aldığı eğim ve kültürlü kişiliği ile paşa ve zengin konaklarınca
tercih edilen damat adaylarından biri olsa da, zengin bir aileye iç güveyi
gitmektense, Saffet adında kimsesiz bir hanımla evlenmeyi tercih eder. Eşine
karşı sorumlu ve sadık eş olarak evlilik hayatını sürdürür.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fahim Bey, <i>“Meşruiyetin ikinci ilanıyla başlamış “teşebbüs-i şahsî”
modasının devam ettiği, o vakte kadar devlet kapısına bağlanıp bir maaşla
geçinmeyi dileyen bir çoklarının bu havaya uydukları ve artık refahlarını
devlet kapılarının dışında aramaya heves ettikleri zamanlardan”</i> çok
evvel heves ettiği “teşebbüs-i şahsî” alemine ilk girenlerden olmak ister. Bursa
ovasında pamuk yetiştiriciliği yapma hayaline kapılır. Kuracağı iş için
sermayedar bulma ümidiyle Hariciye’den ayrılır. <i>“Muvakkaten, işim
düzelinceye karar”</i> deyip cüzi bir maaşla Tercüme Kalemine girer. Para
sıkıntısı çekince keşke Hariciye’ye avdet etsenizde konsolosluğa tayin
edilseniz diyenlere, bu işe layık görülmesinden hayli müteessir görünerek <i>“Ben
kimseden memuriyet talebinde bulunmadım”</i> cevabıyla tepki verir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fahim Bey, işle ilgili planlarını anlattığı kimseler tarafından hayal
düşkünü olarak görüldüğünden beklediği desteği bulamaz.<b> </b>Kendisini
içinde ömrünü çürüttüğü idarehanelerin tabii fertlerinden biri addetmediğinden,
Tercüme Kaleminde çalışmayı kendisine layık görmez. Kısa bir süre sonra
hayallerinin peşinden gidebilmek için bu işinden de ayrılır ve bir yazıhane
kiralar.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Yazıhanesinde kimsenin gelmeyeceğine emin olduğu uzun saatlerde, ancak
kendi kafasında kurulmuş olan proje aşamasındaki işini güya hakikaten
işliyormuş gibi idare etmek oyununa kapılır. Tuttuğu bir çok defteri açtı mı
derhal muhakemesinin bağlarından ve yoksul hayatının dertlerinden kurtularak
muhayyel, fakat mesut bir alemde yaşar. Bağımlılık yaptığı hayali işle ilgili
yazışmalar nedeniyle bir yığın dosya ve defter yazıhanenin raflarını doldurur.
Hayali şirket adına dosyalar düzenler, hayalî müşterilerle yazışmalar yapıp
siparişler alır, bu siparişlere cevaplar yazar. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Bu hayal aleminde yazıhanenin kirasını ödeyemeyecek duruma düşünce, küçük
düşmek ve kimseye görünmek istemediğinden yazıhanedeki eşyalarını bir
akrabasına tahliye ettirirken, hayalî dosyalar ve yazışmaların hikâyesinden
herkesin haberi olur ve Fahim Bey’in cinnet getirmiş olduğuna hükmedilir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fahim Bey daha sonra çaresiz yeni kurulan resmî bir dairede yine mütercim
olarak çalışmaya mecbur kalır. İhtiyarlamış olan Fahim Bey, artık kimsenin
dinlemediği duymadığı teranesini kendi kendisine tekrar edip durur. Pamuk
işiyle ilgili imtiyaz meselesinin suya düşmediğini, hükümetin kendisine destek
vereceğini söyleye söyleye, bir ömür boyu tahakkuk etmeyen işiyle ilgili
ümitlerini hâlâ kaybetmemiş bir olarak, hayal ülkesinde kendine göre mesut bir
şekilde hayata veda eder.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><i><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">“Fahim Bey, halden ziyade istikbalde yaşayan bir adamdı. Bunun için değil
mi ki, dışardan bakanlara her şeyden mahrum ve bahtsız görünürken o, tok hatta
gına içinde, hakikatin değil de hayalin ülkesinde kendine göre mesut
olabiliyordu”</span></i><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: center;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">***<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Fahim Bey, batı kültürüne yatkın olsa da, geleneklerine de bağlı olması
nedeniyle onu edebiyatımızın yanlış batılılaşmaya örnek tiplerinden Felatün Bey
ve Bihruz Bey’den ayırmakta onlar gibi yerilmemektedir. “Fahim Bey ve Biz”
romanı ile ilgili biraz araştırma yapmak isteyenler, bu eserin yazım ve
içeriği, doğu batı kültür çatışması, bireyin tercihlerinin toplumsal normlar
karşısındaki durumu, hayaller ve gerçek yaşam arasındaki tercih gerilimi,
çocukluktan yaşlılığa kadar geçen zaman içindeki insanın duygu ve düşünce
dünyasındaki değişimler, girişimcilik ruhu ve bunu gerçekleştirmek için sahip
olunması gerekli imkânlara ulaşabilme gibi önemli meseleler hakkında edebiyat,
psikoloji, sosyoloji ve iktisat alanlarında birçok teze konu olduğunu
göreceklerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Bu derin mevzular benim kapasitemi aşar. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><i><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">“Kendisini gören herkesin türlü türlü bulduğu, başka başka bildiği Fahim
Bey”</span></i><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">,<b> </b>üzerimde niye bu kadar tesir etti onu da başka bir yazıya
bırakalım artık.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 13.8pt; margin-bottom: 12.75pt; text-align: justify;"><span style="color: black; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Yunis ELMAS</span><span style="font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></p><br /><p></p>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com22tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-65377370579350285022022-12-20T21:17:00.004+03:002023-04-28T08:59:53.949+03:0014- SOLMAYAN ÜMİT / SİBEL YILDIZ<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUslsGpZNmwcrjjAjlfJ8B3f9HjpEKpUQV48bZcw8WG1NG3rGcppi7G0syWnieVlJp55UDTy9DAY78HgEzeTBLOGFcL1je-HJZKwrr6ZRJY3fAIQwc1kSgwFGDgtGHFr6a3x-PqG318JIlTPdVjVH2LW0jQcDuZuAAJAGOqUfr_be0qxVVKMGYZQwI9w/s600/solmayan%20%C3%BCmit.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="423" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUslsGpZNmwcrjjAjlfJ8B3f9HjpEKpUQV48bZcw8WG1NG3rGcppi7G0syWnieVlJp55UDTy9DAY78HgEzeTBLOGFcL1je-HJZKwrr6ZRJY3fAIQwc1kSgwFGDgtGHFr6a3x-PqG318JIlTPdVjVH2LW0jQcDuZuAAJAGOqUfr_be0qxVVKMGYZQwI9w/s320/solmayan%20%C3%BCmit.jpg" width="226" /></a></div><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background-color: #f7fff3; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">“Bir Yıldızın Hikâyesi”
temasıyla, </span><a href="https://gunesebakarken.blogspot.com/" style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">gunesebakarken.blogspot.com</a><span style="background-color: #f7fff3; font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"> adresindeki yazıları
ve kitaplara kaçanlara yaptığı yorumlardan tanıdığım yazar, hayatın kıyısında
kalıp, fark edilmeden yaşam mücadelesi verenlerin hikâyelerine, umutlarına,
kaygılarına, acı ve sevinçlerine ortak olmaya davet ediyor bizleri.</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Davete icap ettiğimi
belirtip, tanık olduklarımdan bazılarını kitaplara kaçanlarla bir kez de ben
paylaşayım öyleyse:</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Yaşam kavgası, eğitim
hayatı, duygusal yaşantılarında hep yanında olduğu Suat ve Cengiz’den gördüğü
vefa ve vefasızlığı, bir aşk kazası sonucu aldığı kapanmaz yarası, gizlenen
emaneti ve “<b>beklenmedik yalnızlığı</b>” ile “insanı yıkan hastalık değil
biliyor musun Tahir, insanı asıl yıkan ümitsizlik, kimsesizlik” diyen Şermin
Teyze, son vedasıyla bir emanet ve hüzün bırakıyor bizlere.</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Erzurum’un Pasinler
kırsalında görev yapan Emel öğretmen, “okuma aşkıyla mesafeleri ezip geçen,
azimleri bedenlerinden çok daha yüce sekiz minik savaşçı”dan biri olan Mehmet,
evladının geleceğini düşüp köyden kente göçen Gülizar anne, doktor olma hayali
kuran, kendine bile itiraf edemediği sevdiceği var iken on beş yaşında zorla
gelin edilen Meryem ve her türlü maddi imkâna sahip olsa da ailesinin sevgi ve
ilgisinden mahrum bipolar Selim’in yaşantıları üzerinden, köyde eğitim hayatı,
kente göç, dostluk, fedakârlık, sınıfsal fark, azim ve başarı, aile içi
iletişim ve çocuk gelin gibi sosyolojik konulara hızlı hızlı değinilen
hikâyede; “yürürken her adımına farklı bir hayal kurarak gittiğim okul
yıllarımdan ibaret” diyerek hayatını özetleyen Meryem’in, 25 yıl sonra açmaya
söz verdikleri </span><b><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">“dilek kutusu”</span></b><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">nu yıllar sonra karşılaştığı Mehmet’e verirken
anlattıkları kitabın en çok duygulandığım bölümüydü.</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Hangimiz, izlediğimiz
bir Yeşilçam filminde ya da okuduğumuz bir roman içinde kendimizi ana
karakterlerin yerine koyup hayal kurmadık ki. Hep saklı kalan, hiçbir
zaman <b>“solmayan ümidi” </b>ile Nilüfer de hayal kuranlardan
biriydi. Okuduğu bir kitabın ana karakterinin tıptı kendisi olduğunu hayal
ederken, kendini geçmişin hatırları içinde, kitabın ve hayallerinin izini
sürerek gerçekliğe uzanan sürprizlere gebe bir yolun içinde bulur.</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Kalsa belki daha da
dibe çökecekken, ailesinin baskıyla gönderildiği yurt dışında karşısına
çıkan <b>“sütlü çikolata” </b>sı ile Emre yeninden dirilir sanki. Bu
dirilişin mayasını yalnızca Emre’ye değil bizlere de şöyle anlatır babası “ …
bir kültür mozaiğiyiz. Biz atalarımızdan insanların diline, dinine, rengine,
ırkına, mezhebine, konumuna göre değerlendirmemeyi uzun zaman önce öğrendik”,
“Farklı kültürlerle geliştirdiğimiz ortak dil ancak ‘sevgi dili’ olabilir”.</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Hangi baba “kendisine doğru
bakan evladının ümitlerini boşa çıkarmayı” ister ki. Rabbim hiç kimseyi
çocukları karşısında aciz ve çaresiz düşürmesin. Bir şeyi <b>“yürekten
istemek” </b>ve gayret göstermek, insana öyle güzel kapılar açar ki bazen;
çocuğuna bir defter alabilmeyi umut eden Cemal gibi nimetin nerden geldiğine
şaşa kalır insan. Rabbim hepimize, Cemal gibi “Başını yastığa koyduğunda
helalinden kazanmanın verdiği gönül rahatlığı ile renkli rüyalara” dalmayı
nasip etsin inşallah.</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Hepimizin içinde
sakladığı, yıkmaya da yapmaya da hazır bekleyen <b>“söylenmemiş sözler”</b> vardır.
Uçağı rötar yaptığı için öfkesini kontrol edemeyen yolcuların gürültüsünden
kaçan Muradın okuduğu makaleden tadımlık olsun diye iki cümle ödünç aldım
buraya: “Akıl süzgecinden geçmeden, gönül hanesinde demlenmeden sarf edilmese
hiçbir sözcük (…) Şifalı kelamlar merhem olsa yaralarımıza ya da, ya da sonsuza
dek susulsa”</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Yazar daha birçok
hayattan kesitler aktardıktan sonra, <b>“Son Dem”</b> de cevabı hiç
de kolay olmayan sorularla baş başa bırakıp sonra erdiriyor hikâyelerini.</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Geliri Darüşşafaka
Eğitim Kurumlarına bağışlanacak olan ve 17 hikâyeden oluşan bu kitapta
anlatılan kişileri tanımaktan ben memnun kaldım. Tanırsanız size de memnun
kalırsınız.</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: justify;">
</p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;"><span style="background: rgb(247, 255, 243); font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;">Yunis Elmas</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></p><p></p>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-20287502746575188302020-08-04T15:14:00.001+03:002020-08-13T23:45:26.154+03:00Annemden ...<div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVSgo6Ryn9KuMTTD8uAGH6jLGAxjQBSdilg8p0jb41dmwtquSNxfROZVjRffCiJL0vhbFCUrNv7jNXQrk5-bDJvwlOlC77BUzl3RTBA5pHy7bLK7mK4Lhj_ES04UbdahCdyq7itWKUJBDD/s1880/pexels-photo-577696.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1253" data-original-width="1880" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVSgo6Ryn9KuMTTD8uAGH6jLGAxjQBSdilg8p0jb41dmwtquSNxfROZVjRffCiJL0vhbFCUrNv7jNXQrk5-bDJvwlOlC77BUzl3RTBA5pHy7bLK7mK4Lhj_ES04UbdahCdyq7itWKUJBDD/s640/pexels-photo-577696.jpg" width="640" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div></div><div><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Takvim dalın çoğumuş,<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">İçine aylar dolmuş.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Benim oğlum Şırnak’ta<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Her geçen gün yıl olmuş.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;"> </span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Dağlar yüksekten bakar,<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">İçinden sular akar,<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Benim oğlum askerde,<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Gelmek için gün sayar.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;"> </span></p><p class="MsoNoSpacing">
</p><p class="MsoNormal"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt; line-height: 107%;">Ekim 2005, Annem<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNoSpacing" style="text-indent: 35.4pt;"><span face="" style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 14pt;"><br /></span></p></div><div><font size="2">Resim; </font><a href="https://www.pexels.com/photo/asphalt-clouds-curve-daylight-577696/"><font size="2">https://www.pexels.com/photo/asphalt-clouds-curve-daylight-577696/</font></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-37551340035712450932020-04-17T00:26:00.004+03:002022-01-23T00:36:33.103+03:00MAİ ve SİYAH & FERDİ ve ŞÜREKASI - HALİT ZİYA UŞAKLIGİL<div style="text-align: justify;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7eFgNOUHSrL7n35TDwfYfE6pHLgqnZFqhcdVlcUKg5RKr9jibrlGfqIM-a17AXTyGIvuy-sBpvH8g8PVuzsJOrEjSxloj9LraT2tZVYo2X_tEI9Q3IWJjnwNfAHCLgVyQiZuF9_-xy3Nb/" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1152" data-original-width="2048" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7eFgNOUHSrL7n35TDwfYfE6pHLgqnZFqhcdVlcUKg5RKr9jibrlGfqIM-a17AXTyGIvuy-sBpvH8g8PVuzsJOrEjSxloj9LraT2tZVYo2X_tEI9Q3IWJjnwNfAHCLgVyQiZuF9_-xy3Nb/s320/EROglaeU4AEYSsP.jpeg" width="320" /></a></div><div><br /></div></div><div style="text-align: justify;">Mai ve Siyah ile Ahmet Cemil'i, Ferdi ve Şürekası ile İsmail Tayfur'u tanıdım. Her ikisi de, tam hayallerinin peşinden gitmek üzereyken hayatın gercekleri karşısında mağlup olmuş bahtsızlardı.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">İki kitabı da beğenerek okudum. Özellikle Mai ve Siyah okuma seruvenimde çok özel yer edindi. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kitaplara kaçmak isteyenlere tavsiyemdir.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">YUNİS ELMAS</div>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com15tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-40021940107986908572020-01-17T16:19:00.008+03:002023-04-28T08:58:16.605+03:0013- İLK YILLARIN EKMEĞİ / HEİNRİCH BÖLL<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrpp-EG30mo-3xLAj5Or3X2mIJSCLlx9JFR3_GCRdwwYeXgpTWYl_PGel3GyAjhJ2RomXEDJvsH5A1ul8hJvMPLuvTm8l7aRv2fzpDO-wuHKMY5dBqTHYPkyjdZmBraQ2jMP5F2GHoyuyKr5lP9ZhPwN-7DCNeKB0Wb9S8JEsJGREv7aWCNDqywhOUqA/s2305/%C4%B0LK%20YILLARIN%20EKME%C4%9E%C4%B0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2305" data-original-width="1479" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrpp-EG30mo-3xLAj5Or3X2mIJSCLlx9JFR3_GCRdwwYeXgpTWYl_PGel3GyAjhJ2RomXEDJvsH5A1ul8hJvMPLuvTm8l7aRv2fzpDO-wuHKMY5dBqTHYPkyjdZmBraQ2jMP5F2GHoyuyKr5lP9ZhPwN-7DCNeKB0Wb9S8JEsJGREv7aWCNDqywhOUqA/w237-h320/%C4%B0LK%20YILLARIN%20EKME%C4%9E%C4%B0.jpg" width="237" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Yılar öncesine dair tanıklığım: Tokat'ın eski mahallelerinde geziyordum. İki çocuk kavga ediyordu.
Birinin elindeki ekmekler yere saçılınca yılların verdiği yorgunluktan beli
bükülmüş bir amca bastonuyla yanlarına gelip “nimetin kıymetini bilin çocuklar,
ekmekleri alın yerden” diyerek çocuklar arasındaki kavgayı bitirdi, düşen ekmekleri öpüp alınlarına değdirmelerini isteyerek barıştırdı onları. Yokluk
görmüş kültürümüzün asırlardır yaşattığı bir davranış biçimidir bu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Büyükanne ve
dedelerimizden görmüşüzdür; bir gün lazım olur deyip eskimiş, işlevselliği
kalmamış eşyaları atmaya kıyamazlar. Her şeyin tüketimle değer bulduğu bir
nesle komik ve anlamsız gelse de, “idareli kullanmak lazım” diyerek nasihatte
bulunmaktan geri durmazlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Ekmek denilince, 17
Ağustos depremi sonrası medyada çokça paylaşılan, yıkılmış binaların önündeki gözü
yaşlı bir ihtiyarın resmi gelir aklıma.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0AvVc8Ib_THHr05Qc_jGemBvlxxXbuEHF0vEUg6m_2DZoJmkeU-Oxhk3Yz7MR0K3RV4M3ycnH5tIJ5HSE_sK3E0c-362OTTYGS6vai7MF-sCJ01kc67H4pMvTn4VOW7l6m3lVxomOiZTJ/s1600/Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="341" data-original-width="487" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0AvVc8Ib_THHr05Qc_jGemBvlxxXbuEHF0vEUg6m_2DZoJmkeU-Oxhk3Yz7MR0K3RV4M3ycnH5tIJ5HSE_sK3E0c-362OTTYGS6vai7MF-sCJ01kc67H4pMvTn4VOW7l6m3lVxomOiZTJ/s400/Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" width="400" /></a></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Peki, günümüzde ekmeğin
değeri ne kadar biliniyor: “Türkiye’de bir yıl içinde 1,7 milyar ekmek çöpe
atılırken, 214 milyar liralık gıda israfı yapıldığı belirlendi. Günlük olarak
bakıldığında ise, 4 milyon 900 bin ekmeğin çöpe atıldığı tespit edildi. (Şubat
2018)”<span style="mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">***<span style="mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Heınrıch BÖLL, “İlk
Yılların Ekmeği” ile yirmili yaşlarında, çamaşır makinesi tamirhanesinde
çalışan Fendrich’in, Hedwig’in geldiği gün (Pazartesi) içindeki yaşadıklarını ve geçmişle bugün arasında gidip gelen anılarını anlatıyor. Hatırlananlar, İkinci Dünya
Savaşından yeni çıkmış Almanya'nın ekmek kaygısı ve açlık korkusu, yaşanan ise
bu duyguların gölgesinde doğan aşk hikayesi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><b style="font-family: "Times New Roman"; font-size: medium; text-align: center;"><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 29.7829px;">-KISMEN SPOİLER İÇERİR -</span></b></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><b style="font-family: "Times New Roman"; font-size: medium; text-align: center;"><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 29.7829px;"><br /></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Fendrich, çamaşır
makinesi tamirat ustasıdır ve pazarları da dahil olmak üzere günde on iki saat çalışır.
Yapmak zorunda kaldığı bu işten, tamirat sonrası ellerinden nefret ettiği
saatler olur. (s;11) Ancak, para kazanabildiği bir işe sahip olduğu için bu
şartlara katlanır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">“(...)
altı yıldır kendime hiç itiraf edemediğim şeyi şimdi biliyordum: Bu meslekten
nefret ettiğimi (…) Bu meslekte sevdiğim şey bana getirdiği paraydı ve bu para
cebimdeydi; parayı tutup yokluyordum; hâlâ oradaydı.” (s.46)<span style="mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p></o:p></span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Fendrich’in babası, gönderdiği mektup ile Müller’in kızı Hedwig’i karşılamasını ister. Müller, bir
zamanlar Fendrich’in de öğretmenliğini yapmıştır. Kızı Hedwig’i Pedagoji
Akademisi’nde okuması için gönderir. Fendrich’e yazdığı notta, <span style="background: white;">kiralanacak oda için <i style="mso-bidi-font-style: normal;">‘ödenecek paraya değmeli’</i> şeklinde istekte bulunur. Bu istek, </span>Fendrich’in
içinde nefret uyandırır. Onu, 16 yaşında şahit olduğu savaş yıllarına götürür.
Her şeyin ödenecek paraya değmesi demek, parası sınırlı olanlar için
her şeyin fiyatını öğrenmek zorunda kalmak demektir çünkü. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">“ Anılarımda hiç de nefret edilmeye değer biri olarak
yaşatmadığım Müller’den nefret etmem için “ödenecek paraya değmeli” sözü
yetmişti bile; çünkü “ödenecek paraya değmeli”<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>sözünden nefret ederim. (…) Ben her şeyin fiyatını öğrenmek zorunda
kaldım; çünkü hiçbir zaman ödeme gücüm olmadı. On altı yaşında bir çırak olarak
kente geldiğim zaman açlık bana bütün fiyatları öğretmişti. (s;18)<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Fendrich, sızlanmaları sonucunda, babasının mahcup bir şekilde fırıncı Fundahl’ın kapısına giderek bedava ekmek almasından dolayı çok mutlu olurdu çocukluğunda. Bir gün, fırıncının "Yalnız karne karşılığında ekmek verebilirim, pazar akşamları karne de geçmez" deyip kapıyı babasının yüzüne kapatması sonucunda bir daha ekmek alamayacaklarını anlar. Çünkü, babası Fundahl’ın derslerinde başarısız
oğlunun öğretmenidir ve ekmeğin gelmeyişini şöyle açıklar: “<i style="mso-bidi-font-style: normal;">Dün onun oğluna zayıf vermek zorunda kaldım”(s;15)<o:p></o:p></i></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Fendrich’in savaş
yıllarında yaşadığı açlık duygusu o kadar etkilidir ki, Hedwig’in <i style="mso-bidi-font-style: normal;">“cebinizde, rastlantı eseri daha ekmek var
mı acaba? Ne yapıyorsunuz bu francalalarla? Kuşları mı besliyorsunuz? Yoksa
açlık korkusu mu çekiyorsunuz?” </i>sorusuna <i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="background: white;">“Açlık korkusu hep içimdedir (s; 68)” </span></i>diyerek
cevap verir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Hatırı sayılır bir
kazanca sahip olsa bile, fırından ihtiyacından daha fazla ekmek alır, cebinde
hep bir parça ekmek ile dolaşır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">“Taze pişmiş ekmek düşüncesi kafamın içini serseme
çeviriyordu, çoğu zaman akşamları saatlerce kentin içinde dolanıp yalnızca tek
bir şey düşünüyordum: ekmek... Gözlerim yanıyordu, dizlerim halsizdi, içimde
kurtlara yakışacak bir duygu vardı. Ekmek. Bazı insanlar nasıl morfin delisiyse
ben de ekmek delisiydim (…) Şu sıralarda bile, paramı almış, cebimde
banknotlar, bozuk paralarla kentin içinde geçerken, o günlerin kurtlara özgü
korkusu ve anısı içimi dolduruyor, ekmek fırınlarının vitrinlerinde taptaze yatıp
duran ekmeklerden satın alıyorum. Sonra öbür dükkândan bir tane daha, sonra bir
sürü de kahverengi, çıtır çıtır, küçük francalalardan alıp hepsini pansiyoncu
kadının mutfağına götürüp bırakıyorum. Çünkü satın aldığım ekmeğin dörtte
birini bile zor yiyip bitirebiliyorum ve ekmek bayatlar korkusu içimi
dolduruyor (s;18,19)” <o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Fendrich, Hedwig’e
duyduğu hisler ve geçmişte uğadığı, bugün daha da farkına vardığı haksızlıklardan
dolayı, patronunun kızı ve aynı zamanda herkesin evlenecek gözüyle baktığı Ulla’nın
yanına ayrılacağını söylemek için gider. Patronu <span style="background: white;">Wickweber
ve kızı Ulla gibiler, bir taraftan mubah gördükleri her türlü sahtekârlık ile
zenginleşirken, diğer taraftan da işçilerin emeklerini sömürür ve ölümleri
karşısında duyarsızdırlar. </span>İş kazası sonucu hayatını kaybeden işçinin
değeri, sanki hiç var olmamış gibi, arkasında bıraktığı canlar hiç yokmuş gibi,
bu şirket işçin hiç emek vermemiş gibi, isminin üzeri, kırmızı bir kalem ve bir
cetvelle çizilip, yerine dışarıda bekleyen yüzlerce işsizden birinin dahil edilmesine
kadardır. O ilk yılların ekmeği Fendrich<span style="background: white;"> ve
bordrolu çalışanlar için hesap birimidir (bkz s;89). Bu hesap birimi üzerinden <i>"bir ekmek fazla verebilirdiniz" </i>diyerek uğradıkları haksızlıkların hesabını Ulla’ya sorar ve ondan ayrılır.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="background: white;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Açlık, kişiden kişiye
farklı değer yargıları oluşturur. Veremli anne, hasta döşeğindedir, iyi
beslenmesi gerekse de <span style="background: white;">“Yesene, aç olduğunu
biliyorum, kentin ne olduğunu biliyorum” diyerek </span>oğlu <span style="background: white;">Fendrich için hemşirelerin bıraktığı yiyeceklerden
artırdıklarını, ziyarete gelenlerin bıraktığı gıda ve içecekleri saklar. Çünkü, öldüğünde yanda yatan diğer hasta ya da hasta yakınlarının o
yiyeceklere aç kurtlar gibi saldıracağını bilir. (bkz. s;23), Karısını yeni kaybetmiş bir adam,
bir gün önce getirdiği et konservesini kaybettiğinde ölüme duyduğu feryattan daha
çok tepki verir. (</span></span><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 17.3333px;">bkz. </span><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">s;24), Oğul (Fendrich), ekmek alabilmek için babasının
kitaplarını çalıp satmak, baba da evladı çalmasın diye en değer verdiği
kitaplarını satmak zorunda kalır. (</span><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 17.3333px;">bkz. </span><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">s;89)</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="background: white;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Fendrich, haberi olduğu
halde çocukluğunda yaptığı hırsızlıktan dolayı kendisini suçlamayan (</span><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 17.3333px;">bkz. </span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">s;88)
mesleğini bile sormayan (</span><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 17.3333px;">bkz. </span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">s;103) Hedwig’e aşık olur. Günün sonunda, hem
anıların, hem yaşananların, hem de gecenin karanlığında kendi gözleriyle
göremediği Hedwig’in yüzü için “ (…) </span><i style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 13pt;">ama
onu görebilmek için artık göz gerekli değildi bana” (s;104) </i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">diyecektir.</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><b style="font-family: "Times New Roman"; font-size: medium; text-align: center;"><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 29.7829px;"><br /></span></b></span>
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><b style="font-family: "Times New Roman"; font-size: medium; text-align: center;"><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 29.7829px;">-SPOİLER SONU -</span></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Allah hiç
kimseyi, hiçbir milleti yoklukla imtihan etmesin.</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Benim </span><i style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 13pt;">okuma serüvenimde</i><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"> izler bırakan “İlk
Yılların Ekmeği”, </span><b style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 13pt;">olayları akıcı bir dille anlatmıyor. Heyecanlı bir kurgu
bekleyenlere hitap etmeyecektir sanırım.</b><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"> Kasvetli bir havası da var. Buna rağmen, sessizce, kendini belli etmeden, dipten
akan bu kitabı ben beğendim. Kulak verip emek harcarsanız duyabilirsiniz şırıltısını.
Takdir sizin.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Başka
bir yazıda buluşmak üzere hoşça kalın. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif;"><span style="background-color: white; font-size: 17.3333px;">YUNİS ELMAS</span></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , serif;"><span style="background-color: white; font-size: 17.3333px;"><br /></span></span>
<br />
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif;"><span style="background-color: white; font-size: 17.3333px;">İLK YILLARIN EKMEĞİ / HEINRICH BÖLL</span></span></div>
</div>
Can Yayınları / 104 SayfaKİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com25tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-25020701839007464232019-11-14T17:09:00.007+03:002023-04-28T08:57:59.272+03:0012- YAŞLI ADAM VE DENİZ / ERNEST HEMINGWAY<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiM9UvW_z-xgr-GmzedmA9MnVm0hs1mZOqKmTY50opg54KLvOzPwQsCyJ8tTBYDP64KHppBvPpkDySRK4kKz7xQeXNAUqiu06YPGjpUccN6_QCrfjr5ptQwy7ZntW0reifhBM8FL8cXnbXk5iS3nru5eFBTcidSeex8JCSMB8A-BSUemPcxBjRM2IpKbw/s600/ya%C5%9Fl%C4%B1%20adam%20ve%20deniz.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="401" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiM9UvW_z-xgr-GmzedmA9MnVm0hs1mZOqKmTY50opg54KLvOzPwQsCyJ8tTBYDP64KHppBvPpkDySRK4kKz7xQeXNAUqiu06YPGjpUccN6_QCrfjr5ptQwy7ZntW0reifhBM8FL8cXnbXk5iS3nru5eFBTcidSeex8JCSMB8A-BSUemPcxBjRM2IpKbw/w238-h320/ya%C5%9Fl%C4%B1%20adam%20ve%20deniz.jpg" width="238" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b style="text-align: justify;"><i><span style="color: #333333; font-size: 13pt;">“İnsan yenilmek için yaratılmadı” dedi dokunaklı bir sesle; </span></i></b></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="text-align: justify;"><i><span style="color: #333333;"><span style="font-size: 17.3333px;"><b>"Ademoğlu</b></span><span style="font-size: 13pt;"><b> mahvolur ama yenilmez.” </b></span></span></i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<b style="text-align: justify;"><i><span style="color: #333333; font-size: 13pt;">S;106</span></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="font-size: 13pt;">Herkesin başarı için koştuğu yerde, yarışı gerilerde tamamlamak, sağlıklı ve yetenekli insanların arasında engelli olmak, dış güzelliğin teşhir edildiği günlerde çirkin kabul görülmek, farklı olmak; alaya alınmak ve dışlanmak için yeterli bir sebep maalesef. İş yerlerinde, sokakta, okulda zayıf olana karşı mobbing uygulanmakta sürekli. Son günlerde o kadar şahit olduk ki bu haberlere, bir zaman sonra "kötülüğün sıradanlaşması"ndan korkuyorum.</span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span>
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><b style="text-align: center;"><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 19.9333px;">-KISMEN SPOİLER İÇERİR -</span></b></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br />
<span style="color: black; font-size: 13pt;"><span style="color: black; font-size: 13pt;">Kübalı yaşlı balıkçı </span><span style="font-size: 13pt;">Santiago da,</span> geçmişte yaşadığı başarılara ve tecrübelerine saygı duyulmadan, kazancı bol olan balıkçılar tarafından alaya alınır</span><span style="font-size: 13pt;">.</span><span style="font-size: 13pt;"> Çünkü, herkes sürü sürü balık tutarken, o seksen dört </span><span style="color: black; font-size: 13pt;">gün boyunca tek bir balık tutamamıştır. Bu yüzden, yaşlı balıkçı</span><span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">, talihini değiştirmek ve itibarını tekrar kazanabilmek için tek başına denize açılır. Kimsenin gidemeyeceğinden çok daha fazla ileriye gider. Beş günlük zorlu
mücadele sonunda hiç bir balıkçının hayal bile edemeyeceği büyüklükteki kılıç balığını görür. Bu balığı alt etse bile, kıyıya tek başına götüremeyeceğini düşününce bir an için tereddüde düşer. Ancak, başarıya, kendini ispat etmeye o denli ihtiyacı vardır ki seçim yapmakta daha fazla tereddüt etmez ve kılıç balığına zokayı yutturur. Dönüşte ne
kadar mücadele ederse etsin tuttuğu balığın gövdesini köpek balıklarından
kurtaramaz. Kaybı artıkça, ne vardı bu kadar açılacak diye kendi kendini
sorgulamaya başlar.</span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Ben bu kitabı okurken, </span><span style="color: black; font-size: 13pt;">yaşlı balıkçı </span><span style="font-size: 13pt;">Santiago<span style="color: black;"> ile birlikte açık denizlere çıkıp beş gün boyunca birlikte mücadele ettim. Eski günlerde
olduğu gibi deyip, tüm gayretimle, sınırları zorlayarak ters giden
talihi değiştirmenin, bu defa başaracağım demenin ne kadar zor ve doğru, bir o kadar da riskli bir karar olduğunu hissettim. Bir yandan başarmanın, diğer yandan mücadele edip bin bir zorlukla sahip olunan şeylerin kaybını yaşadım. Bunca zahmete değer miydi diye kara düşünceler üzerinde hesap tuttum. Esas olanın mücadele etmek olduğunu unuttuğum demlerde, elden gidene bakıp kendimi sorguladım.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 17.3333px;">Rasyonel iktisadi akıl, kar getirmeyen yeri çabuk terk eder. Y</span><span style="font-size: 13pt;">aşlı adamın yanında çırak olarak çalışan ve her şartta seve seve yardımcı olan Manolin adındaki çocuğun ailesi de, yaşlı balıkçının kısmetinin kapandığını düşünerek başka bir balıkçının yanına yerleştirir. Ancak, vefanın ne demek olduğunu en güzel bir şekilde bize anlatan Manolin, yaşlı adama yardım etmekten, onun yanında olmaktan hiçbir zaman geri durmaz. </span></div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-size: 13pt;">İşte tam da bu yüzden, ben bu kitabı okurken, zor günlerde dahi
hiçbir zaman terk etmeyen insanların var olacağına olan inancımı dirilttim. Manolin'in gösterdiği vefa ve dostluğun sıcak koynunda umudumu tazeledim. Y</span><span style="color: black; font-size: 13pt;">aşlı adamın kıyıya getirmeyi başardığı koca balıktan geriye yalnızca
kellesinin kaldığına üzülmek şöyle dursun, sandala bağlı duran iskeletine bakıp, yaşlı adamın ne kadar büyük bir işi başardığını, talihini
değiştirmek için girdiği mücadele sonucunda, kaybederken bile nasıl
kazanılacağını, "Yendiler beni Manolin, yendiler beni" derken bile, </span><span style="font-size: 13pt;">önce kendisine, sonra kasabalıya ve en nihayetinde bizlere göstermeye yeteceğine kani olup, payıma düşen hisseden nasibimi aldım. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: black; font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: black; font-size: 13pt;">Başka bir yazıda
görüşmek üzere, hoşça kalın. </span></div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="color: black; font-size: 13pt;"><br /></span></div><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="color: black; font-size: 13pt;">14/11/2019</span><br />
<span style="color: black; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="color: black; font-size: 13pt;">YUNİS ELMAS</span><br />
<span style="color: black; font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: black; font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<b>KİTAP: YAŞLI ADAM VE DENİZ / ERNEST HEMINGWAY</b></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<b>BİLGİ YAYINEVİ / 136 SAYFA</b></div>
</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<o:p></o:p></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com41tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-53020016053918472792019-11-04T00:23:00.000+03:002023-05-01T19:35:05.416+03:00BİR KİTAP BİR ALINTI-10 (SİNEKLİ BAKKAL-HALİDE EDİB ADIVAR)<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNgK4-ahdliYTlhSutPXU1nFfbgDvJOPjDp_jkAp5Bs5F4k26cHCNPyOIz3j59ddQp0R9WassgCzurMa0sRJp5qCS0UqK7-YN9zEOY7FVr3otL__IhK_7C-U3WtBU-Kg4trKPB4WrFVdz8/s1600/S%25C4%25B0NEKL%25C4%25B0+BAKKAL.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="653" data-original-width="593" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNgK4-ahdliYTlhSutPXU1nFfbgDvJOPjDp_jkAp5Bs5F4k26cHCNPyOIz3j59ddQp0R9WassgCzurMa0sRJp5qCS0UqK7-YN9zEOY7FVr3otL__IhK_7C-U3WtBU-Kg4trKPB4WrFVdz8/s400/S%25C4%25B0NEKL%25C4%25B0+BAKKAL.JPG" width="362" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: "times new roman" , serif; text-indent: 47.2px;"><i><b>"Ben artık Nazır değilim, insanım"</b></i></span></span><br />
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><span style="font-family: "times new roman" , serif; text-indent: 47.2px;"><br /></span></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><span style="font-family: "times new roman" , serif; text-indent: 47.2px;">Ekonomik ve sosyal statülerdeki değişim sonucunda ne olduğunu unutan insanların varlığına çokça şahit olmasaydık, bu alıntının altını çizmez geçerdim herhalde.</span></span><br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">***</span></div>
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt; text-indent: 35.4pt;">“O akşam Selim Paşa konaktan yalnız çıktı. Sinekli Bakkal kahvesine doğru
yollandı. Şevket Ağa, telaş içinde, hemen Paşa'nın şemsiyesini yakalamış, eski
günlerdeki gibi arkada gidiyordu.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><br /></span>
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">Paşa döndü, Şevket'e eski
günler gibi gürledi:</span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><br /></span>
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">-Ben çocuk muyum ki arkamdan
geliyorsun, be herif! Sonra birdenbire yarı tatlı, yarı müstehzi bir sesle
ilave etti:</span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><br /></span>
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">-Ben artık Nazır değilim,
Şevket. İnsanım.”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><br /></span>
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">(Alıntı; Sinekli Bakkal
kitabından”</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">***</span></div>
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">Seçimi kaybeden bir Belediye Başkanının <span style="font-family: "times new roman" , serif; text-indent: 47.2px;">(ya da tenzili rütbe yapılan bir makam sahibinin, görevinden alınan üst düzey bir yöneticinin, iflas etmiş zengin bir babanın, tekrar seçilememiş seçilmişlerin ....) </span>ergen çocuğu da, büyük bir iç sıkıntıyla “Ne yani şimdi normal insanlar gibi mi yaşayacağız” diyerek üzüntüsünü
dile getiriyordu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">***</span></div>
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13.0pt;">Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça
kalın.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt; text-indent: 35.4pt;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt; text-indent: 35.4pt;">Yunis ELMAS</span></div>
</div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
</div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com34tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-9358542205395209072019-10-18T21:03:00.006+03:002023-05-02T20:16:06.422+03:0011- HAYVAN ÇİFTLİĞİ - GEORGE ORWELL<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiK3GBzZYpKPTFFwH_fomNd33OqUz7OMKaCjfTU2JPJZ-F6cS8OWMhBzoDRQwki7FpkqEtBZdIizCaRmfKAy4WyJ7wZ8EWtTLMynsWZhoXwC3K6Ef7_TJvcsqXAujQXi-b6EgqEDhQYk4annDg3msRjQ33NjzWxgx9xqZYJ6LO-H-Y7ztLC31dWycLYng/s400/HAYVAN%20%C3%87%C4%B0FTL%C4%B0%C4%9E%C4%B0.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="258" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiK3GBzZYpKPTFFwH_fomNd33OqUz7OMKaCjfTU2JPJZ-F6cS8OWMhBzoDRQwki7FpkqEtBZdIizCaRmfKAy4WyJ7wZ8EWtTLMynsWZhoXwC3K6Ef7_TJvcsqXAujQXi-b6EgqEDhQYk4annDg3msRjQ33NjzWxgx9xqZYJ6LO-H-Y7ztLC31dWycLYng/s320/HAYVAN%20%C3%87%C4%B0FTL%C4%B0%C4%9E%C4%B0.jpg" width="206" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Kibar Feyzo (Bir Kemal Sunal filmi), başlık parası biriktirmek için
gittiği İstanbul’dan köye dönünce, tarlalarda ağaları için karın tokluğuna çalışan köylüleri uyandırır. Kibar Feyzo ve köylü el ele verip Maho ağayı devirirler. Ancak, köylü bu defa Maho ağayı da aratacak
yeni ve kibar bir ağayla baş başa kalır.<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Benzer bir sonuç, George Orwell'ın “Stalin”
dönemini eleştirdiği, dünden bugüne, bugünden yarına da güncelliğini hep koruyacak olan "Hayvan Çiftliği" adlı romanında da işlenir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraph">
<b><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoListParagraph" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">-SPOİLER İÇERİR -<o:p></o:p></span></b></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Koca Reis’in (Domuz) ölümünden üç gün önce yaptığı “Hayvan Çiftliği” konuşmasında, “bütün hayvanlar eşittir”
diyerek, onlara gördükleri zulümleri anlatır ve hayvanların uyanışına vesile
olur. İnsanların çiftlikten kovulması gerektiğini, onlara yaklaşmamalarını aksi
takdirde onlara benzeyeceklerini öğütler. Yedi temel ilke belirlenir. Daha
sonra “Beylik Çiftliği”nin sahibi olan Bay Jones ve diğer insanlar, hayvanların hep
beraber gerçekleştirdikleri mücadelenin sonunda çiftlikten temizlenir.<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Koca Reis'in ölümünden sonra çiftliğin liderliğini üstlenen </span><span style="font-size: 17.3333px;">Napolyon (domuz), </span><span style="font-size: 13pt;">zeki, kurnaz ve hayvanlar içindeki en kudretli olanıdır. İktidarı ele
geçirdikten sonra kendisine birçok ayrıcalık tanır ve diğer hayvanlara eşitsiz
muamele eder. Başlarında Napolyon ve bir gurup domuz, çiftliğin tüm
nimetlerinden yararlanırlar. İşler, Napolyon ve beraberindekiler için iyi
gitse de, diğerleri için hayal edildiği gibi gitmez. Domuzlar lehine sütte
eşit olmayan dağıtımın, propaganda ve söylemlerle diğer
hayvanların ikna gözünde meşru zemine oturtulması sağlanır. “Bütün
hayvanlar eşittir” inancında ilk gedik böylece açılmış olur. Artık bütün
hayvanlar eşittir. Ancak bazı hayvanlar daha eşittir. </span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 17.3333px;">Masalda, imtiyaz sahibi ve yönetimi elinde bulunduran hayvanlar, belirli bir zaman sonra iki ayak üstünde de yürümeye, düşmanları olan insanlar gibi giyinip, onlar gibi yatmaya, onlar gibi yemeye başlarlar. İnsanlarla domuzları ayırt etmek artık zorlaşır. Yapılan devrimden sonra değiştirilen çiftliğin "Hayvanlar Çiftliği" ismi tekrar eski haline geri çevrilir. Koyunlar tarafından "dört ayaklılar iyidir, iki ayaklılar ise daha iyidir” sloganları benimsetilmeye çalışılır. B</span><span style="font-size: 17.3333px;">askıcı bir yönetimlerle diğer hayvanlara temel ilkeler aşama aşama unutturulur. Unutulur.</span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">"Sineklerin Tanrısı"na öykünen çocuklar büyüdükçe ve insanoğlu var oldukça bu korku masalı hep yaşanacak; Koca Reis, Bay Jones, Napoleon, Snowball, Boxer, Squealer,
Clover, Moses, Mollie, Köpekler ve Koyunlar, Benjamin ve Bay Jones ve
diğerleri, Kibar Feyzo, Bilo, Maho ağa ve ağaları için tarlalarda çalışan
köylüler her zaman hayatımızda olacaktır. </span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-size: 13pt;">Davaya ve dava arkadaşlarına ne olursa olsun
inanan ve onlar için sorgulamadan çalışan, fedakârlık gösteren ve bir zaman
sonra terk edilen insanlar (Devrime inanan sadık at Boxer), yapılan
haksızlıkları meşrulaştırma görevi üstlenmiş medya (Koyunlar ve domuz
Squealer), her geçen gün dün daha da palazlanan ve mağlup ettiği, yaptıklarını eleştirdiği rakiplerine zamanla benzeyen mevki makam sahipleri, sermayederler,
gücü elinde bulunduranlar (Napolyon ve yardımcıları) ve onun koruyucuları
(köpekler), paylaşılan imtiyazlar (süt), eski kötü günler tekrar gelir diye
yaratılan korku (insanların yönetimi ve onlarla işbirliği yaptığı propaganda
edilen eski dava arkadaşları domuz Snowball), yarın bugünden daha güzel olacak
diye istenilen fedakârlıklar (değirmen inşası) ve her geçen gün içi boşaltılan
ve gücü elinde bulunduranlar adına değiştirilen “yedi emir” hep olacaktır. </span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt; text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt; line-height: 19.9333px;">-SPOİLER SONU -</span></b></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Bu böyledir.</span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Yüksek ideallerle beslenmiş, zorlu ve haklı bir
mücadele sonucunda kazanılan nice güzel başarı; beraber saf tutanların, para, mevki, makam ve güç gibi ayartıcılara kanıp istikametini
değiştirmesi yüzünden kaybedilmedi mi?<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<br />
<span style="font-size: 13pt;">Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.</span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-size: 13pt;">Yunis ELMAS 18/10/2019</span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Hayvan Çiftliği / George Orwell<o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<o:p></o:p></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Can Yay. 152 Sayfa<o:p></o:p></span></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com37tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-64526742284747346002019-09-09T00:19:00.001+03:002019-09-09T00:19:08.830+03:00BAZEN KAYBEDERKEN KAZANIRSIN (FİLM; AŞKIN GÜCÜ / WHAT DREAMS MAY COME)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimbOIpHFcCEvisACzrSUYcD0UHlflmx7qza_bRz9nWor6E5l-wpNVnWaxtcHMipnrAvrXXLWMMjCuF_UVO3IvkWVv3SDMEjOwd_9LmrsrHDmpWEfAI_qop5P60GhbjuO98sqFK2dMwsICn/s1600/MV5BNTg5ZWRjNTctNmMyMi00NTJmLTg3YjktMzJlMDRiYWQ0MjMzL2ltYWdlXkEyXkFqcGdeQXVyMTQxNzMzNDI%2540__V1_.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1500" data-original-width="1013" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimbOIpHFcCEvisACzrSUYcD0UHlflmx7qza_bRz9nWor6E5l-wpNVnWaxtcHMipnrAvrXXLWMMjCuF_UVO3IvkWVv3SDMEjOwd_9LmrsrHDmpWEfAI_qop5P60GhbjuO98sqFK2dMwsICn/s320/MV5BNTg5ZWRjNTctNmMyMi00NTJmLTg3YjktMzJlMDRiYWQ0MjMzL2ltYWdlXkEyXkFqcGdeQXVyMTQxNzMzNDI%2540__V1_.jpg" width="216" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<strong>“Bazen kazandığında kaybedersin.”<span style="mso-spacerun: yes;"> ya da “bazen kaybederken kazanırsın”</span></strong><br />
<strong><span style="mso-spacerun: yes;"><br /></span></strong></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Başrollerini Robin Williams (Chris) ve Annabella Sciorra (Annie) ‘in
paylaştığı, 1998 yapımı "Aşkın Gücü / What Dreams May Come" adlı film; aşk
dolu, mutlu bir aile ile karşılıyor bizi. Ve hemen ardından daha ilk
dakikalarda, bir trafik kazası iki güzel çocuğu kopartıyor ailesinden ve
hayattan. Yunus’un deyişiyle; <i>“göğ ekini biçmiş gibi”</i> insanın içi
yanıyor. Geride kalanların hayatından da bu kazayla birlikte mutluluk
yitip gidiyor. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Çocuklarının ölümü Annie (anne) için tahammül edilemez olur. Katlanamadığı acılar nedeniyle bir intihar girişiminde bulunur ve akıl hastanesine
kaldırılır. Chris (baba) ise, çok sevdiği eşini ve ailesini ayakta
tutabilmek için daha güçlü olmak zorunda kalır, onu içine düştüğü cehennemden
kurtarmaya çalışır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Yattığı hastanede psikolojik tedavi gören Annie ile onu bu durumdan kurtarmaya çalışan Chris arasında geçen şu
diyalog, filminde önüne geçen, en etkileyici sahnesiydi benim için:</span><span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><o:p> </o:p></span><span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><o:p><br /></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi7pdCtRupP3a67NP8AXI3g12YWvNkRihddbiavRHqsuL1lzAJREI0Cl2-og8JDq-V2GxQ1A7vdA50mc3cIXeJQLb88CsYQNlXsbJCrouO6V0CuZLD0lZfkRKSHfWkUngIlzvJhz2HCeuz/s1600/a%25C5%259Fk%25C4%25B1n+g%25C3%25BCc%25C3%25BC+film+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="429" data-original-width="705" height="194" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi7pdCtRupP3a67NP8AXI3g12YWvNkRihddbiavRHqsuL1lzAJREI0Cl2-og8JDq-V2GxQ1A7vdA50mc3cIXeJQLb88CsYQNlXsbJCrouO6V0CuZLD0lZfkRKSHfWkUngIlzvJhz2HCeuz/s320/a%25C5%259Fk%25C4%25B1n+g%25C3%25BCc%25C3%25BC+film+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">ANNİE:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> Kendime sigara içmeyi öğretiyorum.
Doktorlar bunun hayata isyan olduğunu söylüyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">CHRİS:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> Eğer senin düşündüğün de buysa.
Boşanma dedin.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">ANNİE:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> Bence biz beraber olamayacak kadar
farklıyız. <b>Yani mesela neden sen de burada değilsin?</b> Sen neden
delirmedin? Çocukların öldü. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">CHRİS:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> Hatırlıyorum. Evdeki sessizliği
hatırlıyorum. Çünkü güçlü olmam gerekiyordu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">ANNİE:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> Benim için mi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">CHRİS:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> Benim için. Bizim için. Sadece
genel bir prensip. Onları seviyorum Annie. Ama öldüler. Bir seçim yapmalısın.
Hayat devam ediyor mu etmiyor mu?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">ANNİE:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> <b>Ve sen hayatı seçtin. Bazen
kazandığında kaybedersin.</b><o:p></o:p></span></div>
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix9M0E_u3uBNp2bpXTzusOkZNJ-T17YLRbf_32twcQI-Vpdh7oeuxrniGNfSOqBCKuA4HfxX1WrRP17xN7t7hUr7rXqa1g1AYmqqqEyr9cVDfV3nnruoGoPZc0TCtoX4j12kqWC9RunwVY/s1600/a%25C5%259Fk%25C4%25B1n+g%25C3%25BCc%25C3%25BC+1+%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="440" data-original-width="755" height="184" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix9M0E_u3uBNp2bpXTzusOkZNJ-T17YLRbf_32twcQI-Vpdh7oeuxrniGNfSOqBCKuA4HfxX1WrRP17xN7t7hUr7rXqa1g1AYmqqqEyr9cVDfV3nnruoGoPZc0TCtoX4j12kqWC9RunwVY/s320/a%25C5%259Fk%25C4%25B1n+g%25C3%25BCc%25C3%25BC+1+%25C4%25B1.JPG" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Hayat, bir anlık. Her şey yolunda giderken birden değişiveriyor. Kurulu
düzen bozuluyor. Hayatı seçmek, kazanırken kaybetmek, peki sen neden burada
değilsin, sen neden delirmedin; çok çetin sorular. Benim bu sorulara cevap
verecek cesaretim de gücüm de yok.<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Film, herkesin cehenneminin farklı olduğu, sadece alev ve acından
oluşmadığı, asıl cehennemin, yolunda gitmeyen hayat olduğunu söylüyor bize.
Sevgiliyle kalmak uğruna tam da cehenneme razı olmayı göze aldığında, “bazen
kaybederken kazanırsın” diyor.</span></div>
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIrswSkQqj1gUOsw-oZQNy6feU23g8wYAoAZCp60sB1I0BrXV9PcIVVHynV_6FL2Q5dDpFh0DgZc3ASPKRVbfhpD184etuFKxrPNw-Us8OZ2VONJDsogHd7KdX7BUb3Ml_2z1NBG1I07Zh/s1600/a%25C5%259Fk%25C4%25B1n+g%25C3%25BCc+2+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="457" data-original-width="782" height="185" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIrswSkQqj1gUOsw-oZQNy6feU23g8wYAoAZCp60sB1I0BrXV9PcIVVHynV_6FL2Q5dDpFh0DgZc3ASPKRVbfhpD184etuFKxrPNw-Us8OZ2VONJDsogHd7KdX7BUb3Ml_2z1NBG1I07Zh/s320/a%25C5%259Fk%25C4%25B1n+g%25C3%25BCc+2+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<o:p><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Filmde, fantastik temalı cennet ve cehennem sahneleri (pek tarzım olmasa ve ayrıca düşünce yapımla örtüşmese de) zengin bir hayal gücü ve görsel bir şölenle sunuluyor. </span></o:p><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Cennet, cehennem, intihar,
arafta kalmak, hayat ve ölüm üzerine izleyiciyi de düşünce
arafında bırakıyor. </span><br />
<o:p><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></o:p>
<o:p><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">R</span></o:p><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">obin Williams’ın oyunculuğu ve dikkate değer diyaloglar nedeniyle Aşkın Gücü'nü izlemenizi tavsiye ederim.</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Yunis ELMAS<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">FİLM: Aşkın Gücü / What Dreams May Come / 1998 / Yön: Vıncent Wary<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Film sahneleri için;<o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">"Bazen kazandığında kaybedersin" Saat; Dakika;<b> </b>1;15 <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">"Bazen kaybederken kazanırsın;" Saat; Dakika; 1:40 <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
</div>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
</div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com34tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-60435398721411230692019-06-24T00:01:00.002+03:002019-12-21T17:25:33.688+03:00KURU BİR AĞAÇTAN ÇİÇEK AÇMASINI BEKLEMEK (OFFRET/KURBAN, YÖN: ANDREI TARKOVSKY)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMk98pmSDhUwv5i8AZZ3TVNC00O8LkYqS8FhxSg4ztSgQm4FOeD6psuJ-kXdjqxUg4yTPgnTuJQU0WKMcCVlQBcxPrWMFPRS3rvG4edmcVtt-bh6Lcn0Oy4sE9bEC5pokO2wLbQWcvNMsA/s1600/VideoCapture_20190616-001901.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMk98pmSDhUwv5i8AZZ3TVNC00O8LkYqS8FhxSg4ztSgQm4FOeD6psuJ-kXdjqxUg4yTPgnTuJQU0WKMcCVlQBcxPrWMFPRS3rvG4edmcVtt-bh6Lcn0Oy4sE9bEC5pokO2wLbQWcvNMsA/s400/VideoCapture_20190616-001901.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt; text-align: justify;">Bittim
dediğinde sana uzanacak eli bekle. Çaresizim dediğinde gökten gelecek şifayı bekle. İnanıyorsan, asla umudunu yitirme.</span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="font-size: 13pt;">Düşmüş, yolunu şaşırmış, geride kalmış
kimseyi yok sayıp öteleme. Merhameti, hasbihali ondan eksik etme. Özünde
kalmışsa bir damlacık can suyu, sen bunu uyandırmanın yolunu dene.</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Başaramayacağım deme, yol uzun olsa da ilk adımı
at, yol kısalır elbet. Engeller çıkacak, dolu vuracak, dikenler saçılacaktır önüne. Yorgun düşmeden, emek harcamadan hasat gelir mi
sandın.</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Gayret et sen, tevfik Allah'tan.</span></div>
<span style="font-size: 13pt;">
</span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="font-size: small;">
</span></span></div>
<span style="font-size: 13pt;">
<div class="separator" style="margin: 1em 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">*** <o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: 13pt;">Tarkovsky'in "Offret/Kurban"
filmi, kuru bir ağacı dikmekle uğraşan Alexander'in “Gel ve bana yardım et
oğlum” diyerek torununu yanına çağırdığı ve ona anlattığı, bana da hep bir umut aşılayan muhteşem bir
hikayeyle başlar. </span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Buyurun
beraber kulak verelim bu sese:</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"></span><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;">“Çok uzun yıllar önce, bir Ortodoks manastırında Pamve adında yaşlı
bir keşiş yaşarmış. Bir ağacın yamacına kuru bir ağaç dikmiş. Genç
öğrencisi Ioann Kolov'a, bu ağaç canlanıncaya kadar her gün buraya gelip
sulayacaksın demiş. Ioann, her sabah erkenden bir kovaya su doldurup
manastırdan çıkar, dağa tırmanır ve kuru ağacın dibine taşıdığı bu
suyu dökermiş. Akşam olup karanlık çökünce de manastıra geri dönermiş. Bu, üç
yıl sürmüş. Günün birinde yine dağa tırmanmış ve ne görsün. Koca ağacın
her yanından çiçekler açıyormuş. Ne dersen de bir yöntemin, bir sistemin kendine
göre meziyetleri vardır. Bazen kendime şöyle derim: Eğer insan her gün tam aynı
saatte, bir ayin yapar gibi aynı şeyi hiç değiştirmeden yapar ve bunu
kararlılıkla ve sistemli bir şekilde her gün yinelerse dünyada bir şeyler
değişirdi o zaman! Değişmesi gerekirdi"</span><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: 13pt;"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.<o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">
</span></div>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: right;">
<span style="font-size: 13pt;"></span>YUNİS ELMAS</div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com42tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-52880205141647219472019-06-10T13:47:00.004+03:002019-06-11T13:21:21.115+03:00BİR KİTAP BİR ALINTI - 9 (GARP CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK -REMARQUE)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0DP3q-Tsl21UvfGI2zjjiUhi6E3fj99JJvRY9KG5vIYjXIWiJe_gmh5VhuCr99qHQD3Z9qVvBIzBKb9Sslo4CclYR-DkxPKbHZzrsi_ZWtyr51lzp5w1Q0S3CGbiYBd1gy59sfjSZENV_/s1600/BATI+CEPHES%25C4%25B0NDE+%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="469" data-original-width="568" height="330" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0DP3q-Tsl21UvfGI2zjjiUhi6E3fj99JJvRY9KG5vIYjXIWiJe_gmh5VhuCr99qHQD3Z9qVvBIzBKb9Sslo4CclYR-DkxPKbHZzrsi_ZWtyr51lzp5w1Q0S3CGbiYBd1gy59sfjSZENV_/s400/BATI+CEPHES%25C4%25B0NDE+%25C4%25B1.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="background: rgb(247, 247, 247); font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Erich Maria
Remarque’ın, 1929’da yazdığı “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adlı kitabını
iki defa okudum. Bir defa da Behçet Necatigil çevirisinden okumaya niyetim var.
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="background: rgb(247, 247, 247); font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Savaşın kazananı
olmaz, kazananı bile kaybeder diyor kitap. Her sayfası insana dokunuyor,
sorgulamaya itiyor. Yazarına bedel ödettiren bu kitaptan hele de şu günlerde
çok manidar bulduğum iki alıntıyı paylaşmak istiyorum sizinle.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Alman Paul’un esir alınan Rus askerlerini daha yakından tanıyınca, bizi
kim, nasıl birbirimize düşman etti diye sorguluyor:</span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Karaltılarınız
görüyorum. Rüzgarda sakalları dalgalanıyor.. Onların hakkında birer esir
olduklarından gayri hiçbir şey bilmiyorum. Beni üzen de bu. Kendi halinde,
suçsuz birer hayat sürmüşler. Onlar hakkında biraz daha bir şeyler bilsem,
isimlerini, nasıl yaşadıklarını, neler umduklarını, üzerlerindeki yükleri
bilsem, duygularım belki bir hedef buldukları için sevgi ve kaynaşmaya
dönüşebilir. Oysa şimdi onlarda yalnızca insan ıstırabını, hayatın korkunç
üzgüsünü ve insan acımasızlığını görüyorum.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"></span> <u><span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Bir tek buyruk bu
sessiz karaltıları bizim düşmanlarımız yapmış; yine tek bir buyruk onları
dostlarımız haline getirebilir. Bir masa başında, hiç birimizin tanımadığı bazı
adamlar bir kâğıt imzalıyorlar. Ve sonra, önceden dünyanın en büyük suç saydığı
ve en şiddetle cezalandırdığı suç, bizim en büyük amacımız haline giriyor ve bu
yıllar yılı böyle sürüyor.</span></u><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"> </span></b><span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Ama, bu çocuk yüzlü,
havari sakallı, sessiz adamlara bakarken, kağıt üstündeki buyruklar insana vız
geliyor. Düşman mı? Bu adamların bize ne düşmanlığı var? Herhangi bir er-subay
acemi erler için çok daha büyük bir düşmandır ve herhangi bir öğretmen
öğrenciler için aynı şekilde daha büyük bir düşmandır. Gelgelelim esirler şu
anda serbest kalsalar biz onlara yine hemen ateş ederiz, onlarda bize!
(Sayfa;153)</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Paul’un Batı Cephesinde, yüz yüze geldiği Fransız askerini öldürmek zorunda
kalırken ki duygu dolu hisleri çok etkileyiciydi. Oysa, daha önce yüzünü
görmediği, cepheler arası uzaktan ateş ettikleri askerlerin ölümü
ne kolay gelmişti onlara:</span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Sessizlik yayıldıkça
yayıldı. Konuşmak, durmadan konuşmak ihtiyacını duyuyorum. Bu kez ölüyle
konuşuyorum:</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">“Arkadaş, ben seni
öldürmek istememiştim,” diyorum. “Şimdi yine buraya atlasan ve mantıklı
davranacağını bilsem seni vurmazdım. Ama <u>şimdiye kadar sen benim için
yalnızca bir fikirdin. Ben de bu fikre göre davrandım. Hançerimi bir fikre
sapladım ben.”</u></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<u><span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">“Ama şimdi, ilk olarak
görüyorum ki sen de benim gibi bir adamsın. Önceden hep senin el bombalarını,
süngünü, tüfeğini düşünürdüm. Şimdi ise aileni düşünüyorum. Senin yüzünü
görüyor, kardeş olduğumuzu anlıyorum.”</span></u></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">“Affet beni, arkadaş!
İnsan her şeyi iş işten geçtikten sonra anlıyor. Sizin de bizler gibi zavallı
yaratıklar olduğunuzdan bize niçin söz etmezler sanki? Sizin analarınız da
bizimkiler gibi üzüntüde. Hepimiz ölümden aynı şekilde korkuyoruz. Aynı ölümle
ölüyoruz, aynı acıları çekiyoruz.”</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><u>“Bağışla beni arkadaş!
Kim demiş sen benim düşmanımsın diye? Şu tüfekleri, şu asker giysilerini
çıkartıp atsak sen de Kat gibi, Albert gibi benim kardeşim olurdun. Benim
ömrümün yirmi yılını al da ayağa kalk, arkadaş! </u>Daha fazlasını al, çünkü bundan
sonra ömrümün geriye kalan yanını nasıl geçirebileceğimi düşünemiyorum bile.”</span><span style="color: #cc0000; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"> (Sayfa; 175,176)</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"> <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<u><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Alıntı Yapılan Kitap:</span></u></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<u><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"></span></u><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, <span style="background: rgb(247, 247, 247);">Erich Maria Remarque</span><o:p></o:p></span></div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Engin
Yayıncılık, Çev: Nihal Yeğinobalı<o:p></o:p></span>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com50tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-75748204632161441682019-06-03T00:23:00.002+03:002019-06-03T20:03:51.372+03:00LOKMA KARIN DOYURMAZ, MUHABBET ARTIRIR<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilleYttvrd3xu3cQSRukPtbZaRdM_Of0YKRbxNqXJJGYUguf72RBtkuzi5_WjBFmVWfK9geBS5V1cWT2QVI11IvwDPw342w7JcmF4f_1n7aXZalGi1g6g5eU-838gEe_JJzck8A0hW9mFj/s1600/IMG-20180829-WA0028.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="357" data-original-width="400" height="356" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilleYttvrd3xu3cQSRukPtbZaRdM_Of0YKRbxNqXJJGYUguf72RBtkuzi5_WjBFmVWfK9geBS5V1cWT2QVI11IvwDPw342w7JcmF4f_1n7aXZalGi1g6g5eU-838gEe_JJzck8A0hW9mFj/s400/IMG-20180829-WA0028.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İnsanlar, mutluluğu gül alınıp satılan pazarlarda değil, maddi tatmin
sağlayacak, görsel şölen sunacak yerlerde aramaya meyilli. </span><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p> </o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Hâlbuki mutlu olmak için çok büyük şeylere değil, sevgi ve muhabbetle bir sofra başına oturabilen aileye, dostların varlığına ihtiyacımız var bizim.</span><br />
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"></span><br />
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">***<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Şaban ABAK türküleri anlattığı "Karpuz Kestim Yiyen Yok" adlı kitabında,
Fuzuli’nin çok etkilendiğim “Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge / Ne açar kimse kapum,
bad-ı sabadan gayrı” dizesini hatırlatarak şöyle devam eder; "Cenabı Allah karpuzu büyük yaratmış. Etrafına halka olalım diye
yuvarlatmış. Tatlı dille yiyelim, muhabbetle içimizi tutuşturup,
alevlenişine karşı ayna olsun diye, içinin kor kırmızısını suya ve şekere
boğmuş. (…) Türküde kestiği karpuzu yiyecek kişiyi arayan (çağıran) âşık,
kendisine bir oynaş değil, çocuk da verecek bir eş aramakta, onu çağırmaktadır.
Evi de, evdekini de paylaşacak olanı, halden anlayanı çağırmaktadır. Görünüşte
karpuz yemeğe, gerçekte ise muhabbete. Çünkü atalardan kalma zarif sözden
de biliyoruz ki, “lokma karın doyurmaz, muhabbet artırır”<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">***</span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Bir akşam dostlarla oturup, muhabbetle demini alan çaylarımızı içtik. Çayın
acı olduğunu ancak sohbet bitince farkettik. Keşkek, yalnız yenildiğinde
tadını kıskanan bir yemekmiş bunu beraber yerken bildik.</span><br />
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">***<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Şimdi durup bana, mutluluğun çayla, karpuzla, keşkekle alakası ne demeyin. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Ben, fokurtusunu birlikte duyacağımız, sabır ve emek ile lezzetini bulan,
bir demlikten birçok bardağa boşalan çayın talibiyim. İster zengin olsun ister
fakir, birlikte oturulabilen Halil İbrahim sofralarının bereketinin
peşindeyim. Sohbeti bilenler için sofra da, kahve de zaten bahane.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">*** <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Muhyiddin ŞEKUR ‘Su Üstüne Yazı Yazmak’ adlı kitabında “dünyada seni
gerçekten dert edinen birilerini bulursan onların yanında kal” diye nasihatte
bulunur. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Rabbim bizleri, özü kuru duyguların istila ettiği günlerde, sözü yağmur
damlası olan, varlıklarıyla mutlu olduğumuz, kapımızı çalacak, kapısını
çalabileceğimiz kimselere hasret koymasın.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">***</span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: medium;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><span style="background: white;">"Gülbahçe"ye gül yollamak ne ola ki demezseniz, bir gülle gecenize ve gündüzünüze, duanıza, sabrınıza her bir yanı gül kokan, türkü kokan evinize selam ederim deyip yıllar önce "Karpuz Kestim Yiyen Yok" adlı kitabı ve <span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><span style="background: white;">Mustafa Kutlu'nun bir çok kitabını </span></span>bazen bir araya geldiğimiz ender zamanlara şahit olsun diyerek elden ele, bazen de mesafelerin ayazında üşümeyelim diye posta yoluyla gönderip hediye eden,<i>"Hemşo"</i>
ma, </span></span></span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Yukarıdaki fotoğrafı, yazılarında kullanırsın diyerek bana gönderen, köyündeki o lezzetli mısırlarından tatma imkanı bulduğum,
</span><em style="font-family: "times new roman", serif; font-size: 13pt;">Yavuz</em><span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">'a</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Varlıklarıyla yazılarıma ilham veren dostlarıma, akrabalarıma,</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Ve güzel aileme,</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Teşekkürler.</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">***</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.</span></div>
<br />
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">
</span>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">YUNİS ELMAS</span></span><br />
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><br /></span></span>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
<span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">
</span>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
</div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com29tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-75417361046702819012019-05-27T00:03:00.000+03:002019-05-27T00:45:21.812+03:00ÇOCUK VE KİTAP - ADEM MERT ELMAS<div style="text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8c2LEjSkypaJ3ae_q5mXnjhaS-egiR6SOnHP4H4RqgEj4EWiVM0aKGNYWdj1S3Q1aXBuEYypXmUBy1jBVabtWVP4fnhLVciJJVnzJftKYViatN7dA2V5L9Pfxkuqurf-wbGzFDHwCjqvI/s1600/K%25C4%25B0TAP+VE+COCUK.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="654" data-original-width="960" height="272" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8c2LEjSkypaJ3ae_q5mXnjhaS-egiR6SOnHP4H4RqgEj4EWiVM0aKGNYWdj1S3Q1aXBuEYypXmUBy1jBVabtWVP4fnhLVciJJVnzJftKYViatN7dA2V5L9Pfxkuqurf-wbGzFDHwCjqvI/s400/K%25C4%25B0TAP+VE+COCUK.png" width="400" /></a></div>
<div align="center" class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16pt;"><br /></span></b>
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 16pt;">ÇOCUK ve KİTAP</span></b></div>
<br />
<div align="center" class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt;"><o:p> </o:p></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;">Bir
ağaç olsam<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;">Yapraklarla
dolsam<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;">Kitap
olup çocuklara<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;">Yol
arkadaşı olsam</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 14pt;"><br /></span>
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 14pt;">Eğer
beni açmazsanız</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;"></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;">İçime
bir bakmazsanız<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;">Hiç
kitap okumazsanız<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt; line-height: 115%;">Cahil
kalırsınız<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt;">Adem Mert ELMAS<o:p></o:p></span></b></div>
<br />
<div align="center" class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: center;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 14pt;">(İlkokul 4’üncü sınıfta
yazdı)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Bu sene 7'inci sınıfa geçecek olan oğlum Adem
Mert'in İlkokul 4'üncü sınıftayken yazdığı bir şiiri paylaştım sizinle. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"> <o:p></o:p></span></div>
Görsel: <a href="https://pixabay.com/illustrations/sunset-island-mar-dusk-brain-485016/">https://pixabay.com/illustrations/sunset-island-mar-dusk-brain-485016/</a>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com40tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-5428171466761803222019-05-20T00:02:00.001+03:002019-05-20T08:44:53.253+03:00OKUDUĞUM KİTAPLAR (NİSAN 2019)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeo_iqnTRKnhobYVvpinacG-DDMUiiZ7npohjmBcKhz6VgDjW68CwmIuzXw1i1iHt9Pm3H3C6Pb4-J6up0u1SspLw1D9aE_Gsr1dbVWNarV-bWWpKF0l5dXRuP05dAdZtI5seiycv9PU3Z/s1600/nisan+2019+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="789" data-original-width="1059" height="297" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeo_iqnTRKnhobYVvpinacG-DDMUiiZ7npohjmBcKhz6VgDjW68CwmIuzXw1i1iHt9Pm3H3C6Pb4-J6up0u1SspLw1D9aE_Gsr1dbVWNarV-bWWpKF0l5dXRuP05dAdZtI5seiycv9PU3Z/s400/nisan+2019+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">DÜŞÜNCE/DENEME</span></strong><span style="font-size: 13pt;"> </span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
</div>
<div style="line-height: 115%;">
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt; line-height: 115%;">MUTSUZ OLMAK: BİR YÜREKLENDİRME, WILHELM SCHMID<o:p></o:p></span></strong></div>
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;">İletişim Yayınları, 92 Sayfa</span><br />
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;">HİSSEDİLEN ZAMAN, MARC
WITTMANN</span></strong><o:p></o:p><br />
<span style="font-size: 13pt;">Metis Yayınları, 155 Sayfa</span><o:p></o:p><br />
<br />
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">ROMAN/HİKÂYE/ANLATI</span></strong><o:p> </o:p></div>
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;">HIZLANDIKÇA AZALIYORUM,
KJERSTI SKOMSVOLD</span></strong><o:p></o:p><br />
<span style="font-size: 13pt;">Jaguar Kitap, 132 Sayfa<o:p></o:p></span><br />
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;"></span></strong><br />
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;">MEMLEKET HİKÂYELERİ,
REFİK HALİD KARAY<o:p></o:p></span></strong><br />
<span style="font-size: 13pt;">İnkılap Kitapevi, 276 Sayfa<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">KİTAPLAR HAKKINDA KISA KISA</span></strong></div>
<o:p></o:p><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Wılhelm SHMID, <b><span style="color: #351c75;">Mutsuz
Olmak: Bir Yüreklendirme </span></b>adlı kitabında; mutluluğun ödev haline getirilmesine, tüketim ve başarı odaklı
mutluluk anlayışının pazarlanarak dayatılmasına karşı çıkıyor. Mutlu olmak zorundasın, yoksa hayatın yaşamaya değmez şeklinde nakşedilen bir norm karşısında mutsuz insanın kendisini suçlamaya başlayacağı, mutlu hayatın icaplarıyla başa çıkamadığında kendinde bir eksiklik bulacağını, mutluluk diktatörlüğü tehdidinin, mutsuz olmaya pek alan bırakmadığını söylüyor. Her insanın mutlu
olduğu kadar mutsuz da olabileceğini, bunun yaşamın
doğal bir süreci olduğunun kabullenilmesi gerektiğini, aksi durumda, kesintisiz
mutluluk beklentisinin yaşanan ilk sıkıntıda insanları melankolinin,
depresyonun kucağına atacağını belirtiyor. Gerçek mutluluğun, maddi
kaynaklardan elde edilenden çok manevi olarak hissedebildiklerimizle mümkün
olacağını,<b> </b><span style="color: black;">birçok ülkede insanlar için
mutluluk hayatta kalabilmek iken, anlam yoksunluğu içinde kesintisiz bir
mutluluk arayışına girmenin büyük bir hayal kırıklığı yaratacağını söylüyor. </span><b>Zaten
kısacık olan bu kitabı beğenerek okudum.</b></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><b><br /></b></span></div>
<div align="center" style="text-align: justify;">
</div>
<div align="center" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Marc WITTMANN’ın<b> Hissedilen Zaman </b>adlı
kitabında, zamanın kişiden kişiye, içinde bulunulan değişik duygu hallerine, beklentilere ve yaşa göre uzun yada kısa
hissedileceğini bilimsel veriler ve araştırmalar yardımıyla örneklendiriyor. Yazar, <em>“Bir kişinin zamanı yoksa, kendisini de kaybetmiş demektir.
Gündelik faaliyetlerin dayattığı zorunluluklar yüzünden dikkatimiz dağıldığında
artık kendimizin farkında olmayız. Boş vakitlerimizde oradan oraya koşar ve
planlanan tek bir aktiviteyi bile kaçırmazsak pek çok deneyim biriktiririz. Ama
kendimize asla sakinleşme izni vermeyip hemen bir sonraki faaliyete başlarsak,
kendimizi çılgın bir koşturmaca içinde kaybetmemiz tehlikesi doğar (S,111)” </em>diyor.<em> </em>Fikirlerini
önemsediğim birçok yazar tarafından bu kitabın önerildiğini görünce büyük bir
merakla almıştım. Ancak, <b>kitabın zaman kavramını yoğun bir şekilde bilimsel araştırmalar ve
deneysel yöntemler üzerinden örneklendirilerek anlatması bana fazla teknik geldi ve bu yüzden pek ilgimi çekmedi.</b> Bazı sayfalarını
atlayarak okuduğum bu kitabın özellikle psikoloji okuyanlar için faydalı
olacağını düşünüyorum. </span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div align="center" style="text-align: justify;">
</div>
<div align="center" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Kjersti SKOMSVOD’a ait <b><span style="color: #351c75;">Hızlandıkça
Azalıyorum </span></b>adlı kitabın başlığına ve kapak resmine bakınca
koşuşturmaca içinde hiçbir yere yetişemeyen, hız ve haz odaklı bir yaşam içinde
ömür tüketen insanların hikâyesini okuyacağımı düşünmüştüm. Öyle olmadı.
Kitabın ana karakteri, aynı zamanda anlatıcısı Mathea, yaşlı ve yalnız
bir kadın. Sıkıca kapatılmış b<span style="color: black;">ir kavanozun kapağını açamayacak
kadar yalnız ve yaşlı. </span>Yalnızlık tüm hayatı boyunca onun kaderi olmuş.
Eşi Epsilon’dan başka onu fark eden biri yok denilebilir. Fark edilmemek dış
kaynaklı değil, kendi tedirginlikleri ve tercihinin sonucu. Bir market
alışverişinde bile kasiyere bir şeyler sormaktan, insanlarla iletişim kurmaktan
çekiniyor. En basit bir cümleyi bile ince eleyip sık dokuduktan sonra dile
dökebiliyor. Toplum içinde görünmez biri olduğunu düşünüyor. Ölüm korkusu onu
çok tedirgin ettiğinden, bu duygusundan kurtulmak için ilginç yollara başvuruyor.
<span style="color: black;">Norveç edebiyatında, günümüz
insanının içine düştüğü yalnızlık, şehirden kaçış (Doppler kitabı) temalı
kitaplara sık rastlanır oldu son yıllarda. Bu tarz konular da her zaman ilgimi çeker. Ancak,
<b>hakkında birçok övgü okuduğum bu kitabı okumakta zorlandım diyebilirim.</b>
Kitap şüphesiz hakkında yazılan övgüleri hak ediyordur. Buna bir itirazım yok.
Kurgu ve üslup olarak bana hitap etmedi diyelim. </span></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><span style="color: black;"><br /></span></span></div>
<div align="center" style="text-align: justify;">
</div>
<div align="center" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><span style="color: black;"></span></span><span style="color: black; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Kirpi lakaplı, dönemin muhalif yazarı,
ömrünün büyük bir bölümünü sürgünde geçirmiş Refik Halid Karay, Türkçeyi çok iyi kullanan ve Türk Edebiyatına önemli eserler kazandırmış bir
yazarımız. </span><b><i><span style="color: #351c75; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Memleket Hikâyeleri </span></i></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">18
farklı hikayeden oluşuyor ve ilk kez 1919 yılında yayımlanmış. Bu dönemde
yaşayan Anadolu halkının içine düştüğü ahlaki düşüş ve yozlaşmayı
hikâyelerine konu edinmiş. Genel olarak, toplum düzenin bozulduğu ve devletin
kurumlarının asıl işlevini yerine getiremez halini aldığı dönemlerde, meydanın
geleneksel değerlerini yitirmiş, helal haram korkusuna duyarsızlaşmış, kutsal
değerleri çözülmüş, kendi ihtirasının, arzu ve heveslerinin peşinden koşan insanların
tekeline kalıyor. Memleket Hikayelerinde de, istisnaları olmakla birlikte,
kasabanın namusuna bekçi olmuş ancak ilk fırsatta günaha meyilli kasaba halkı, fahişelik yapan ve yapmak zorunda kalan düşkün kadınlar, nefsani arzuları ve
ihtirasları nedeniyle yoldan çıkan jandarma komutanı, kaymakam gibi amirler,
namuslu ve dindar geçinen alim ve ulema kişiler baskın karakterler olarak
karşımıza çıkıyor. <b>Okurken sıkıldığım, hatta rahatsız olduğum hikâyeler olsa da,</b> <b>özellikle
“Şeftali Bahçeleri” ve “Hakkı Sükut” ile birlikte, "Bir Taarruz", “Garaz”, “Yatık Emine” "Cer Hocası" ve “Boz
Eşek” adlı hikâyeleri beğendim.</b> Bu hikâyelerin her biri müstakil bir
inceleme gerektirecek nitelikte. Ancak, Anadolu halkının ahlaki durumu,
Karay’ın anlattığı kadar gerçekten kötü müydü demekten de kendimi alamıyorum.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Kaçacağım başka kitaplardan havadisler getirmek
üzere hoşça kalın.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" style="text-align: justify;">
</div>
<br />
<div align="center" style="text-align: justify;">
</div>
<div align="right" style="text-align: right;">
<span style="font-size: 13pt;">YUNİS
ELMAS<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<o:p></o:p><br /></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com39tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-88686868625788187582019-04-29T20:27:00.001+03:002019-04-29T22:21:22.986+03:00BİR KİTAP BİR ALINTI -8 (TANRIYI HATIRLAMAK - GAİ EATON)<div style="text-align: center;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDa9jEQlsMhyphenhypheniCXpWS4rrJ9GDM68RXx2PBns530jMTS9N_jmpSVlsWHrzkA-9ZFL2YvqXTos-pDnTaIt2PZyY79nYWj5jOG28T5QcxeGsAjrx6hktL3ztVDaZDHaO7U8mvG9-eU3iXGoKt/s1600/KARINCA+VE+B%25C4%25B0MNA.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="582" data-original-width="877" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDa9jEQlsMhyphenhypheniCXpWS4rrJ9GDM68RXx2PBns530jMTS9N_jmpSVlsWHrzkA-9ZFL2YvqXTos-pDnTaIt2PZyY79nYWj5jOG28T5QcxeGsAjrx6hktL3ztVDaZDHaO7U8mvG9-eU3iXGoKt/s400/KARINCA+VE+B%25C4%25B0MNA.JPG" width="400" /></a></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="mso-no-proof: no;"><o:p><span style="font-size: 13pt;">Gai EATON'un
“Tanrıyı Hatırlamak & İslam Üzerine Düşünceler” adlı kitabı, 14 müstakil makaleden oluşuyor. Birkaç
makaleyi okumakta güçlük çeksem, yazarın bazı fikirlerine katılmıyor olsamda, genel olarak üslubunu beğendim.</span></o:p></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="font-size: 13pt;">Kitabın
sayfalarını karıştırıyorum da, tekrar okunmak üzere birçok satırın altını
çizmişim. İşte onlardan bir tanesi:</span><br />
<span style="color: #990000;"><b><span style="font-size: 13pt;"><br /></span>
<span style="font-size: 13pt;">“İnsanlar aslında
inançları doğrultusunda binalar inşa ederler ve diktikleri bu binaların biçimi
onların dünya görüşünü ve insanın bu dünya görüşündeki yerinin ne olduğunu
açıkça ortaya koyar. Modern mimari de sekülerleşme ideolojisini ve bazen de
nihilist ideolojiyi ifade eder. (…) Tıpkı karınca kulelerinin, kendilerini inşa
eden karıncaları cüceleştirdiği gibi, içinde yaşayan insanları cüceleştiren
seküler şehir, sadece geleneksel öncelikleri tersine çevirmekle kalmamış, aynı
zamanda bütün insani değerleri de yerle bir etmiştir. Bu şehirde hiçbir bina
insan ölçülerine göre yapılmamıştır. Tıpkı, insanın üzerine on numara büyük
gelen bir takım elbiseye benzeyen bu şehir, ne insan yerleşimine uygundur nede
arasına sıkıştırıldığı fiziki manzaraya aittir (…)”(S;80) </span></b></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="mso-no-proof: no;"><span style="font-size: 13pt;"><br /></span></span></div>
<span style="mso-no-proof: no;">
</span>Resim 1; <a href="https://www.pexels.com/photo/people-walking-near-high-rise-buildings-1168746/">https://www.pexels.com/photo/people-walking-near-high-rise-buildings-1168746/</a></div>
Resim 1; <a href="https://www.haberturk.com/yozgat-haberleri/61839160-yozgatta-dev-karinca-yuvalari-dikkat-cekti">https://www.haberturk.com/yozgat-haberleri/61839160-yozgatta-dev-karinca-yuvalari-dikkat-cekti</a>#<br />
<span style="font-size: 14pt;"></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: 14pt;">TANRIYI HATIRLAMAK / GAİ EATON<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: 14pt;">İNSAN YAYINLARI / GAİ EATON / 272 SAYFA</span></div>
<span style="font-size: 14pt;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAu6cxiSNuKN4eq0RpELlVBdkS7LaQdKdcyCM4utl53oybZ1WilUXwciNzbzXma6O501l-thuR544Y2DOfCVJMsnIOvV5TfvuZ-ZiCZYv2vJeRSYv-SEkxH3C3AJg9FmD6S3cNo9xeNxLb/s1600/gai+eaton.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="391" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAu6cxiSNuKN4eq0RpELlVBdkS7LaQdKdcyCM4utl53oybZ1WilUXwciNzbzXma6O501l-thuR544Y2DOfCVJMsnIOvV5TfvuZ-ZiCZYv2vJeRSYv-SEkxH3C3AJg9FmD6S3cNo9xeNxLb/s320/gai+eaton.jpg" width="208" /></a></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com35tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-34407612293826357482019-04-21T20:00:00.002+03:002023-04-28T08:56:48.904+03:0010- YILKI ATI - ABBAS SAYAR (ÜSSÜĞÜNOĞLU İBRAHİM)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieXH5xg0wj5WYH4IUMb8MUbUJJTPV4MA7Prn2y7cwRaBw7RcQmWNDrVR3QBPiPqbjxe5VRCBYTdD_ZAMWs_RKHvJdnNsBtOyzMnl7ELS9bHsghpDvc5D0Q3sBR70s-NqevhcZSBmpJ9pYrN1jV5X8GzYfuX4d9AaXf6N5KVGO7iBvhbWLU5pGYzW96lA/s400/YILKI%20ATI.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="246" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEieXH5xg0wj5WYH4IUMb8MUbUJJTPV4MA7Prn2y7cwRaBw7RcQmWNDrVR3QBPiPqbjxe5VRCBYTdD_ZAMWs_RKHvJdnNsBtOyzMnl7ELS9bHsghpDvc5D0Q3sBR70s-NqevhcZSBmpJ9pYrN1jV5X8GzYfuX4d9AaXf6N5KVGO7iBvhbWLU5pGYzW96lA/w222-h320/YILKI%20ATI.jpg" width="222" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Ekmek çaldım fırından</span></div>
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;">
<span style="font-size: 13pt;">
Katık buldum çöplükten<br />
Polis koştu peşimden<br />
Hırsız polis oynadım<br />
Ben sokak kızıyım</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">(Nazan Öncel)<o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Yokluk; insanı zor seçimlere mahkum eder. </span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span><span style="font-size: 13pt;">İlaç çalmak zorunda kalan
babanın, açlığını gidermek için ekmek çalan çocukların
haberlerini duydum. Yoksulluğun pençesine aldığı insanları suç işlemeye
mecbur eden yüzünü gördüm. Hor görülen, dışlanan nice iyi huylu insanın
uğradığı haksızlıkla baş edemediğinde; hırçınlık, anlayışsızlık, kabalık yaftasının yapıştırıldığına şahit oldum. </span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;"><br />
Bazı insanlar için doğru olanı tercih etmenin zor bir
seçim olduğunu, sıcak odalarda karnı tok sergilenen güzel hal
ve davranışların, dışarının ayazında baldırı çıplak kalanlar için lüks olduğunu
anladım. </span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;"><br />Yılkı Atı'nı ilk
okuduğumda, İbrahim'in yaptığını insanoğlunun nankörlüğüne ne de kolay delil
göstermişim bilmeden. </span><span style="font-size: 13.5pt;"><a href="https://kitaplarakacanlar.blogspot.com/2019/03/okudugum-kitaplar-subat-2019.html" target="_blank">(Bakınız)</a> <o:p></o:p></span><span style="font-size: 17.3333px;">Yoksulluğun ateşinde düşmeden hüküm vermişim.</span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Gelin, yoklukla sınanan İbrahim’i daha yakından
tanıyalım öyleyse.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">&&&<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<em><span style="font-size: 13.5pt;">“</span></em><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 13pt;">Gözü kör olsun yokluğun. Yokluk bel kırar, adamı insanlıktan cüda eder. (S;12) Gözü kör olsun açlığın. Hepsi bir kaç lokma ekmek içindir yaptıklarının. (S;23)”</span></i></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span><span style="font-size: 13pt;">Öyle bir kış gelir ki,
esen rüzgar insanın en zayıf yanlarını sızlatır. Öyle bir an gelir ki, insanın
üstüne çöken dert kalkmaz olur. Kin duymak, kötü olmak aç
olanın, hoşgörü tok olanın payına düşer.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<i><span style="font-size: 13pt;">“Çalısı, çırpısı, tezeği olmayana
acısın... Vay mübarek kar vay.. Bir düşünce, kalkmak aklına gelmez
(S;41)”, "Tokluk, hayatı düşündürür. Toklukla birlikte, hayatla olan
bağlar artar, kavileşir. Tokluk bir gâvur şeydir. İyi bir gâvurluktur tokluk.
Kini azaltır, hoş görürlüğü arttırır (S;48)"</span></i><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Üssüğünoğlu İbrahim, zengin hayaller
peşinde koşarken, fakir bir çiftçi olarak hayatını sürdürmek zorunda kalan,
bir türkü de olduğu gibi gökyüzünde turna gibi uçup, baykuş gibi viran yurda
konmuş biridir. Kış yaklaştığında kendi kendine söylenir;</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<i><span style="font-size: 13pt;">“Duyduk rüzgar efendi duyduk, kış geliyor
diyorsun. Hoş geldi sefalar getirdi! Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi? Sen
öyle delicoş esip durma, işleme fakirin ciğerine! Harmanda isteriz, nazlı
geline dönersin. Duyduk işte kış geliyor sen söylemeden ağaçlar söyledi onu.
Baksana dere boyundaki kavaklara, bir uçlarında kaldı yaprak. Sen bilir misin
ne der o yapraklar? Kış geliyor der, hem de en zorlusundan (S;9)”</span></i><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;"><br />
Kışın çetin geçeceği belli olunca, “<i style="font-size: 17.33px;">Kaldırdığın zahra yeygi ile
tohuma yetmez. Yığdığın saman, atı, eşeği bahara çıkartmaz (S;10)” </i>diye
söylenerek arpanın samanın hesabını yapar, yetmez deyince de aklına
Dorukısrak gelir. <o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">İbrahim, bir zamanlar yarışlarda elde ettiği
kazançların keyfiyle; <i style="font-size: 13pt;">“Zırnığa
kul köle olsam yine satmam. Dorutay evimim nuru, umut direği. Herkesin parası
koynunda, Doru benim ahırımda, Orada doğdu, orada ölecek (S;29)”</i> dediği
Dorukısrak'ın hükmünü verir. "<em>Güzel günler tez unutulur. O, bir
evin üzerine titrediği Dorutay çabucak unutulup (S;30)”</em> gözden
çıkarılır. </span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;"><br />
Herkesin yaptığını o da yapar; yaşlandığı için at arabasını bile çekmekte
zorlanan Dorukısrağı yavru tayından ayırıp yılkıya bırakır.
Açlıktan ölmez, kış boyunca kurda kuşa yem olmazda baharda ovaya dönerse,
işinde kullanmak için tekrar alacağını hesap eder.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 13pt;">“Ahırdaki saman belli, saçkı belli. Ben, öküzlerin, tayın, kıratın
yeygisini onunla paylaştıramam. Tayın arpasına ortak edemem. O, bu başının
çaresine bakacak. O, bu yıl ‘Yılkılık…’ Dağda ot kalmadı, çöp kalmadı. (…)
Varsın başının çaresine baksın. Bahara sağ salim elimize geçerse ne ala! Yook,
bir dereyi doldurursa, o da onun bileceği iş. Bundan sonra onu ne
çifte koşabilirsin, ne düvene (…) Yılkıdan sağ sağlim dönerse elbet
ona da bir vazife buluruz. (S;17,18)”</span></i><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Eşi kızar, çocukları kızar, köylü kınar.
Çocuklar, istemeye istemeye de olsa </span><span style="font-size: 17.3333px;">babalarının hükmünü</span><span style="font-size: 13pt;"> yerine getirir. Taşla sopayla korkutup kovalarlar Dorukısrağı. </span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">İbrahim; çocuklarının, eşinin
merhametsizsin diyen bakışlarına öfkelenir, <i style="mso-bidi-font-style: normal;">“Bir ben mi,
yılkılığa at bıraktım? Gidin bakın. Yazı yaban yılkılıklarla dolu, bir ben mi
icat ettim bu usulü? Biz bizi bileli böyle. Ağamın devrinde de buydu, dedemin
devrinde de bu. Usul bu! (S;60)”</i> diye savunur kendini. Bilir bu
yaptığından dolayı insanlıktan çıktığını, söylenir, kendince bahaneler arkasına
sığınıp günah çıkarır.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Nedense, atını yılkılığa
bırakan tek İbrahim’miş gibi yine de arkasından söylenen çok olur.
Dorukısrak gibi bir ata bu yapılanı reva görmez köylüler. Kendi
günahların çetelesine bakmadan, İbrahim'i kemiği olmayan dilleri
ile taşa tutarlar.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<em><span style="font-size: 13pt;">“Ne günahı vardı kısrak’ın? Ulan
kerhaneci, ulan deyyus, yedireceğin bir çeten kuru saman için yılın yılı yüzünü
ağartmış atı nasıl yılkılığa bırakırsın. (…) Her bir kötülük gelir elinden,
Allah da ahır sorar, bir yandan çıkar bunun acısı. (…) Allah acı bir tokat
olmalı. Her kim ki kötü bir amel peşinde, indirmeli şamarı (S;61)”</span></em><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">&&&</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;"><br />
Okuyanlar soracaktır. İbrahim bu denli çaresiz değildi diye. Üstelik
arkasında durulacak, halden anlamaz ağzı bozuk adamın biriydi İbrahim. O, zor
ve doğru olanı yapmayıp, kolayına olanı tercih etti. Bunun farkındayım.
İnsandan insana fark var. Herkes doğru olanı seçemiyor işte.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Yanlış anlaşılmasın. Niyetim İbrahim’in nakörlüğünü aklamak değil. Mazeretler yanlış olanı
doğru kılmaz. Her okuyanın, İbrahim’i suçladığı, ettiğini bulan nihayeti
sonunda "oh olsun" dediği yerde ben de aynı korodayım. İbrahim’e hala hak vermedim, ancak çalısı, çırpısı, tezeği azalırken öfkesine, kabalığına,
nankörlüğüne kızıp, kalemini kırmadan, peşin hüküm vermeden önce anlamaya
çalıştım.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Hükmüm mü ne? Ben kadı değilim, attan düşmedim, yoksullukla sınanmadım. Bu yüzden, bu mevzuda iddia sahibi olmaya,
keskin hüküm vermeye ehliyetim yok benim.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">Zaten, yazar hükmünü vermiş İbrahim’in;<i style="mso-bidi-font-style: normal;"> "Allah ahı
yerde bırakır mı? Hem de ağızsız, dilsiz hayvanın hakkını. Eden bulur. (S;110)"<o:p></o:p></i></span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<br /></div>
<div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;">
<span style="font-size: 13pt;">&&&</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div>
<o:p></o:p><div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;"><span style="font-size: 13pt;"><br />
Bu hikâyenin esas mağduru olan Dorukısrak'ı sorarsanız, başka bir yazıda artık.</span><span style="font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></div><div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;"><span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div><div style="margin: 0cm 0cm 0.0001pt;"><span style="font-size: 13pt;">YUNİS ELMAS</span></div>
<span style="color: black; font-size: 13pt;"><br /></span><span style="color: black; font-size: 13pt;">&&&</span><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Yılkı Atı, Abbas SAYAR</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Ötüken Neşriyat 112 Sayfa</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Not: </span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">S;48 deki alıntı
aslında İbrahim’in değil de Dorukısrak’ı ilgilendiren satırlarda geçiyor.</span></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com45tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-4233801821635045112019-04-08T09:04:00.000+03:002019-04-14T23:26:52.914+03:00OKUDUĞUM KİTAPLAR (MART 2019)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_voWGrywkgLt98pb_ln78Tl2qwAzVuoS2lSYnYYcCescTWq8l4bV4JxoLLvYADN9-GufwA2oziNlYOgtTppNinUpzwv6DxkEdI50GCYD8JjrxbB5BDf_RDc20bpGI1COnliqMUPZO9-aR/s1600/MART+2019.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="789" data-original-width="1055" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_voWGrywkgLt98pb_ln78Tl2qwAzVuoS2lSYnYYcCescTWq8l4bV4JxoLLvYADN9-GufwA2oziNlYOgtTppNinUpzwv6DxkEdI50GCYD8JjrxbB5BDf_RDc20bpGI1COnliqMUPZO9-aR/s400/MART+2019.JPG" width="400" /></a></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">DÜŞÜNCE/DENEME</span></strong><span style="font-size: 13pt;"> <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="line-height: 115%;">
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt; line-height: 115%;">MUTLULUĞUN SAKINCALARI, ELIZABETH FARRELLY </span></strong><span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Yapı Kredi Yayınları, 252 Sayfa (Ana metin sayfa 9-225 arası)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;">MUTLULUĞA DAİR BİR
DÜŞÜNCE, LUIS SEPULVEDA ve CARLO PETRİNİ<o:p></o:p></span></strong><br />
<span style="font-size: 13pt;">Can Yayınları, 115 Sayfa<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">ROMAN/HİKÂYE/ANLATI</span></strong><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;"><br /></span></strong></div>
<strong><span style="color: #cc0000; font-size: 13pt;">PERİ GAZOZU, ERCAN
KESAL </span></strong><span style="font-size: 13pt;"> <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 13pt;">İletişim Yayınları, 180 Sayfa<o:p></o:p></span><br />
<div align="center" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">KİTAPLAR HAKKINDA KISA KISA</span></strong><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;"><br /></span></strong></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Mimar, yazar ve eleştirmen olan Elizabeth Farrelly, <strong><i><span style="color: #351c75;">Mutluluğun Sakıncaları </span></i></strong>adlı kitabında; teknolojik ilerleme ve maddi gelişmeye rağmen neden tatmin
olamadığımızın, mutlu olamadığımızın peşine düşüyor ve bize kaybettiklerimizi
hatırlatıyor. İnsanın, doymak bilmez ihtirasları yüzünden devasa boyutlara
ulaşan ekolojik ayak izlerinin doğaya verdiği zararı gözler önüne
seriyor. Çarpık kentleşme, tüketim tutkusu, insansız devasa evler, seçenek
bolluğu, feminizmin çelişkileri, iletişim sorunu gibi birçok hususa gündeme
taşıyor ne geleceğe dair hayallerini anlatıyor. Modernizm ve postmodernizmin sanata ve estetiğe dair çelişkilerini, iyi ve güzel olanın
ayrıştırılması ve çirkinlik anlayışının sunumu üzerinden anlatıyor. </span><span style="font-size: 13pt;">Kitabı
okuyup bitirdiğimde, kadınların iş ve ev hayatında erkeklere nazaran
karşılaştıkları dezavantajların, çocukların sokaklarda oynayacak yer
bulamamalarının, rant için yapılan imar düzenlemelerinin, siyasi popülizm
yalnızca ülkemize ait bir sorun değil, methiyeler düzerek öykündüğümüz bir çok
gelişmiş batı toplumunun da maskelenmiş,
gösterilmeyen/tanıtılmayan yüzünde derin yarıklar açtığını öğrenmiş oldum. Hangi
kitabı tavsiye edersem edeyim, hep bir tereddüt yaşarım. Ancak, bu kitabı
tereddüt etmeden kitaplara kaçan <strong>herkese tavsiye ediyorum</strong>. Not: Yazar aynı
zamanda mimar olduğu için birçok konuyu mimarlık mesleği üzerinden tartışıyor. </span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Sol eğilimli aktivist Luis Sepurlveda ve
Slow Food (Yavaş Gıda) hareketinin kurucusu Carlo Petrini’nin söyleşisi ve yedi başlık altında topladıkları düşüncelere
dair makalelerden oluşan <strong><i><span style="color: #351c75;">Mutluluğa Dair
Bir Düşünce</span></i></strong><i> </i><strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-style: italic; mso-bidi-font-weight: bold;">kitabında, </span></strong>Luis
Sepurlveda’nın düşünceleri oldukça ilgimi çekse de, kitabın tamamını göz önünde
bulundurduğumda <strong>beklentimi karşıladığını söyleyemem.</strong> </span><span style="font-size: 13pt;">İ</span><span style="font-size: 13pt;">lk bölümü</span><span style="font-size: 13pt;"> </span><span style="font-size: 13pt;">oluşturan söyleşileri okurken kitaba konsantre olmakta bir
hayli güçlük çektim. Yabancısı olduğum bir çok isim ve mevzular
arasında kayboldum diyebilirim. </span><span style="font-size: 13pt;">İkinci bölümde; Luis Sepurlveda, hız ve kalkınma hastalığının dayattığı
yaşam tarzının aksine, mutluluğun biraz yavaşlamakla olacağını anlatıyor. S</span><span style="font-size: 13pt;">alyangozun kaplumbağanın üstüne çıkıp da, ‘Ne
kadar hızlı gidiyorsun’ dediği bir öyküsüne atıfta bulunarak, y</span><span style="background: white; font-size: 13pt;">avaşlık aracılığıyla mutluluğu arama düşüncesini ortaya
koyuyor. Bir</span><span style="font-size: 13pt;"> aktivist olarak diktatör diye
isimlendirdiği iktidar sahiplerinin kısa vadede getireceği büyük karlar nedeniyle ülkelerinin zengin kaynaklarını nasıl talan ettiklerini ve endüstriyel üretim nedeniyle çevreye ve gelecek nesillere verdikleri zararları anlatıyor. Rus şair
Vladimir Mayakovski nin “Dur, tıpkı uçurumu hisseden bir at gibi” mısraından yola çıkarak, şöyle devam ediyor; “eğer durursan, en azından düşünme
fırsatın olur, uçuruma doğru koşmanın iyi bir seçim olup olmadığını, başka bir
yol izlemenin yada geri dönmenin daha iyi olup olmayacağını sorabilirsin
kendine. Günümüzde, basit gibi duran ama hiç de öyle olmayan bir yeteneğe, yani
koşumuzu durdurup düşünme yeteneğine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum: Dur ve
bu baş döndürücü yaşam ritmi seni gerçekten bir yerlere götürüyor mu diye
düşünmeye başla; gerçekten mutlu bir insan yazgısına götürebilir mi diye düşün.
(S;43) </span><span style="font-size: 13pt;">Üçüncü bölümde yer alan Carlo Petrini’nin düşüncelerinin çıkış noktası ise
Gastronomi. Herkesin karnını doyurabilme hakkının olduğunun söylüyor ve
mutluluğun yemekle ilişkisini ortaya koyuyor. Kötü beslenme, doğal üretim,
dünyadaki açlık sorunları ile mutluluk ilişkisini anlatıyor. Terra Madre
(Toprak Ana) topluluğunun özellikle Afrika’da gerçekleştirdiği katkısız, doğal tarım
deneyimlerinin başarısını anlatıyor. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Okuduğum diğer bir
kitap ise yönetmen, oyuncu, senarist ve aynı zamanda doktor olan Ercan KESAL’ın <strong><i><span style="color: #351c75;">Peri Gazozu. </span></i></strong>Değerli bir dostum aradı
beni, “bu kez ben sana bir kitap tavsiye edeyeyim,” dedi ve okumam için kitabı
bana gönderdi. Kitap, ismini babasının yapıp sattığı gazozlardan alıyor. Kitabın
hemen hemen her sayfasında ölüm atmosferinin kasveti baskın olsa da, yazarın
üslubu sıcak, naif bir tat bırakıyor. Sohbet tadında, azca tebessüm ettirip,
çokça gözleri dolduran satırlarla, güzel yurdumun yenik düşmüş güzel insanların
yoksulluğunu, bürokrasinin demir kafesi içindeki çaresizliğini, darbeleri,
siyasete adanan genç kurbanları anlatıyor. Tecavüze uğradı diye öldürülen masum
kız çocuklarını, ilaç parası bulunamadığı için hasta döşeğinde ölüme yolcu
edilen çocukları, ölü oğulları ardından gözyaşı döken annelerinin arkasından
ağıt yakıyor. Tıp fakültesini okuduğu öğrencilik yıllarında ve doktorluk
mesleğini yaptığı ilk yıllardaki yaşayıp gördüğü yaşanmışlıkları, çocukluğunda
hafızasında yer eden ve yaşanmış başka bir hikâyeye adını veren bir kelimenin,
bir cümlenin mihmandarlığında aktarıyor bize. Otobiyografik tarzda yazılmış bu
eserle yazar, özellikle 80’li yıllardaki ülkemizin içinde bulunduğu günlere
dair tanıklıklarını yer yer siyasi göndermelerde de bulunarak ortaya koyuyor.
Ancak, bunu yaparken siyasi bakış açısının (yazarla aynı siyasi
bakış açısına sahip olalım ya da olmayalım) gölgesinde bırakmasaydı
keşke demeden kendimi alamıyorum.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Kaçacağım
başka kitaplardan havadisler getirmek üzere hoşça kalın.<o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><br /></span></div>
<div align="right" style="text-align: right;">
<br /></div>
<div align="right" style="text-align: right;">
<span style="font-size: 13pt;">YUNİS
ELMAS<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com36tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-30729774648035328872019-04-01T00:37:00.005+03:002023-04-28T09:11:30.554+03:009- (BENİM) TATAR ÇÖLÜ(M) / DİNO BUZZATİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3ZQBsnhtwDYttAnZa1rX49hRa60Tsm2ie3JKfTGt4YIDPS3jfHDkcgfpr5RXprvTG7vrHTMCeJZeGbnLhtxVVUkzUPnqeu3uSyC34ebIZ7K2U7hksxICOeFeh4XtNeKPf_n7AjRTvWCtgNWDj06pyJnllwcdsx5Y_Pk42eYM6lk8QbLtHSnCN6BcLBA/s600/TATAR%20%C3%87%C3%96L%C3%9C.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="407" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3ZQBsnhtwDYttAnZa1rX49hRa60Tsm2ie3JKfTGt4YIDPS3jfHDkcgfpr5RXprvTG7vrHTMCeJZeGbnLhtxVVUkzUPnqeu3uSyC34ebIZ7K2U7hksxICOeFeh4XtNeKPf_n7AjRTvWCtgNWDj06pyJnllwcdsx5Y_Pk42eYM6lk8QbLtHSnCN6BcLBA/s320/TATAR%20%C3%87%C3%96L%C3%9C.jpg" width="217" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Mezun olup, diplomayı
elime aldıktan sonra, "Senin oğlan işe girmedi mi hala?" şeklindeki
tecessüs dolu suallerin bir şekilde hissedildiği küçük bir ilçede, sırtımda
ağır bir yüktü işsiz olmak. İşi olan herkesin mutlu olduğunu sandığım ayların
ardından, mesleki giriş sınavını kazandığım gün havalara uçmuştum.</span></span></span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Kanatlarım, gövdemden
büyüktü</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span>
</span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Örselenmemişken hayallerim</span>
</span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Ellerim, ekmek tutmayı
öğrendi</span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Budandı ayrıksı
yanlarım. </span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p> </o:p></span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></span></span></span><span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">&&&</span></span></span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Heyecanlı, inançlı,
idealist bir başlangıç zamanla yozlaşıp, ürettiği bahanelerin arkasına sığınır.
Cesaretsizliğin üstünü örter. Alışkanlıkların verdiği güven hissi ve
rahatlık, razı olunan çalışma hayatı olur. </span></span></span></span></div>
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Bazıları için, bu böyledir. Genç yaşta işe başlarsın. Yıllar geçer. Zamanla, daha iyi olacağına olan inancın,
beklentilerin, ufak bir işarette, tam söndü derken alev alan umudun; ömrünün
güzel yıllarında beklemekle kanar. </span></span></span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">&&&</span></span></span></span><br />
<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: ""serif"","serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">-KIRMIZI BÖLÜMLER </span></b><b><span style="color: red; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">SPOİLER İÇERİR –<o:p></o:p></span></b></div>
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Terzi, genç teğmen
Drago'ya kalede uzun süredir görev yapan arkadaşından bahsederken uyarıda bulunur;<em>
“On beş yıl teğmenim, on beş lanet olası yıldır burada ve hâlâ o bilinen
hikâyeyi anlatıp duruyor: Ben geçici olarak buradayım, her an
gidebilirim.”(s.54)</em> <em><span style="color: red;">“Sizin gibilerini daha önce de gördüm’ diye devam etti
komutan.’Yavaş yavaş kalede kalmaya alıştılar, buraya hapsoldular, hiç
kıpırdayamadılar. Sonuçta otuz yaşında kocadılar.”(s.141)</span></em></span></span></span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Okuduğumda, Dino
BUZZATİ’nin “Tatar Çölü” kadar çok az kitap yaralamıştır beni. Kendime itiraf
etmekten korkarım ki, dışarından bakınca binası tam da bir kaleye benzeyen iş
yerim, bir türlü gelmeyen düşman askerlerinin beklendiği Bastiani Kalesi olmuş, bende
bu kalede, dört ay sonra giderim deyip de, gereken adımı bir türlü atmayan, alışkanlık ve rehavetin güven veren sıcak koynunda ileride parlak
bir kariyeri olacağını, zaferle sonuçlanacağını umduğu askerî başarıları
düşünerek bir ömür tüketen Teğmen Giovanni Drago olmuşum. </span></span></span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><i><span style="background: white; color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">“Tüm bunlar
artık ona aitti ve bunları terk etmek Drogo’ya acı verecekti. Aslında o bunu
bilmiyordu, ne gitmesinin kendisine nasıl bir çaba gerektireceğinden, ne de
kaledeki yaşamın günleri, birbirinin tıpkısı günleri, baş döndürücü bir hızla
yutup gittiğinden haberdar değildi. Dün ile evvelsi gün birbirinden farksızdı,
onları birbirinden ayırt edebilmesi olanaksızdı; üç gün önce olmuş bir şey de
yirmi gün önce olmuş bir şey de sonuçta ona eskiden olup bitmiş bir şey olarak
görünüyordu. Böylece o ayırdına varamadan zaman akıp gidiyordu. (S;73)” "O
ki, düşmanı bekleme uğruna yaşamın en güzel şeylerinden feragat etmiş, o ki,
otuz yıldır yalnızca bu umutla beslenmişti, şimdi tam savaşın başlayacağı
zamanda kovuluyor muydu yani?" (S;218)</span></i></span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><i><span style="background: white; color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><br /></span></i></span></span></span>
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"></span></span></span><br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">-SPOİLER SONU -</span></b><span style="font-family: "Times New Roman","serif";"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">&&&</span></span></span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Ne diyelim. Ekmeğin
aslanın midesine indiği zor günlerde, birçok kişi için haklı olarak
“şımarıklık” sayılacak bu mızmızlanmaya son verip yine de şükür (mü)
diyelim. </span></span></span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Başka bir yazıda
görüşmek üzere hoşça kalın.</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p> </o:p></span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">YUNİS ELMAS</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></span></span></span></div>
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;">
</span></span></span>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "times new roman";"><span style="font-size: small;">
<o:p></o:p></span><span style="font-size: small;">
</span></span></span></span></span></div>
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;">
</span></span></span>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><u><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Alıntı Yapılan
Kitap: </span></u>
</span></span></span></div>
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;">
</span></span></span>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Tatar Çölü, Dino
BUZZATİ</span>
</span></span></span></div>
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;">
</span></span></span>
<br />
<div class="MsoNoSpacing" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;"><span style="background: white; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İletişim
Yayınları </span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></span></span></span></div>
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;">
</span></span></span>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "times" , "times new roman" , serif;">
<span style="font-family: "times new roman"; font-size: small;">
</span></span> </span> </span> </div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com34tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-67213774015082310452019-03-04T00:03:00.001+03:002020-01-07T15:39:06.428+03:00OKUDUĞUM KİTAPLAR (ŞUBAT 2019)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNGim5IGKBdyoO4cnpfGwdE1XO8YjtcrzrDo-LYDGCnxzgX0Wp6CD8zHdlLjoRPQ3plt5pmozUk1YRItqljCjJM7AxaaOcU20jGQ8hA2wI7psvwlOnt5ZKDQWBXQWFvigguXyaaP6ZJqqL/s1600/OKUDU%25C4%259EUM+K%25C4%25B0TAPLAR+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="764" data-original-width="1003" height="303" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNGim5IGKBdyoO4cnpfGwdE1XO8YjtcrzrDo-LYDGCnxzgX0Wp6CD8zHdlLjoRPQ3plt5pmozUk1YRItqljCjJM7AxaaOcU20jGQ8hA2wI7psvwlOnt5ZKDQWBXQWFvigguXyaaP6ZJqqL/s400/OKUDU%25C4%259EUM+K%25C4%25B0TAPLAR+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;"><br /></span></strong>
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">DÜŞÜNCE/DENEME</span></strong><span style="font-size: 13pt;"> <o:p></o:p></span></div>
<br />
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="color: #cc0000;"><strong>KAPIMIZDAKİ
YABANCILAR, ZYGMUNT BAUMAN</strong></span> <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;">Ayrıntı
Yayınları, 93 Sayfa<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div style="line-height: 115%;">
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="color: #cc0000;"><strong>İNSAN
OLMAK, ENGİN GEÇTAN</strong></span> <o:p></o:p></span></div>
<span style="font-size: 13pt;">Remzi Kitapevi, 192 Sayfa </span>(Satışta
olan Metis Yayınları) <o:p></o:p><br />
<strong><span style="font-size: 13pt;"></span></strong><br />
<div style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">ROMAN/HİKÂYE/ANLATI</span></strong><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: #cc0000;"><strong>REFET, FATMA ALİYE</strong></span> <o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;">İş
Bankası Kültür Yayınları, 152 Sayfa<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div style="line-height: 115%;">
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="color: #cc0000;"><strong>YILKI
ATI, ABBAS SAYAR<o:p></o:p></strong></span></span></div>
<span style="font-size: 13pt;">Ötüken Yayınları, 112 Sayfa<o:p></o:p></span><br />
<br />
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">KİTAPLAR
HAKKINDA KISA KISA</span></strong><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Zygmunt BAUMAN
okumayı seviyorum. Keşke biraz daha yaşasaydı da biraz daha yazsaydı. <i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: #351c75;"><strong>Kapımızdaki Yabancılar</strong></span></i> kitabında,
batının göçmen ve mültecilere olan bakış açısını eleştirel bir üslupla
inceliyor. Bauman'ın daha önce okuduğum bazı kitaplarına göre biraz geride kalsa da, bu alanda okuma yapacaklar için yine de tavsiye edebilirim. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Engin GENÇTAN’ın <i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: #351c75;"><strong>İnsan Olmak</strong></span> adlı </i>kitabını 1999 yılında
öğrenci harçlığımla almıştım. Tam yirmi yıl bekledi kütüphanemin raflarında.
Okumak bu aya nasipmiş. Kitap insan psikolojisi ve davranışları üzerine oldukça doyurucu tespitler içeriyor. Özellikle “Birey
ve Toplum” ve "Yaşam ve Ölüm” adlı makalelerini çok beğendim. Ancak, katılmadığım fikirleri de yok değil. Bunlardan biri, kitapta yer alan hemen hemen tüm yazılarda, yetişkin karakteri ve davranışları altında yatan nedenin çoğu defa bilinçaltında,
çocuklukta yaşananlar olduğu tezinden hareket etmesi ve neredeyse bunu kesin
bir yazgı olarak görmesi (ki bunu son makalesinde reddediyor gözükse de) benim
çok da benimsediğim bir bakış açısı değil. Kötü yaşanan her çocukluk, geçmiş
yaşantı, gelecek için bir damga, tutsak edici bir kader olmak zorunda değil
diye düşünüyorum. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Fatma ALİYE’ nin <i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: #351c75;"><strong>Refet</strong></span>'i; </i>iyi ki okumuşum dediğim romanlardan
biri oldu. Refet, dış görünüş olarak pek de güzel olamayan, zayıf, hatta çoğu
defa hastalıklı, ancak irade olarak sağlam, güçlü, gururlu bir kız çocuğu. Asla
pes etmiyor, dilenmiyor. Doğru bildiği yoldan taviz vermiyor. Annesi<span style="color: black;"> Binnaz Hanım'ın gayretiyle, </span>yoksulluk içinde mücadele
ediyor. Yaşadıkları ile bize, bir kız çocuğunun yoksulluğun pençesinde hayatta
kalmak ve kendi ayaklı üzerinde durabilmek için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Her
ne olursa olsun inancınızdan, hayallerinizden vazgeçmeyin diyor. Çalışır,
mücadele ederseniz başarırsınız, kimseye muhtaç olmazsınız diyor. Kimseye
muhtaç olmamak, annesini rahat ettirebilmek, <span style="color: black;">herkes
tarafından hürmet görmenin yalnız güzellikle olmayıp, çalışmakla, kazanmakla,
öğrenmekle de olacağını göstermek, bunun için öğretmen olmak, </span>bu ülkenin
çocuklarına yararlı olmak istiyor<span style="color: black;">. Refet’e itirazım
var mı diye soracak olursanız, var. Ancak bu tehlikeli konulara girmeyeyim. Zaten bazı konularda Refet'de arkadaşı Şule ve annesiyle zaman zaman tartışıyor. Daha fazla yazıp sözümü tüketmeyeyim. Daha
geniş bir yazıda “Refet” boğumun konuğu olacak zaten.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Abbas SAYAR’ın
<em><strong><span style="color: #351c75;">Yılkı Atı</span></strong></em> da iyi ki okumuşum dediğim bir roman oldu. Kitap, içeriğindeki
küfür ifadeleri nedeniyle çok tepki almış. Belki 12 yaş altı çocuklar için
rahatsızlık verici olabilir ancak daha büyük yaş çocuklar ve yetişkinler için hikâyenin anlatıldığı yer ve ortam açısından
çok da yadırganacak bir durum olmadığını düşünüyorum. Konusu itibarıyla, güçten düşüp, artık
kendisinden beklenen faydayı sağlayamayacak yaşa geldiğinde, yiyeceği otun ve samanın
hesabı yapılıp yılkıya bırakılan bir atın, Doru Kısrak’ın hikayesi anlatılıyor.
Aslında, Doru Kısrak’ın değil, insanoğlunun nankör yüzü teşhir ediliyor. Diğer yandan da, zor şartlar altında hayatta
kalma mücadelesi, özgürlük tutkusu anlatılıyor. Kitabı okurken, çevremde
emekliliğe ayrılmış, bakıma muhtaç hale gelmiş, ihtiyarlamış, sağlam ve
sağlıklı iken birden zayıf düşmüş, işsiz kalmış, bu yüzden yılkılığa terkedilmiş o kadar çok insanın varlığını fark etmek üzücü oldu benim için. Bu kitap hakkında da şimdilik
bu kadar. Yazılacak, konuşulacak çok şey var aslında. Belki ileride tekrar
inşallah. (Daha geniş bir bir yazı için <a href="https://kitaplarakacanlar.blogspot.com/2019/04/yilki-ati-abbas-sayar-ussugunoglu.html" target="_blank">bakınız</a>)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;">Kaçacağım başka kitaplardan havadisler getirmek üzere hoşça kalın.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div align="right" style="text-align: right;">
<span style="font-size: 13pt;">YUNİS
ELMAS<o:p></o:p></span></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com29tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-52394668458506250252019-02-25T11:30:00.000+03:002019-03-02T23:44:34.759+03:00BİR KİTAP BİR ALINTI- 7 (SAHİP OLMAK YA DA OLMAK-ERICH FROMM)<div style="text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4YEV7xKw7uPs2wlIqU9_cy0mXw1f-HyeKFh_u7qKYIGCn2zCIQREOlDvBlxDxdXn10b_hy4VbM5lsiKv0pyvrmsalmMG-rWc9v2pE__n7fC3E3QTubJjC9GJOrvZC0NvnHgLKKZpa8ffs/s1600/SAH%25C4%25B0P+OLMAK+YADA+OLMAK%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="515" data-original-width="558" height="368" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4YEV7xKw7uPs2wlIqU9_cy0mXw1f-HyeKFh_u7qKYIGCn2zCIQREOlDvBlxDxdXn10b_hy4VbM5lsiKv0pyvrmsalmMG-rWc9v2pE__n7fC3E3QTubJjC9GJOrvZC0NvnHgLKKZpa8ffs/s400/SAH%25C4%25B0P+OLMAK+YADA+OLMAK%25C4%25B1.JPG" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Mülkiyete olan bağlılık,
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki on yıl içinde ortadan kalkmış gibiydi.
Önceleri “eski güzeldir!” sloganı ile herkes, sahip olduğu şeyleri saklamak,
onlara bakmak ve kullanabildiği kadar kullanmak tutumundayken, savaş sonrasında
bu anlayış değişmiştir. <strong>Günümüzde ise herkes, sanki atmak için satın alıyor
gibidir. Günün moda düşüncesi “kullan, tüket ve at!” biçiminde gösteriyor
kendini. Yeni bir şey, otomobil, elbise veya teknik bir araç alındıktan sonra,
kullanımdan sıkılan ve bıkan kişi, piyasadaki en yeni modellere sahip olmak tutkusuyla
yanmaya başlar. Bunun için de eskisini atar veya yenisi ile değiştirir. “Yeni
olan güzeldir!” anlayışı, yani kazanmak, elde etmek, kullanmak ve atmak, çağdaş
yaşam düşüncesini belirleyen en önemli etkendir.</strong> </span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Günümüz tüketimci
tavrını en iyi açıklayan örnek, bir arabaya sahip olmaktır<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>(…) Bir otomobile sahip olmak, bunu başarmış
olanlar için, yaşamın en zorunlu öğelerinden biridir. Otomobile sahip olmak
isteyenler ise (…) bunu mutluluğa ulaşmanın tek yolu olarak değerlendirirler.
Ama elde ettikten sonra, kişilerin kendi araçlarına olan ilgilerinin çok derin
ve sürekli olmadığı görülür. Otomobil sahipleri bir-iki yıl sonra,
otomobillerinin dış görünüşü değişik olan yenileri ile değiştirmeye ve bu arada
karlı bir ticaret yapmaya çalışırlar. Büyük bir oyuna benzeyen bu duygusal
mücadelenin sonunda elde edilen şey, yeni marka bir otomobilden başka bir şey
değildir. (…) Otomobil, bağlı olunan herhangi bir nesne değildir. Toplumdaki
yerin, benliğin ve kişinin başkalarını etkileme gücünün bir göstergesi haline
dönüşmüştür. (…) (S; 104,105) </span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">&&&</span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Frankurt Okulu teorisyenlerinden Erich FROMM'un, 2013 yılında okuduğum ve bazı fikirlerine katılmasam da, altını çizdiğim satırlara tekrar tekrar dönme ihtiyacı duyduğum "Sahip Olmak Ya Da Olmak" adlı kitabından, t</span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 17.33px;">üketim bağımlılığı ve insanın hedonist yanının kışkırtılmasına ilişkin seçtiğim </span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">bir bölümü paylaştım sizinle. </span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"></span><br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Erich Fromm, tüketici tavrını "otomobil" ile örneklendirmişse de, günümüzde bu örnekler daha çok çeşitlenmiş (otomobilin yanı sıra, cep telefonu, giyim ve aksesuardaki marka tercihleri, oturulan semt vs..) ve etkisi altına aldığı her gelir seviyesinden insanlar, tüketim nesneleriyle görünür olma telaşı ve anlam arayışı içine giriyorlar. Ve bu durum, sanki salgın bir hastalık gibi her geçen gün daha da çok kitleyi etkisi altına alıyor. </span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Başka bir yayında görüşmek üzere hoşça kalın. </span> </div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><br />
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Sahip Olmak Ya Da Olmak; Erich FROMM</span></span></div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Alıntı Yapılan Baskı; Arıtan Yayınları, Çev: Aydın ARITAN, 271
sayfa </span><br />
</span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Yeni Baskı; Say Yayınları, Çev; Aydın ARITAN, 256 sayfa</span></span></div>
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt; line-height: 115%;">
</span>KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com32tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-34584060966452147582019-02-11T00:00:00.001+03:002019-02-11T00:00:58.097+03:00 BİR ŞEY BULUNMADIĞI SÜRECE SOYLU KARDEŞLİK SÜRER (SİERRA MADRE HAZİNELERİ)<div style="text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjH5l8h5UCJr6Y35JiG4Z_So2SBhh-V4nGVaoeXCc-o1a_iyior2Em7vm_xNjol3AtQuaRRU3JPPE6wt9grlcL1GkCsyhMjXpK6mnlv9yGRaNabKXNL1MrUX7jOPU_zQKyaAPlab84fbe22/s1600/SD%25C4%25B0ERRA+MADRE+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="709" data-original-width="497" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjH5l8h5UCJr6Y35JiG4Z_So2SBhh-V4nGVaoeXCc-o1a_iyior2Em7vm_xNjol3AtQuaRRU3JPPE6wt9grlcL1GkCsyhMjXpK6mnlv9yGRaNabKXNL1MrUX7jOPU_zQKyaAPlab84fbe22/s400/SD%25C4%25B0ERRA+MADRE+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" width="280" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">John Huston’un yönettiği, </span><span class="st1"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">B. Traven'in
“Altın Hazineleri” adlı kitabından uyarlanan </span></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">1948 yapımı (IMDB Puanı 8,5) Sierra
Madre Hazineleri adlı film; altın aramak için zorlu tepeleri
aşan Dobbs, Curtin ve İhtiyar Howard’ın, altınlar çoğaldıkça, dostluklarının ve
güven ilişkilerinin nasıl sorgulanır hale geldiğini ve düşmanlığa kadar
dönüştüğünü anlatıyor. Arzu ve isteklere dur diyememenin, insan karakteri üzerindeki dönüştürücü etkisini,
şüphenin ve hırsın bir kurt gibi insanın içindeki erdemleri kemirip
kuruttuğunu, buna rağmen dürüstlüğünden taviz vermeyen ve tamahkâr olmayan
kişilerin altını kaybetseler bile hayatlarının gerçek hazinelerine
kavuşacaklarını anlatan etkili sahneler ve diyaloglar
içeriyor.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İş bulmak için Meksika’ya gelen, ilk günlerini sefalet içinde dilenerek geçiren Dobbs, arkadaşı Curtin’e
rastlar. Birlikte işe girerler, ancak çalıştıkları işten emeklerinin karşılığı
parayı almakta zorlanırlar. Bir barda otururken, tepelerin altın hazineleri ile dolu olduğundan
bahseden ve masrafları karşılayacak parayı bulsam altın aramaya çıkardım diyen
ihtiyar Howart’ın konuşmalarına kulak kesilirler. İşittikleriyle yeni bir kapı açılır. Dobbs’un son parasını
yatırdığı piyangodan ikramiye de çıkınca, bu kapı için aralarında bir engel kalmaz.
Dobbs ve Curtin, yanlarına bölgeyi iyi bilen Howard’ı da alarak altın bulmak
için yola çıkarlar.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Büyük umutlarla, zorlu birçok engeli aşan üç
arkadaş, yeni bir sınavın arifesindedirler artık. Altınların çoğalması, aynı
hedef için birlikte yola çıkan üç arkadaşı geçilmesi daha zor engellerle,
nefsin tuzaklarıyla karşı karşıya bırakacaktır.</span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Filmde Yer Alan Ana Karakterler:</span></b><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Fred Dobbs</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">: Altının cazibesi ve zengin olma hayali karşısında
bir insanın aşama aşama nasıl dönüştüğünün ve bu imtihanı nasıl kaybettiğinin
prototipidir. Piyangodan çıkan parasının tamamını arkadaşı ile yapacakları iş
için ortaya koyan bir insan iken şüphelerinin ve hırsının kurbanı olur.</span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Bob Curtin:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"> Dürüstlüğünden ve adalet anlayışından hiç bir zaman
taviz vermez. Onun hayali daha fazlasına değil, bir çiftliğe ve bu çiftliği
neşelendirecek bir aileye sahip olmaya yetecek bir zenginliğe sahip olmaktır.</span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İhtiyar Howard:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"> Yaşadığı tecrübeler ve anlattıkları ile filmin bilge
kişisidir. Altının nerelerde olduğu ve nasıl bulunacağı hususunda bilgili
olmasına ve bir çok defa da kendisi için yeterli altını bulmasına rağmen içinde
bulunduğu sefaleti şöyle açıklar: “Alaska’da toprağı kazdım. Kanada’da ve
Colorado’ da. Sonra eve döndüm. Ve yakalandığım bu sıtmadan neredeyse
kurtuldum. Kaliforniya’da ve Avustralya’da da kazdım. Kısacası tüm dünyada.
Altın insan ruhuna neler yapar bilirim. Zengin ölen bir maden arayıcısı şimdiye
dek duyulmamıştır. Servet yapan başkalarını da bulacağından emindir. Bende
istisna değilim. Şu anda kemirilmiş kemik gibiyim ama o ruhun kaybolduğunu
sanmayın. Masrafları paylaşacak biri olsa kazmayı omuzlamaya hazırım.”</span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">James Cody:</span></b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"> Zengin olma hayali yüzünden, çiftliğinden,
bahçesinden, eşi ve çocuğundan ayrılır. Kasabada Curtin’ e rastlar ve altın
arayıcısı olduğundan şüphelenerek onu takip eder. Altın arama işine o da ortak
olmak ister.</span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İnsana Ne Kadar Altın Lazım:</span></b><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İnsanoğlunun doyumsuzluğu ve mal
mülk arzusunu bir hadis şöyle ifade ediyor; “Âdemoğlunun
bir vadi dolusu altını olsa iki vadi olmasını ister. Onun ağzını ancak toprak
doldurur.” </span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Howard, insanın daha fazlasını elde etme isteği
karşısında düştüğü durumu çevresindekilere şöyle anlatır: “Altın şeytani bir şeydir. Kendi
kendine 25.000 Doların sana yeteceğini söylersin. O halde yardım et Tanrım der,
yemin edersin. İyi bir teklif. Gözü kararmış şekilde altı ay çalıştıktan sonra
erzak azalır, hiçbir şey bulamazsın, sonunda 15.000, ardından 10.000 dolara
düşersin. En sonunda dersin ki, Tanrım ne olur 5.000 Dolarlık bulayım, bundan
sonra senden asla bir şey istemeyeceğim. (…) 5.000 Dolar bu batakhanede çok
gibi görünüyor. Ama gerçekten voliyi vurursan yerinden kıpırdayamazsın bile.
Ölüm tehlikesi bile seni 10.000 Dolar daha fazlasından alıkoyamaz. 10.000 Dolar
olunca 25.000 istersin. 25.000 olunca 50.000, 100.000 istersin. Tıpkı
rulet gibi. Bir kere daha. Her zaman bir daha.”</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Bu sahne bana Tolstoy’un “İnsana Ne Kadar Toprak
Lazım” adlı hikayesinde daha fazla toprağa sahip olmak için daha çok açılan ve
kendine sınır koyamayan Pohom’un akıbetini hatırlatıyor. Pohom’un uşağının
elinde kürek, mezar kazarken söylediği gibi: Daha fazlası değil, üç arşınlık
toprak parçası yetmişti Pohom’a.</span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Bir Şeyler Bulunmadığı Sürece Soylu Kardeşlik Sürer:</span></b><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Howard; altın aramak için ortaklık kurup beraber yola
çıkan insanlarla ilgili olarak, “Ortaklar her hata için birbirlerini suçlarlar.
<b>Bir şeyler bulunmadığı sürece soylu kardeşlik sürer. Ama altın çoğaldığında
belalarda başlar</b>.” diyerek bu işe heves edenlere tecrübelerini aktarır.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Dobbs, Curtin ve Howard’ın, buldukları altının henüz
çoğalmadığı günlerde, ne zaman paylaşım yapacakları ve aralarında altınları
kaçıracak kimsenin herhalde bulunmayacağı üzerine sohbet ederlerken, “Ruhunda
hırsızlık olan biri bunu düşünür ancak” diyen Dobss’a, “Şu anda zahmete
değmez. Ama altının miktarı 300 onsa vardığında bunları düşünmeye başlarsın.” diye
karşılık verir Howard. Daha yolun başında, arkadaşları bu kötümser
düşüncelerinden dolayı ihtiyarı suçlasalar da, zaman Howard haklı çıkaracaktır.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Nice dostluklar vardır, ganimetin şehvetli
gülümseyişine ve elde edilebilme imkânının yakınlığına karşı koyamayıp
tutkularının ve hırslarının esiri olanlar yüzünden bozulmuştur. Bu zor bir
imtihan. Kolay olsaydı eğer Uhud savaşında, peygamberimizin uyarılarına
rağmen, ganimet kaygısıyla tepede bekleyen okçular bulundukları yeri terk
ederler miydi hiç.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Devletin bekası içinde bile olsa kardeş katlinin vacip
görüldüğüne, taht için şehzadeler arasında çıkan kavgalara, güçsüz ve mağdur
iken birbirine kenetlenmiş, beraber saf tutmuş insanların, güç ve imkân
karşısında çözülüp ayrıştıklarına, mirasın olduğu yerde kardeşlerin birbirine
düşman kesildiğine, az bir sermaye ile kurulan küçük ortaklıklarının işler
büyüyünce bozulduğuna şahit olduk.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Kardeşlik, kanaat, liyakat, bir olmak tutunulan dallar
iken, pastadan pay almak, güce sahip olmak ve kariyer için, her türlü ilişkiyi
matematiğe indirgeyen, en yüksek sonuca ulaşmak için pratik yöntem olarak
ortak paydayı azaltmaktan başka çözüm yolu tercih etmeyen insanlara daha çok rastlar
olduk. </span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">“Karnın Yardım Kazmayınan Belinen /Yüzün Yırttım
Tırnağınan Elinen”</span></b><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Altın toplama işi bitince, bir an önce
toparlanıp gitmeleri gerektiğini söyler Dobbs. Howard, altın aramak için talan ettikleri yerleri göstererek, “Dağı eski haline getirmek ve
madeni yıkmak bir hafta sürer (…) Onu yara bere içinde bıraktık, yaralarını
kapamak bizim görevimiz. Bize verdikleri karşısında şükranlarımızı sunmak için
en azından bunu yapabiliriz.” diyerek itiraz eder ve arkadaşlarını durdurur.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Batı aydınlanma düşüncesinin yücelttiği insan,
Tanrı’nın yerine kendisini koyunca, yeryüzünü de kendisi için tüketilebilir bir
meta olarak görmeye başladı. Yeryüzünün kendisine emanet edildiğini unuttu.
Bugünkü ekonomik sistem ve yaşam tarzının temel mottosu sınırsız tüketim ve
sınırsız üretim olunca ekolojik denge bozuldu, insanın doğada yarattığı
tahribatlar geri dönüşümü zor yaralar açtı, havanın, suyun ve toprağın
zehirlenmesine, kirlenmesine neden oldu. Sanayi artıkları, çevre kirliliği,
global ısınma, iklim değişikliği, genetiği değiştirilmiş ürünler çağımızın
çözümü zor problemleri olarak karşımızda durmaktadır.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Bu
yüzden, Veysel’in dediği gibi, bizi gül ile karşılayan toprağı sadık bir yar
bilmek gerek. Onu imar ile yükümlü olduğumuzu
unutur da, arzularımızın tatmini için tahrip etmeye devam eder isek,
gelecek günler çocuklarımız için yaşanabilir olmaktan çıkacaktır şüphesiz.
Rabbim bizi bunun sorumluluğundan korusun.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;">Hiç akıldan çıkarmamak gerekir ki; “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır </span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 18.05px;">(Rum Suresi 41)</span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 18.05px;"> </span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 13pt;"> </span><br />
<br />
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Maddi Bir Zenginlik, Hayatımızın
Gerçek Hazinelerinden Ayrılmaya Değmez:</span></b><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Sahip olduklarımızın kıymetini bilemeyip, bunları da
kaybetmemize sebep olacak hayallerin, nefsimizin tatminini için sahip olmak
istediklerimizin peşinde savrulduğumuz oluyor. Çoğu defa ilk rüzgârda kopup
düşecek olanlar için, içimizi ısıtmayacak elbiseler için, su üstünde kalan
köpük misali ameller için, ailemizi, dostlarımızı ihmal ettiğimiz, yapmaktan
hoşlandığımız şeyleri ertelediğimiz, ideallerimizden, hayallerimizden
vazgeçtiğimiz oluyor.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Curtin’in hayali bir arazi alıp meyve yetiştirmektir.
Bunun sağlayacak paranı temini için altın aramaya çıkar. Oysa Curtin’in
hayaline zaten sahip olan James Cody, eşini ve çocuklarını, çiftliğini,
bahçesini bırakıp, daha fazla zengin olmak hayali ile altın aramaya çıkar.
Yönetmenin bu iki karakteri bir araya getirmesi oldukça manidar. Birinin daha
fazlası için terk ettiği, diğeri için en büyük hayal.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Elimizdekinin kıymetini bilmeyişimiz, çokça
karşılaştığımız bir durumdur bu.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Film boyunca beni en çok etkileyen sahne, haydutlar
tarafından öldürdükten sonra James Cody’in cebinden çıkan mektupta karısı
Helen’in yazdıkları oldu:</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">“Sevgili Jim. </span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Mektubun yeni geldi. Sessiz
geçen onca aydan sonra senden haber almak öyle güzel oldu ki, o vahşi yerlerde
mektup atacak posta kutularının olmadığının elbette farkındayım. Ama bu seni
merak etmekten beni alıkoymuyor. Küçük Jim iyi. Ama oda benim kadar babasını
çok özlüyor. “Babam ne zaman eve gelecek?” diye sorup duruyor. Bu kez iyi bir
şeyler bulamazsan tekrar gitmeyeceğini söylüyorsun. Ne kadar mutlu olduğumu
kelimelerle anlatamam. <b>Artık sana söyleyebilirim, ne kadar büyük olursa olsun
maddi bir zenginliğin bu ayrılığın acısına değeceğine asla düşünmüyorum.
</b>Buralar bu yıl daha da güzel. Harika bir bahar yaşadık. Ilık yağmurlar yağdı ve
don olmadı. Meyve ağaçları çiçeğe bürünmüş durumda. Yukarı bahçe alev alev
sanki. Aşağı bahçe ise kar fırtınasından kalmış gibi. Herkes iyi bir mahsul
bekliyor. Umarım hasat için dönersin. <b>Elbette istediğin zenginliğe de ulaşacağını umuyorum. Şansın sana gülmesinin tam vakti. Eğer gülmezse hayatının gerçek hazinelerini bulduğunu sakın unutma. </b></span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Sonsuza dek senin olan
Helen</span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">”</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Helen’in dediği gibi ne kadar büyük olursa olsun maddi
bir zenginliğin, bizi hayatımızın gerçek hazinelerinden ayırmaya değeceğine
inanmıyorum.</span><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">UYARI: </span></b><br />
<br />
<b><span style="color: red; font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><span style="color: red;">FİLMİN SONU HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMAK
İSTEMEYENLER BURDAN SONRASINI OKUMAYABİLİRLER:</span></span></b><br />
<br />
<b><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İşte Sahip Olduklarımız, Bir Varmış Bir Yokmuş:</span></b><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Dobbs, şüphelerinin ve hırsının kurbanı olup, arkadaşı
Curtin’i yaralayarak (öldürdüğünü zannederek) altın tozlarını kaçırır ancak
haydutlar tarafından yakalanır ve öldürülür. Haydutlar, eşeklerin sırtındaki
içi altın dolu postu, ağır çeksin diye konmuş kum torbalarıyla doldurulduğunu
zannederler ve postları bırakıp eşekleri alırlar. Howard ve Curtin, Dobbs’un
haydutlar tarafından öldürüldüğünü ve altın tozlarıyla dolu postları
bıraktıklarını öğrenince altınların peşine düşerler. Ancak altın tozları
fırtınanın etkisiyle toplandıkları tepelere çoktan geri gitmiştir.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Howard bu durum karşısında, “Gülelim Curtin, bize
yapılan bir şaka bu. Tanrı, kader veya doğanın şakası. Altın onu bulduğumuz
yere döndü! Bu şaka, on aylık çalışma ve ıstıraba mal oldu!” der ve Curtin ile
birlikte akıbetlerine bakıp kahkahalar ile gülmeye başlarlar. Filmin final
sahnesidir bu. Altını kaybetmeleri her ikisine de gerçek hazineleri için yeni
bir yolculuğa çıkmalarına vesile olur.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Hayatımızın gerçek hazinelerine tutunup, onlara sahip
çıkmamız dileği ile.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">İyi seyirler.</span><br />
<br />
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">YUNİS ELMAS </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><strong>Sierra Madre Hazineleri (The Treasure Of The Sierra
Madre)<o:p></o:p></strong></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><strong>Yönetmen: John HUSTON Yapım Yılı:1948</strong></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"><strong>Oyuncular:</strong></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;"></span><span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Humphrey Bogart (Fred Dobbs)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Tim Curtin (Bob Curtin)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Walter Huston (İhtiyar Howard)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , "serif"; font-size: 13pt;">Burce Bennett (James Cody)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 3; text-align: justify;">
</div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com36tag:blogger.com,1999:blog-5981545234935137990.post-78252793366420842732019-02-04T08:48:00.000+03:002019-05-20T11:29:12.244+03:00OKUDUĞUM KİTAPLAR (OCAK 2019)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYc0Eo_VsA2dNrOl_iPZIbJclm4rhC3idPepWbgFjccSEl-ySq9weM6GOT8K5lgSj0gE762Fg0kB78FNzZj9hPn0dx9PtLHFrb3M5QL-TcB5uL7hFi6XYsfJe63Wm_AOZscIWjpJPkADYY/s1600/son+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="615" data-original-width="829" height="296" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYc0Eo_VsA2dNrOl_iPZIbJclm4rhC3idPepWbgFjccSEl-ySq9weM6GOT8K5lgSj0gE762Fg0kB78FNzZj9hPn0dx9PtLHFrb3M5QL-TcB5uL7hFi6XYsfJe63Wm_AOZscIWjpJPkADYY/s400/son+Ekran+Al%25C4%25B1nt%25C4%25B1s%25C4%25B1.JPG" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: #351c75;"><strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">DÜŞÜNCE/DENEME</span></strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;"> </span></span></div>
<span style="color: #351c75;">
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="line-height: 115%;">
<b><span style="color: #990000; font-size: 13pt; line-height: 115%;">GÜNAH
KEÇİSİ, CHARLIE CHAMPBELL </span></b><br />
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="color: black;">Ayrıntı
Yayınları, 160 Sayfa</span></span><br />
<br />
<b><span style="color: #990000; font-size: 13pt; line-height: 115%;">MAĞDURUN DİLİ, NURDAN GÜRBİLEK </span></b></div>
<div style="line-height: 115%;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">Metis Yayınları, 176 Sayfa</span></span><br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;"><o:p></o:p></span></span> </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: black;">
</span><strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">ROMAN/HİKÂYE/ANLATI</span></strong><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></div>
<span style="color: #351c75;">
</span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: black;">
</span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<span style="color: black;"></span> </div>
<b><span style="color: #990000; font-size: 13pt;">ZEYTİNDAĞI, FALİH RIFKI
ATAY </span></b><br />
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><span style="color: black;">Pozitif
Yayınlar, 176 Sayfa<o:p></o:p></span></span>
<br />
<br />
<b><span style="color: #990000; font-size: 13pt; line-height: 115%;">AYLAK ADAM, YUSUF ATILGAN</span></b><br />
<div style="line-height: 115%;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">Can Yayınları, 192 Sayfa</span></span><br />
</div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<strong><span style="color: #351c75; font-size: 13pt;">KİTAPLAR HAKKINDA KISA KISA</span></strong><span style="font-size: 13pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: black;">
</span></div>
<div align="center" style="text-align: center;">
<span style="color: black;"></span> </div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">Bu ay okuduğum
kitaplar arasında en beğendiğim Charlie CAHAPBELL’in</span> <em><b><span style="color: #351c75;">Günah Keçisi</span></b><span style="color: black;"> </span></em><span style="color: black;">oldu. Kitap hakkındaki
değerlendirme yazıma </span><a href="https://kitaplarakacanlar.blogspot.com/2019/01/gunah-kecisi-charlie-campbell.html" target="_blank"><span style="color: blue;">(buradan)</span></a><span style="color: black;"> ulaşabilirsiniz.</span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">Nurdan GÜRBİLEK, <b><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="color: #351c75;">Mağdurun Dili</span></i></b></span><span style="color: black;"><span style="color: #351c75;">’</span> nde
Dostoyevski'nin, Oğuz Atay'ın, Yusuf Atılgan'ın eserlerinde dışlanmış, fark
edilmemiş ya da kendisini toplum dışına sürüklemiş karakterleri analiz
ediyor. Eserlerinden yola çıkarak Cemil Meriç'in
çelişkilerini, yalnızlığını anlatıyor. Yeraltından Notlar, Budala,
Ezilenler, Ecinniler, Tutunamayanlar, Anayurt Oteli, Aylak Adam gibi romanları
okuduysanız ya da okumayı düşünüyorsanız bu kitap ilginizi çekecektir.</span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">Falih Rıfkı ATAY, birinci
dünya savaşının çıktığı günlerde yedek subay olarak Kudüs’e yakın bir
yerdeki Zeyindağı’nda bulunan Cemal Paşa'nın karargâhına tayin olur.
Yazar, <em><b><span style="color: #351c75;">Zeytindağı</span></b></em></span><span style="color: black;"><span style="color: blue;"> </span>kitabıyla, o günlere dair
anılarını, askerimizin</span><em><span style="color: black;"> </span></em><span style="color: black;">Yemen’de, Aden’de, Kanal’da, Gazze’de, Arap
Çölleri’nde yaptığı fedakârlığı ve kahramanlıkları anlatırken aynı zamanda Arap
toplumunun Osmanlıya ve Türklere olan bakış açısını, Osmanlının birinci dünya
savaşına giriş sürecini, bu dönemdeki yöneticilerin zafiyetlerini,
yaşadığı ve şahit olduğu olayların üzerinden öznel bir
üslupla ortaya koyuyor.</span></span><br />
<br />
<span style="background-color: white;"><span style="color: #351c75;"><b><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 13pt;"><span style="color: #351c75;">Aylak Adam</span></span></i></b><i><span style="font-size: 13pt;">’ı</span></i></span></span><i><span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">, Mağdurun Dili </span></span></i><span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">ile birlikte
eş zamanlı okudum.<i style="mso-bidi-font-style: normal;"> S</i></span><span style="color: black;">istem dışında
kalmış marjinal karakterlerin anlatıldığı roman ve hikâyeler ilgimi çekse de
ben Yusuf ATILGAN’ın</span> <em><span style="color: black;">Aylak Adam'ını</span></em><span style="color: black;"> sevemedim. Babadan kalan hatırı
sayılır bir miras nedeniyle karnı tok, sırtı pek, çalışmaya ihtiyacı olamayan
C'nin, sevgiliyi (B'yi) ararken, bu arayışını kimsenin anlamayışı, tam
buldum derken kaybedişi ister istemez her insanı üzer. Ancak, çocukluğunda
babası ve teyzesinin uygunsuz bir davranışına şahit oluşunun da etkisiyle yer
yer bilinçaltının dışa vurumu olan cinsel sapkınlık derecesine varan
psikolojisi beni sarmadı. Böylece, Yusuf ATILGAN'ın kitabın son cümlesinde
zaten</span><em><span style="color: black;"> anlamazlardı</span></em><span style="color: black;"> dediği kişilerden biri olmayı peşinen
kabul etmiş oluyorum.</span></span><br />
<br />
<span style="font-size: 13pt;"><span style="color: black;">Başka kitaplarda
görüşmek üzere hoşça kalın.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: black;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 13pt; line-height: 115%;"><o:p><span style="color: black; font-size: small;"> </span></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="color: black;">
</span></div>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<o:p></o:p><br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="right" style="text-align: right;">
YUNİS ELMAS<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<o:p></o:p><br /></div>
KİTAPLARA KAÇANLARhttp://www.blogger.com/profile/06658465221328721575noreply@blogger.com45